Kediler Sirke içiyor! A man yarabbi, insanım gülmekten katılacağı geliyor. 28 Nisan - 27 Ma- yıs arasının "hınk deyici"lerinin ersatz gösterileri, bir gösteri değil vodvil! Adamların muhayyeleleri de, bani öylesine kıt ki yeni bir şey, da bulamadılar. Tabii bu, komedinin gülünçlüğünü büsbütün arttırdı. Tra- jik başlıklar, çerçeveli boşluklar. Adı t Protesto! Ece, kolay mı? O ka- vi aağbandikiii her şeyden aziz bildikleri Basın Hürriyeti elden gidi- : “Bu boşluklar, onların kafalarının içinin resmidir!" yo ” Herkes, mukallit göstericilerin burnuna bir sebepten güldü. Diyen oldu ki Hani değil Diyen oldu ki : , çerçevenin içini doldurduklarında söylediklerine bakılırsa, yalan “Aslanlarım, ağa babanız tümen tümen gazeteciyi az turistik Hiltonlara doldurur, sıra sıra gazetenin, matbaasıyla beraber kapısına kilit vurur, numara numara kanun çıkartırken neredeydiniz?" Ama, nerede oldukları kimin meçhulü ki? Diyen oldu ki : "Ne bu feryat, yahu? Gerçekten yazamayacakları- nızın neden ibaret olduğunu şöyle bir düşündünüz mü?" Düşündüklerin- de zerrece şüphe yok. Feryatları da zaten bu yüzden. Bir ticaret metaı, ellerinden alınıyor. Şimdi, satış yapmak için his istismarcılığı değil, ga- zetecilik yapmak lâzım. Gazetecilik ise, tenekecilik değildir.. Ama, bütün bunların dışında gülünecek, hem de kahkahayla gülü- necek bir sebep var. O kahraman çocukların bu kahramanlıklarını han- gi gün yaptıklarına bir dikkat ettiniz nü? Hani, diye Dantonvari poz takındıkları gün? kalmadı" "artık yazacak bir şey O gün, Tedbirler Kanuna yürürlüğe girmemişti W? Tabii!. Tedbir- ler Kanunu, ancak ertesi gün yürürlüğe girdi. paravana arkasında, emniyette ve kanunun şümulü dışındaydı. aynı şeyi yapsalar ya. a diyeceksiniz ki . kahramanlıkları Şimdi Yani, "Haydi canım, onlarda o yürek olsaydı ağa babalarının dizi dibinde değil, ağa babalarının karşısında bulunurlardı!" Doğru! O tarihte, bugünkü gibi gök gürlemiyordu. du. Yıldırım düşüyordu Gazetelerdeki beyaz boşluklar Çariston! siyle yalnız kaldı. Fakat bir müddet 7-8 yaşlarındaydı. dostlarının yardımıyla babasını bul- du ve ondan, Ankaraya dönmemek şartıyla İstanbulda serbest bırakıldı- ğını öğrendi. Hep birlikte kendileri- 2 ne bir yeni hayat tarzı tesbit ettiler ve Heybeliadaya yerleşerek annesini de aldırdılar. Kısa bir zaman sonra da Anadolu yakasına geçerek Üskü- darda bir ev tuttular. İşte Sahir Ku- rutluoğlunun mektep hayatı bu sıra- larda başladı. Babası onu o zaman- lar Ticareti Bahriye adı ile anılan Yüksek Denizcilik Okulunun ilk kıs- mına kaydettirdi. Milli Mücadele ha- reketi başlamış ve İstanbuldan Ana- doluya iltihaklar artmıştı. İstanbul- da, avukatlıkla iştigal eden Müfit Ku- rutluoğlu da bu hareketin içinde bu- lunmadan edemedi ve ailesine Ada» pazarında bir iş takip etmek bahane- sini uydurarak İstanbuldan ayrıldı. Fakat gidiş o gidiş oldu. Sahir Ku- rutluoğlu ve annesi ondan sonra an- cak bir yumurta satıcısının kendileri- ne gizlice getirdiği bir oOmektuptan babalarının akibetinden haberdar ol- dular. Baba Kurutluoğlu bu mektu- bunda Milli Mücadele hareketine ka- tıldığını bildiriyor ve Ankaraya dön- mek için çare aramalarım tavsiye e- diyordu. Ankara yollarında Becerikli bir anne olan Müfit beyin eşi hemen berekete geçerek İne- boluya gitmeyi kararlaştırdı. rının yardımıyla o lamın İneboluya seferler yapan Lioyd kumpanyasının bir vapurunda S. güvertede yer bul- du. Maceralı bir yolculuktan sonra, ana-oğul İneboluya indiler. O sıralar- da takvimler 1919 yılını gösteriyordu. İneboluda doğruca kaymakamlık bi- nasına âittiler ve (| Kurutluoğlunun annesi kaymakama, sigara (O kâğıdı- na yazılmış bir mektup verdi. Mek- tupta, ince satırlarla durumları anla- tılıyor ve kendilerinin Ankaraya gön- derilmeleri isteniyordu. Genç kayma- kam Mihri bey Milli Mücadeleci Mü- fit beyin ailesine gereken o yardımı yaptı ve Kurutluoğluların bir yaylı araba ile Ankaraya gitmelerini sağ- ladı. Küçük Sahir ve annesi dört beş yaylıdan müteşekkil kervana katıldı- lar ve Cide,Kastamonu, Ilgaz, Çan- kırı üzerinden sekiz gün sonra Anka- raya geldiler. Ankaradaki ikametleri de bir iki ayı geçmedi. Zira 1. İnönü ve Sakarya muharebeleri bütün şid- detiyle başlamıştı. Ankara tehlike ar- zedince Milli Mücadeleciler merkezleri ni Kayseri ve Kırşehire nakletmeyi uygun buldular. Bunun üzerine halk bu bölgelere nakle başlandı. O tarih- te bu hareketin halk arasındaki adı "Panik" di. Kurutluoğlu ve annesi de Kırşehi- re geldiler ve kendi dede yadigârı ev- lerine yerleştiler. Bu arada paniğe uğramış halka da, karınca kararınca yardım ettiler. İstiklâl harbi başarıyla sona erin- ce Kurutluoğlu ailesi için günler başladı. İlk olarak küçük Sa- hir tahsilini ikmale koyuldu. Kırşe- hir İdadisinin ikinci sınıfına devam etti. Bu sırada babası da ikinci Büyük Millet Meclisine milletvekili olarak seçilmişti. Kurutluoğlu idadinin son sınıfındayken bir kanunla ( İdadiler AKİS, 12 MART 1962