Partiler Saflar alınırken Bitirdiğimiz haftanın ortasında bir gece başkenti ılık bir bahar rüzgâ- rı yalarken, saatlerin 32.50 yi göster- diği bir sırada Y.T.P. nin Hür. P. den müdevver Genel Merkez binası- nın antresinde biri usun boylu, biri kısa boylu iki adam şakalaşıyorlar- dı. Uzun boylu âlâmerikan tavırlı kır saçlı adam, kısa boylu arkadaşı- nın Sırtını yavaşça okşadı ve sonra gülerek — Joint emen -birleşik kuvvet- lerle- çalışırız" dedi. İki adam ağırca açılan kapıdan dışarıya çıktılar. Uzun boylu, kır saçlı olanı güle- rek kendisini karşılayan basın men- suplarına göz kırptı ve: — Gidiyorum, ben" dedi. teciler sordular: "— Partiden mi?" Y. T. P. kuru- cularından Profesör Hikmet Belbez bu defa kesik bir kahkaha attı ve su- ali cevaplandırdı: " —Yok canım, ye.." Hâdise Y.T.P. Genel Merkez bi- nasında yapılan kurucular toplantı- sının hitamında cereyan etti. O gece toplantıdan çıkanların yüzlerine dik- katle bakanlar içerde son derece gi- rift olayların cereyan ettiğini, ancak bunların biç birisinin su yüzüne çık- madığını anladılar. Nitekim Belbezle Alatlıdan pek az evvel Y.T.P. nin kudretli adamı olarak bilinen Yusuf Azizoğlu müstehzi bir ifade ile kapı- da görünmüş ve gazetecilere gülüm- seyerek: "— Eh! partiyi size bırakıyoruz" demişti. Toplantı saat 20'de başladı. O gün Y.T. P. Meclis Gurupu fırtınalı geçe- ceği tahmin edilen bir oturum yap- mak kararındaydı. Hele son kanuna karşı görünen ve Y.T.P. içersinde seçimlerden bu yana Alican - Aybar ikilisi ile mücadele eden 34'e yakın senatör ve milletvekili tam hazırlık- ui, Grup odalarına çıkmışlardı. An- cak karşılarındakilere nazaran poli- tika çemberinden daha fazla geçmiş Alican - Aybar kliği bir mukabil ta- Gaze- sadece ( İsviçre- tek millet- Böyle- destekleyen gruptan bir vekili o gün Meclise gelmedi. Zengin tuhafiye çeşidi Yeni KARAMÜRSEL 'de AKİS — 171 AKİS, 12 MART 1962 ce Grupun toplanmasının fiilen im- kanı kalmadığı gibi, toplansa ( bile karşılarında mücadele edecek bir kuvvet bulunması da imkân harici kı- lınmıştı. Toplanmayan Y.T.P. Grupundan çıkan Alican düşmanı milletvekille- ri, kısa zamanda Meclis koridorları- na dağıldılar. Küçük kümeler halin- de sağda soda kağ alara girişti- ler. Bu arada T.B.M.M. üyesi olma- yan bir a yetkilisi koridorda muzaffer bir kumandan edasıyla do- laştı durdu ve küçük gruplar ara- sında mekik dokudu. Bu İrfan Ak- suydu. Halinden son derece memnun- du ve gözlerinde zafer kıvılcımları rdı. Ekrem Alican Rest/ Politikanın namusu Bu arada bilenmiş bıçaklarla Gruba gelmiş ve hızını alamamış Y.T.P. li milletvekillerinden bazıları koridor- larda sözlerim dinletebilecekleri bi- risini yakalayıp yana yakıla içlerini döküyorlardı. Bunlardan en ateşlisi, işin başından beri Y.T.P. nin müfrit kanadında görünen Turhan Bilgindi. Bilgin şöyle diyordu: "— Politikada namuslu olmak ve inandığını savunmak zamanı gel- miş, hatta geçmiştir. Y.T.P. içinde düşündüklerinin aksini söyleyen, i- nandıklarının tamamen zıddını sa- vunanlar kendilerini belli ettiler. Par- ti olarak ne yapacağız, ne yönde ha- reket edeceğiz, bilemiyoruz! Bu sa- dece bizleri değil, bütün parlamento- yu üzen bir vakıadır. Meseleleri açık- ça ortaya koyalım, tartışalım, De- YURTTA OLUP BİTENLER mokrasinin icabı, çoğunluğun fikri- i içinde başlangıçta muzaffer bir edaya bürünen grupu, o gece küçük bir sürpriz bekliyor- du. Taktikçiler Aybar - Alican ikilisi partinin için- deki karışıklığa son verebilmek için en tesirli çareyi günlerdir aramakta ve plânlar hazırlamaktaydılar. Kurtu- luşu tüzükteki lastikli bir (omaddeye dayanmakta bulan ikili, hemen ku- rucuları toplantıya çağırdı. lar icap ederse Genel İdare Kurulu- nu ve Haysiyet oDivanım feshedip parti içinde büyük bir temizliğe giri- şebileceklerdi. Toplantı Genel oMer- kezin ikinci katında, sağ tarafa rast- layan salonda oldu. Alican kurucula- ra durumu açıkça ve kendine has ke- sik cümlelerle hiç bir heyecan ese- ri göstermeden izah etti. Neden meş- hur kanunun altına imza koyduğu- nu, neden bu şartları kabul ettiğini, neden bu tarz bir politika takip edil- mesi mecburiyetinin varit olduğunu anlattı. Daha sonra da yapılması gereken işlemi bildirdi. Yapılacak iki iş var- dı: Ya bu hava içinde parti devam ettirilir, durum seçmene anlatılırdı veya karşı tarafa serbest hareket e- debilmesi için bütün imkânlar tanı- nırdı. Karşı tarafın evet demesine im kân olmadığı çabuk anlaşıldı. Öyle ki, meselede çıbanbaşı olarak görü- len Halit Zarbunla Cevdet Gebeoğlu alınan ifadelerinde bunu açıkça be- lirttiler. Zarbun ve ideal arkadaşı müfrit- lerin elebaşları sayılmaktaydı. Nite- kim Alican ve Aybar ikilisi tarafın- dan yapılan istihbarata göre müfrit lerin toplantıları Zarbunun o evinde yapılmaktaydı. oKurucuların önüne çıkarılan iki müfrit Y.T.P. li kanaat- lerini açıkça ifade ettiler ve Y.T.P. nin artık aktif bir politika takip et- mesi gerektiğine kaani bulundukları- nı belirtmekten kaçınmadılar. Müfrit grupun sözcüleri, huzuru teinin sa- yesini güden kanuna muhalif olduk- larını beyan ettiler ve Y.T.P. li seç- menin de kendileriyle aynı fikirde ol- duğunu bildirdiler. Onlar ve başında bulundukları grup, Y.T.P. nin kendi- ni kurtarmak mecburiyetinde olduğu- na imân ediyorlardı. Üstelik artık or- dunun da politika ile ilgisi kesildiği- ne göre taviz vermenin hiç bir hikme- Peşinde taksitde tenzilât Yeni KARAMÜRSEL'de AKİS — 172 15