Haftanın İçinden Güllabiciliğin Kırk paralık akıl bugün, bir tek şey gerektirir. Eğer demokratik rejimin devamı isteniliyorsa, eğer sivil idarenin kuvve , Onun işleri kolaylaştırılır. Zira bugünkü statünün tak teminatının o olduğu öylesine açıktır ki bunun üzerinde bir şüphe, bir tartışma dahi fazla- dır. Siyaset hayatımızın iki ucunun İsmet Paşaya obstrüksiyon yapmasının anlaşılmayacak tarafı yok- tur. Bu iki ucu temsil eden gaztelere bakınız, her gün İsmet Paşayı bir unundan kötülemek gayretndedirler. Bunda, kendilerini tamamile haklı görmek lâzımdır İki uçtan biri, bir ham hayalin peşinde olan ırkçı gruptur. Bunlar kafalarına yerleştirmişlerdir ki, De- mokrasiden faydalanıp Demokrasinin ocağına incir ağa- cı dikmek kudretleri dahilindedir. Metod, komünistle- idir. Ancak herkes bilmektedir ki n rece fark yoktur ve bunu tabii görmek farzdır. Paşaya zorluk çıkaran o. grubun nazarında İsmet Pa- şa:ve Koalisyon tek alternatif değildir. Hatta bu al- ternatif sunidir ve onun tabiisi mevcuttur. Mecliste, D. P. bayrağı altında seçim kampanyası yapmış ve C. H. P. ile onun temsil ettiği fikirlere karşı savaşa- rak gelmiş bir ekseriyet vardır. Bu ekseriyet, İkinci Cumhuriyetin ilk anlarında şaşkınlık ve dağınıklık yüzünden tesir altında kalmış, duruma hakim * olama- mış, iktidarı İsmet Paşaya, kaptırmıştır. Ama şimdi, bir kere İsmet Paşa alaşağı edilebilirse bahis konusu ekseriyet A. P. ırkçılarının etrafında birleşecek ve Mecliste bir hükümetin kurulmasına yetecek oyu sağ- layacaktır. Gerçi, 25 Ekim günleri bir kuru ekseriye- tin meseleleri halletmediği görülmüştür ama, bu sefer dışardan da destek sağlanmıştır. Nitekim, (Ordunun İsmet İnönüye ne kadar düşman olduğu tefrika edil- memekte midir? o Tefrikaların sahipleri, umacı gösterilen meşhur "zinde kuvvetler"i hareketsiz getirecek, bu suretle memleket idaresi 27 Mayısı bam- başka manada alan zihniyetin eline geçecektir. u grup, ilk dersini Başgilin Cumhurbaşkanlığı hikayesinde alan, fakat İbretini hâlâ alamamış bulu- nan gruptur. Onların İsmet Paşayı sabote etmelerini anlamak son derece kolaydır. Başka bir uç, İsmet Paşanın ve Koalisyonunun alaşağı edilmesinden tam 180 derece değişik Ur fayda beklemektedir. Bu, parlamento sisteminin ve Demok- rasinin yürümediğinin delilini teşkil edecek, 15 Ekim günü hata edildiğini ortaya koyacak, bir "Aydınlar Diktası"nın lüzumuna herkese anlatacaktır. "Aydınlar" aslında yarım aydınlardır ve bunlar seleri basite irca meraklısı bir kısım aklıevvellerdir. Bayrak edindikleri Atatürk inkılâplarının gerçek ma- AKİS, 18 ŞUBAT 1962 de bir hududu vardır Metin TOKER nasını dahi anlamamışlardır ve bir kapalı rejimin has- reti içinde ortalığı mümkün nisbetinde bulandırmaya çalışmaktadırlar. Her hâdiseyi, hatta en önemsizini dahi o istikamette büyültmekte, değersiz sözlere değer atfederek memleketin iyi, sağlam evlatlarını tahrik etmekte,, nihayet tabii karşılanması gereken, sistemin cilvelerinden olan tadsızlıkları mübalağayla aksettir- mektedirler. Bunların da, İsmet Paşanın işini güçleştirmesini, haklı, mantıki ve normal karşılamak lâzımda*. Zaten iki uç, meşruiyetini birbirinden almaktadır ve her iki- si de kendisini panzehir, karşı tarafı zehir ilân etmek- tedir. Ama lütfen söyler misiniz, bu iki kanadın ortasın- da bulunan, Demokrasiyi isteyen, ondan başka min bizi paklamayacağını pek âlâ görenlerin Paşaya çıkardıkları zorluk nedir? Her tehlikede İs- met Paşanın etrafında toplanmak, ama tehlikenin u- zaklaşır gibi olduğu her an yeniden dırıltı, zırıltı çı- karmak, incir çekirdeğini doldurmayan meseleleri hu- zursuzluk tohumlan haline sokmak, birbirini çekeme- mek, birbirini kötülemek, onun bunun ayağı altına karpuz kabuğu yerleştirmek.. Bunun adına, eğer deli- lik denmezse mutlaka şımarıklık derler. Şımarıklığın mucip sebebi de İsmet Paşanın şu rejimi yaşatmaya gerçekten niyetli, azimli, istekli olduğunu bilmek ve onun her fedakârlığa katlanacağını, ipi koparmayaca- ğını sanmaktır. Ama unutulan, güllabiciliğin de niha- yet bir hududu olduğu ve o hudut aşıldı mı, herkesin kendi mesuliyetiyle basbaşa kalacağıdır. İnsanların, hatta en tahammüllülerinin tahammülleriyle (o fazla oynamamak lâzımdır. Koali isyon İsmet Paşanın omuzlarında (duru uyor. i abi tiren hareketler yapmak, sözler, söyleme tahriklere vesile olmak hakkını kimseye vermez. Bir parti, niha- yet belirli prensiplerin hakim olduğu topluluktur. Ora- larda çeşitli juntalar faaliyete açık açık giriştiler oOmi lider durumundaki tabakanın evvelâ kendi o atasında bir fikir birliğine varması, sonra da bu fikri partinin fikri haline -sözle ve hareketle- getirmesi mecburiye- ti vardır. Ama, İsmet Paşayı yapmak istediklerinden alakoyan her yeni ve mânâsız çalkantıda İsmet Paşa- nın karşısına çıkmak ve ona "Parti zaruretleri", "Parti- nin bünyesi", "Partinin sevk-i idaresi"' mazeretleriyle bir türlü zecri harekete geçmemeyi mazur göstermeye çalışmak ebediyen iyi netice vermez. Bakarsınız bir gün İsmet Paşanın da canına tak der ve o zaman pek çok kimse dıral dedenin düdüğü gibi ortada kalıverir.