gesi Manisaya gittiğinde pek hoş kar- şılanmamış, bir kaç yakın adamın- dan başka sözlerine kulak asan ol- mamıştı. Ne var ki A.P. li idareciler karar- -ıdır. Tüzüğün 81. maddesinin Ç ben- dine dayanarak partiden milletveki- li ve teşkilâtta huzursuzduk çıkaran bir çok partiliyi ihraç edecektir. A.P. Büyük Kongresine ancak bundan sonra gidilecektir. İl O başkanların- dan bir çoğu Genel İdare Kurulunu desteklemektedir. Böylelikle A. P. nin içinde hiyerarşik düzen tam mana- sıyla kurulacaktır. Ancak Ege teşki- lâtında tepki kolay bastırılamayacak- tır. Genel İdare Kurulunun karşısın- da Egelilerin pek iyi tanıdığı bir iş adama, Osman Kibar bulunmaktadır. Tiz perdeden ötenler Siyasi partilerdeki bu ayrılma ve gruplaşma faaliyeti, ister istemez C.H.P gili kanunu basın hürriyetlerini kısı- cı mahiyette telâki eden bazı C.H.P. milletvekilleri gerek Millet Meclisin- Şeref Balkanlı at orada, çat burada çı AKİS, 12 MART 1962 YURTTA OLUP BİTENLER Asım Eren - Altı kaval, de, gerekse Senatoda feryadı bastı- lar. Parti Gruplarının kararına rağ- men bu hareketi yapan milletvekili ve senatörler hakkında en seri şe- kilde harekete geçen C. H. P. oldu. Göle bayramdan sonra C.H.P. Senato Grup Haysiyet Divanınca, Gülek ve Eren C. H. P. Meclis Grup Haysi- yet Divanınca sorguya çekilecek, her iki divan suçun mahiyetine (o göre bir karara varacaklardır. Bu ya di- siplin cezası çerçevesi içinde kala- caktır yahutta eğer suçlar disiplin çerçevesini aşacak vüsatte ise, Göle için Senato Haysiyet Divanı ile C. H. P. Yüksek Haysiyet Divanının müş- tereken yapacakları toplantı so- nunda, Gülek ve Eren içinse Meclis Grubu Haysiyet Divanı ile .H.P. Yüksek Haysiyet Divanının müşte- rek toplantısı sonunda karar alına- caktır. Bu kararın ihraç olması muh- temel değildir. C. H. P. içindeki gruplaşma pek münferit hareketlere inhisar ettiği 1" çin umumi efkârda diğer partilerdeki hâdiseler kadar akis bulmadı. Yıl- lanmış parti kendi iç (meselelerini kendi sistemiyle ve sessizce (o hallet- mekte daha tecrübe sahibidir. Ancak, ortada bir başka ve mü- him farkın bulunduğu unutulmama- lıdır. C.H.P. deki ayrılıklar şahsi se- beplere dayanmaktadır. Meselâ Ka- lum Güleğin, şu son bir yıl içinde Turgut Göle üstü şişhane birbiri peşine savunduğu tezler veya takındığı tavırlar yanyana getirilir- se Picasso'nun en abstre resminden daha acaip bir levha ortaya çıkar. Zi- ra Güleğe, sadece opportünizma ha- kim olmuş, bunun yanında hiç bir fikir, hiç bir görüş, hiç bir felsefe yer bulmamıştır. Göle ise, Bakan ola- madıktan başka Avrupa Konseyi üye- liğini de elinden kaçırdığından beri tek yükselme yolunu -memleket için değil, kendisi için- bir askeri darbe- de görmektedir. Asım Eren ise, bir hissi zattır. Bunlar gibi, C.H.P. için- de şu veya bu kanatta yer almaş sa- yısın kimse vardır. Halbuki A. P. ve Y.T.P. de durum başkadır. İki karşılıklı grubu birbi- rinden bir büyük fark ayırmaktadır. Bu iki parti birer yeni parti midir, yoksa eski D. P. midir? Bu bakım- dan C. H. P. deki durumun aksine, A. P.de ve Y.T. P. de böylesine zıt inanç sahibi olanların bir arada dur- malarına fiilen imkân yoktur ve siya- si hayatımızda bugüne kadar görülen karışıklıklardan bir büyük kısmının temeli aynı çatı altında bu kimsele- rin yanyana yaşamaya çalışmaların- dan doğmuştur. Her halde bayram ertesinde, si- yasi hayatımıza temizlikten Oo gelen bir berraklık hakim olacağa benze- mektedir. Bundan ise, sn ziyade de- mokratik rejim kazanacaktır. 19