Ragıp Gümüşpala Küçük bağın derdi Apaydını boşuna aradılar tart kararından hal tikler peşindeydi. Ancak bu ilk adımın, A. P. içinde geniş bir harekete yol açacağını ve partinin kendi hüviyetini nihayet tes- bit zorunda kalacağını mv i- çin kahin olmaya lüzum yoktu her halde memleket için fayda vere- cektir. .. Apaydın, ersiz, yeni otak- Adalet Civciv güzde sayılır Geride bıraktığımız haftanın başın- da Meclis binasının eskiden An- kara Kumandanlığı olarak kullanılan alt katında toplanan bir heyet, can- hıraş feryadlara yol açan bir kararla ilgili tezkereyi Ankara C. Savcılığı- na yolladı. Kararın esas numarası 1961/978, karar numarası 1961/1057 idi. Karar üç sabık Bakanın tevkifi- ni,derpiş ediyor ve 1957 seçimleri arefesindeki bir "görevi kötüye kul- lanma olayı"nın sonucu olarak tev- kif emri veriyordu. Ancak karar sa- dece üç kişiyi ilgilendirmemekteydi. Dosyayla ilgili isimlerin sayısı onal- tıydı. Kararın "sanık" o hanesinde onaltı sabık Bakanın İsimleri sıralan- mıştı. o Sıralanmıştı ama, bunlardan sadece Hüseyin Avni Göktürk, Arif Demirer ve Mümtaz Tarhan serbest bulunuyorlardı. TÜRKOFİS Tel : 119022 AKİS — 72 «<D.P. Kompleksi» Bir nokta halledilmeden, gebenzememektedir. Bu A.P., siyasi hayatımızdaki huzursuzluk Bence ? Eğer A. A.P. midir, yoksa P. ise, yahi bir yeni ve müstakil partiyse, eski devrin “isterse sevaplarını kendi gelir hanesine varsın kaydetsin- günâhlarıyla alakalı değilse hiç mesele yoktur. Her şey, çekişilse de, sonda mutlaka hallolur ve sükunet avdet eder. Ama A.P., A.P. değil de D.P. ise, yani sadece bir isim deği- şikliğiyle restorasyon peşindeyse yeni hayat tarzımıza asla intibak ede- meyecek ve D. P. nin âkibetine, A. P. ismi altında en kısa zama nda uğ- rayacaktır. Zira, iktidardaki D. P. nin, bütün imkânlarıyla önleyemediği bu âkibetten kurtulmaya çelimsiz A. P. nin gücü yetmez, kudreti yetmez. Bu gerçeğin yanında, ortada bir güçlüğün bulunduğu muhakkaklar.. A. P., prensiplerini olmasa bile kadrosunu ve müşterisini D. P.den almış- tır. A. P. nin Meclisteki temsilcileri yakınları bulunmaktadır ve bunlar arasında D. P. günahkârlarının en o yakınlarının başına gelenleri hâla' “siyasi kaza" saymak temayülündedirler Şahısları itibariyle bu tutum- larını anlayışla karşılamak, üzerilerine pek varmamak lâzımdır. Bir oğu- lun babasının, bir eşin kocasının, bir kardeşin kardeşinin suçlu olduğunu hakikaten kabul etmesi için gıpta edilecek bir olgunluğa erişmesi şart- tır ki böyle bir alâmet, bahis konusu A. P. temsilcilerinde pek görülme- mektedir. Ama, şahısların temayülünden A. P. nin kendisini, parti ola- rak kurtarması, taze hüviyet alması lâzımdır. Bir takım Yassıada avu- katları, Yassıadada hukuk yoluyla yapamadıklarını Mecliste politika kuv- vetiyle başarabileceklerimi sanıyorlarsa fena halde yanılıyorlar demektir. Onlar için elverişli ortam halinde kalmakla, asıl A. P. dalı kesmektedir kendi bindiği j 27 Mayıs hareketil bir siyasi kaza değildir. 27 Mayıs hareketi yoldan çıkmış bir iktidarın, süngü kuvvetiyle ve milletin kahir çoğunluğu ta- rafından yola getirilişidir. O iktidarla mücadele etmiş olmak, kusur değil, meziyettir. Böyle bir mücadelede ön. safı işgal etmiş olanlar belki A.P. nin düşmanlığını kazanmışlardır. Belki D. P. onlarda "sebeb-i felâket"ini görmektedir. Ama A. P. nin, kendisini bu kompleksten kurtarması şart- tır. Salim Başol, A. P. yideğil, D. P. il Kubalı, A. P. ye karşı değil, D. P. yi muhakeme etmiştir. Hüseyin Na- ye karşı baş kaldırmıştır ve şerefle- rin en büyüğünü kazanmıştır. İlim adamları A. P. nin ölüm fetvasını ver- memişlerdir. D. P. 'hakkında ilâm çıkarmışlar, o safta suç işleyenleri mah- kum etmişlerdir. biran, memleketin 1960 baharındaki halini, havasını, manzara- mm hatırlarsa D. P. olmak yerine A.P. kalmanın kendisi için daha fay- dalı olduğunu anlayacaktır. Bilinmez, A. P. liler kendilerini bilinen seçimi: neticesine götüren havanın, bu mübalâğaları yüzünden her gün biraz da- ha fazla dağılmakta olduğunu farkediyorlar mı? D. P. yi unutmazlar- sa, bir gün kapılarında D. P. nin mukadderatını bulacaklardır. Onaltı sanıklı ME pil dâvası- nın gerekçesi şöyleydi “1957 omilletvekili (o seçimlerine birbuçuk ay kala D. P. organı haline getirilen Devlet Radyosu yayını v siyasi propagandasını o bilhassa köy- lü vatandaşa duyurmak amacıyla ve sırf politik mülâhazalarla meri ithal rejimi dışına çıkılarak ve 6400 sa- yılı Devlet Malzeme Ofisi kurulma- sıyla ilgili kanun hükümlerinin sara- hati hilâfına 18.9.1957 tarih ve 4/9488 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla Devlet Malzeme Ofisine 1 milyon 65 bin 40 liralık mamul ev ve radyo pili ithal ettirilmiş, Türk parasını Koru- ma hakkındaki 14 sayılı kararın ve bu karara müteallik Maliye Bakanlı- ğınca yayınlanan 6 sayılı tebliğin bi- rinci maddesine aykırı surette bazı o Elçilik ve Ateşelikler adına sarı per- mi verilerek pil ithali fiat muamele- sinden hariç tutulmuş, en ucuz teklif veren firma yerine elçilikler o vasıta- sıyla cari fiat dışı muameleler yapıl- mış, ithal edilen pillerden bir kısmı uçakla yurda nakledilip pil mubayaa bedelinden çok fazla"nakliye (o ücreti ödenmiş ve binnetice 63 bin 837 do- larlık bir Hazine zararına sebebiyet verilmiştir." İşte bu meseleden dolayıdır ki Yüksek Soruşturma Kurulu kararın altında bulunan onaltı imzanın sahi- binin muhakemesini gerekli ve serbest olan Uç sabık bakanın ya- kalanıp cezaevine gönderilmesiyle il- gili tezkereyi Ankara C. Savcılığına yollamıştı. AKİS, 19 ŞUBAT 1968