Hadiselere Bakış İfşaat dediğin!. Şu anda, bir ifşaat enflasyonu içinde bulunuyoruz. Bunların hepsi, eski P. taraftarı gazetelerdedir ve çoğu 27 Mayıs ile alâkalıdır. İnsan, hadiseleri bilmese, bunlarda hep gerçeklerin anlatıldığını bile sanabilir. O kadar tafsilât verilmektedir. Meselâ Zafer gazetesinde tefrika edilen lili şu parçayı okuyunuz: . Nekadar m aldığının belki farkında değildi, bir evin önünden ge- çerken bir genci "— Merhaba aa am!" demesiyle tonarlandı. Şimdiye kadar hiç görmediği bu gence bütün dik- rdu: Bini toparlıyarak bakıyor: — Merhaba!" dedi. e şöyle devam etti: Paşam buyurmaz mısınız? İsmet Paşa İçerdeler!" Midi büyük bir sükünetle: nın damadı!" - Tanıyamadım. Siz kimsiniz ?" , — Aman Paşam, nasıl olur? Bendeniz Metin Toker, İsmet Paşa'- Madanoğlu yine sükünetle cevap verdi: Görüyorsunuz Allahaısmarladık.” Şimdi, i, hem de İfşaat'ın sıhhatini.. İhtilal yapılmış, başarı kazanmış.. Başkent sevinçten Mebusevierindeki Ayten Sokak, hı ten uçuyor. Mebusevlerindeki Ayten Sokak, başlıba- şına bir alem. Sokağın 20 numaralı evinde İsmet İnö- nü oturuyor. 34 numaralı ev, Hasan Polatkanın. İki evin ortasındaki 22 numarada Metin Toker var. Metin Tokerin evinin kapısı çalınıyor. Gelen, Ce- mal Madanoğlu. O sırada Ankara Komutanı olmuş. Yanında maiyeti erkanı var. Ko- mutan, evin kütüphanesine alınıyor. Metin Toker orada. Misafir ev sa- hibinin elini sıkıyor, ev sahibi hoş geldiniz diyor ve tebrik ediyor. Ce- mal Madanoğlu geliş sebebini anla- tıyor: "— Şimdi Polatkanlara uğra- nlara, Hasan Poiatkanın sıh- hatte olduğunu bildirdim. Paşamın evine girmekten çekiniyorum. Ba- tanın, lâf ederler.. O hususa dik- kât ediyoruz, Sizden bir ricam var. Bunu kendisine nakledin. Olur u?" Metin Toker "Tabii!" diyor. Ma- danoğlu, o kendine has sevimli ko- nuşma tarzıyla, kafasına gelen dü- şünceyi İsmet İnönüye bildirilmek üzere Metin Tokere naklediyor. Efendim, Madanoğlu Harp Oku- luna gitmiş. Bir da bakmış ki, ne ka- dar D. P. milletvekili varsa, hep- AKİS, 19 ŞUBAT 1962 vazifeliyim, lütfen siz içeriye giriniz, haydi işin doğrusunu öğrenmek ister misiniz? Hem işin doğrusunu, si orada. Halbuki, sadece "suçlular" alınacakmış. Ee, "suçlular'ı kim tayin edecek ? Çağırmış Sıtkı Yırcalı ile Şemi Ergini, önüne de almış D. P. milletvekillerinin listesini, Hocanın "Buna değmiş, buna değmemiş" mi- sali "suçlular" ile “suçsuzlar"ı bir güzel ayırmış. Son- ra da, "suçlular"ı içerde bırakıp, "suçsuzlar"ı sabver- dirtmiş. Şimdi, İsmet in istediği şu: Paşa ken- disine, iki üç tane C. H. P. kodamanı verecek. Mada- noğlu da Yırcalıyı, Ergini filân alacak. Öğleden son- , Atatürk Bulvarının Oo kalabalık saatinde, bir yanında C. H. P. ko- damanları, bir yanında (o "suçsuz" D. P. irileri olduğu halde Mada- noğlu e Sıhhiyeye okadar cek. Bu manzarayı gören- ler, ömlzkee sükünun geldiğini, kötülerin cezalarını çektiklerini, artık sâdece iyilerin ortada bulun- duklarım anlayacaklar ve iç barış avlet edecek! Madanoğlu ciddi cid- di bunu söylüyor, sonra geldiği e acele gidiyor. Herkesin yüzün bir tebessüm! İşte Madanoğlu! İşte, Metni Te- kerle mic e e cereyan tar- zı ve konusu! İşte kafasındaki dü- şünce! “Madanoğlunun söyledikleri, arzusu veçhile İsmet İnönüye ay- nen nakledilmiştir. Nasıl? Dehşetengiz Zaferin amıyla bir alakası var Cemal Madanoğlu