Ancak meselenin esası araştırı- lınca gerçeği bulmak kolay olacak- na 133 tevkif müzekkeresi kesmiştir. Bunların hadise yaratmamasının se- bebi sâdece tevkifine karar verilen- istim gibi arkadan gelmiş ve oldukça zor durumda bulunan Kurulu biraz ferahlatmıştır. Mahkümlar Ol saltanatın Geride (o bıraktığımız haftanın orta- sında çarşamba günü saatlerin 38. 10'u gösterdiği sırada Gölbaşından Başkente doğru en az 110 km. hızla seyreden bir ambulansı görenler baş- larını iki yana sallayıp "— Allah allah!.. bu ne böyle!." diye söylendiler. Mavi renkteki Chevrolet marka- acele lı lüks hastane arabası aynı hızla Dikmen yoluna saptı. Yolun darlığı ve eskiliği otomobilin hızım kesme- di. Ancak, şehre girildiğinde şoför, gaz pedalına basan ayağını biraz kal- dırdı. Mavi Chevrolet otomobil, Ce- beciye giden Gökalp Caddesine saptı- ğı sırada içinde bulunan hasta ile ya- nındaki kızı, şoföre Ankara Hasta- hanesine gitmesi için ısrar ettiler. Şo- för şaşırmış, aldığı emrin aksine bir harekette bulunmanın (düşüncesiyle telaşlanmıştı. Mavi Chevrolet otomo- bil, sabık Cumhurbaşkanı Celâl Ba- yarla kızı Nilüfer Gürsoyu Kayseri- den getirmekte ve ilgili makamların tesbit ettiği hastane olan Tıp Fakül- tesine götürmeğe hazırlanmaktaydı. Ancak, nasıl olduysa oldu, mavi hasta arabası Tıp Fakültesine sapa- cağına, Ankara Hastanesinin bulun- duğu caddeye yöneldi. Hastanenin kapısında nöbetçi doktor, hastanın elindeki kâğıdı uzun uzun inceledikten sonra Nilüfer Gür- soya hitaben: "— Kağıt Tıp Fakültesi Hasta- nesine yazılmış. Ben bu hastayı kabul edemem" dedi. Hasta ve kızı Anka- ra Hastanesinde yatmakta ısrar et- tiler. Nöbetçi doktor, Kirazda devam etti. Tartışma adamakıllı şiddetlen- meye başlamışken hasta Bayar, kızı- na: " — Hadi kızım, hadi.. Tıp Fakül- tesine gidelim" dedi. Ambulans, yeniden harekete geç- ti ve Tıp Fakültesi Hastanesinin yo- kuşunu tırmandı. Tıp Fakültesi Has- tanesinde son derece sıkı emniyet tedbirleri gündüzden alınmış, stenli subaylar, Bayar için ayrılan "İntan için ayi Hastalıkları Kliniği"nin ikinci katın- daki tek kişilik odaya giden yolları AKİS, 19 ŞUBAT 1962 tutmuştu. asta Bayarın Tıp Fakültesi Hastanesinde ilk günü tek b geçti. İçeri Fakülte Profesörlerinden Behiç Onuldan başkası osokulmuyor, telefonla konuşmasına müsaade edil- miyor, hattâ kızı Nilüfer Gürsoy da- i Aynı gün, Tıp Baştabipliğine gelen bir haber, Bayarın Ankara Hastanesine nakledileceğini bildirdi. O gün, saatlerin 18.30 u göster- diği sırada nakil, Ankara Cezaevine ait bir arabayla yapıldı. Daha önce Ankara Hastanesinin kapısında ge- rekli emniyet tertibi alınmıştı. Has- tanenin Başhekimi Abidin Ara, Ba- yarın yatacağı odayı o hazırlatmıştı. Bu hazırlıklar arasında odaya bağlı olan telefonun iptali de vardı. Bayar, kızının ve yanında bulu- nan diğer görevlilerin yardımları ile aslında Tıp Fakültesine bağlı olan Gastno - Enteroloji Kliniğindeki 361 numaralı odaya Ankara Savcısının ve Ankara Hastanesi Baş- ekimi D Ara nezareti ayenesi (o yapıldıktan sonra, kızı Nilüfer Gürsoy ile başba- şa bırakıldı. Bayarın yattığı 361 nu- maralı odanın kapısında da gerekli emniyet tertibi alınmıştı. Düşük oCumhurbaşkanının yat- makta olduğu 3. katta, belli bir ses- i Bir ara, a, hastanın nöbetçi hemşireyi istettiğini haber verdi. Nöbetçi Hemşire acele olarak bulundu. Oturmakta olduğu yatakta Celâl Bayar Misafir umduğunu değil... YURTTA OLUP BİTENLER sağ eliyle mütemadiyen başını tutan Bayara: "“— Efendim!.. Bir dedi. Bayar, halinden kâyetçi bir eda i — Ne GİNCiE., * arabaya yurdum" dedi ve devam etti "“— İnsanı yük arabasıyla taşır- larsa böyle olur tabii. Başını da vu- rur, başka yerini de.." Sonra, nöbet- çi hemşireye, hafif bir sıyrık O bulu- nan tepesini işaret etti. Biraz sonra bulunan, Hastanenin nöbetçi doktoru Bayarın ne pansıman yaptı si böylelikle ailatilmiş oluyordu. ne var ki, Düşük Cumhurbaşkanı faz- la heyecandan ishal olmuştu. Nöbet- çi hemşire bir defa daha bulundu ve "Sulfaguanidin" ile birlikte, albi takviye edici' "Eguanil” tablet- va verildi. Sonra da sabaha kadar e kimse onun kapısını açtı, ne deo ilmezri aradı. Ankara Hastanesindeki ilk gece- sini Kızı Nilüfer oOGürsoyla birlikte ar, ertesi sabah ü şey mi var?" son derece şi- başımı nın Savcıyla vaki görüşmesinden son- ra, Nilüfer Gürsoyun hastanın yanın- da kalma izni kaldırıldı. Düşük Cumhurbaşkanının, sıh- hatinde Kayseriden geldiği çarşamba gününden beri bir değişiklik müşahe- de edilmemiştir. MENi Hastanesin- de konulan "Koroner yetmezliği", "Kalp damarları sertliği” ve “Diver- tibürit - barsak kanaması" teşhisle- rine dair raporlar henüz Ankaraya gelmemiştir. Ankaradaki asıl muaye- ne, bu raporlar geldikten sonra yaşı- lacak ve şhis konulacaktır. Tıp Fakültesi doktorları, Bayarın sıhhati hakkında pek iyimser değildirler. ük Cumhurbaşkanının teda- n lenmiştir. Tof. yanına yardımcı olarak, aynı hastaneden bir de hemşire verilmiştir. Bayar, haftanın sonunda cumar- tesi, günü, Prof. İrfan Titiz, Prof. Hamdi Aktan ve Prof. Recai rgü- der tarafından son muayenesi yapıl- dıktan sonra, kendi arzusu ile aynı gün saat 19.30'da Kayseriye hareket etti. Düşük cumhurbaşkanının tekrar Kayseriye dönmesinin sebebi zahiren, Ankarada tedavinin Kayseridekinden farklı olmayacağı şeklinde gösteril- larının çoğunun bir arada bulunduğu eski yerine dönmeği tercih etmesi- dir, 21