CEMİYET Filizi yeşil yaar koltuğa ayak ayak üne atarak gömülmüş fidan boylu genç ii muntazam beyaz Girin göstererek gülümsedi ye: n çok vatanımı ve milletimi, sonra da sırasiyla kocamı, çocuğumu ve ailemi severim. Arkadan müzik ve spor gelir" diye konuştu. Üzerinde koskoca dört düğmeli, açık mavi, beyaz kırçıllı, yünlü Ur pardesü vardı. Pek ahım. şahım sa- yılmayacak lâcivert iskarpinlerinin ön ve arkalarında beyaz fiyongalar bu- lunuyordu. Çantası büyüktü ve fidan boyu, kocasınınkini geçmesin düşün- cesiyle bilhassa yaptırılmış kısa to- puklu iskarpinleriyle aynı renkteydi. Başına fes biçimi, beyaza yakın mavi. tüylü bir şapka giymişti. Yakasına küpeleriyle eş pırlanta ve lacivert mineden işlenmiş iri ve şahane bir broş takmıştı. İnce uzun boynundan üç dizi hakiki beyaz inci bir gerdan- lık sarkıyordu. Kuzguni saçlarım ar- kadan topuz yapmıştı. Beyaz eldive- ni çok uzun ve perlondu. Tokalaşa- bilmek için sağ elindekini çıkarmış- tı. Ruju portakal rengi, makyajı ha- ifti Hâdise, bitirdiğimiz haftanın baş- larında, salı günü, Yeşilköy Hava Alanının gösterişli Şeref Salonunda cereyan ediyordu. Konuşan, İranın iki senelik İmparatoriçesi 23 yaşın- daki Ferahtı. Kocasıyla resmi bir zi- yaret için Parise giderlerken, özel uçaklarının yakıt ikmali yapabilmesi için İstanbula uğramışlardı. Zarif Ferah, zayıf ve solgun görünüyordu. Zayıflığı, oOburnunun iriliğini (odaha fazla ortaya koymuştu, ama gene de güzeldi. Tatlılığına ve sempatikliğine rağmen asil ve vakurdu. Etrafında kendisinden şık ve 50 yaşına yaklaş- mış annesi Feride Diba, başta İstan- bulun beğenilen Vali ve Belediye Baş- kanı üç yıldızlı General Refik Tulga- sın sevilen eşi Jale Tolga olmak üze- re, diğer karşılayıcı hanımlar top- lanmışlardı. Dimdik oturan İmpara- toriçe biraz yerleşir gibi o yaparak sözlerine devam etti: "— İlk defa ayrıldığım oğlumu, daha şimdiden -Tahrandan aynı gü- nün sabahı yola çıkmışlardı- görece- gim geldi. Dadılarına teslim edip Tahranda, Sarayda bıraktık. oYürü- meğe ve konuşmağa başladı. Şimdi farsça, ingilizce ve fransızca olarak meler söyliyebiliyor. Babası, farsça- nın yanında ingilizce ve fransızca da öğrenerek yetişmesini istiyor. o Fev- kalâde neşeli ve sıhhatli bir çocuk. Hergün Tahrana, Saraya telefon edip dadılarından halini hatırını soraca- 28 ım. Ferahın çocuğu, Hümayun Rıza Pehlevi, İran Şahının Veliahdıdır ve 31 Ekimde, 1 yaşını dolduracaktır. Haneden mensubu olmayan Ferah, 41 yaşındaki Şahın üçüncü o karısı- dır. .L şeklindeki Şeref Salonunun di- ger kösesi de âdeta selâmlık (eklin- . Şah ile karşılayıcıları Ticaret kili emekli üç yıldızlı General Büyükelçisi Hasan Arfaa daire ol- muş, oturuyorlardı. Şah, üzerine, ,ye- ni olmıyan bir Hava Mareşali forması giymişti. i yıflamış ve süzülmüş görünüyordu. Mamafih çevik, sıhhatli ve hareket- leri askerceydi. İki hafta kadar önce bir kalemde 133 milyon dolarlık men- kul ve gayrimenkulünu milletine bağışlamış olan Şah, gazetecileri ka- bul etmek nezâketini de (gösterdi. Bâbıâlinin siyasi ve hanım dedikodu yazarları Şeref Salonunu doldurdular. Düşük İktidar devrinde böyle imkân- ları unutmuş olduklarından hepsi de fevkalâde memnun ve mesuttu. Şaha yağdırılan sualler arasında eşi ile alâkalı olanlar da vardı. Türk basını- na yabancı kaynaklardan, saçma ol- masına rağmen, tehalükle kullanılan bir haber intikal etmişti. Güya İm- paratoriçe, çocuğunu da yanma ala- rak Parise yerleşecek, oradaki Güzel Sanatlar Akademisinde tahsiline de- vam edecekti. Şah buna taftadan u- zak, mütebessim bir çehreyle ve sa- mimiyetle cevap verdi. Şahın transit geçişi, tabiatiyle gayrıresmiydi. Fakat milletlerarası protokol kaideleri aşılmış, dört başı mamur ve tantanalı bir karşılama ve uğurlama töreni tertiplenmişti. İstan - bulun meşhur 66. Tümenine bağlı 26. Piyade Alayının tığ gibi Anadolu ço- cuğu Mehmetçiklerden müteşekkil Merasim Kıtası ve Bandosu, o Yeşil- köy Hava Alanında selâm resmini ifa etti. 21 pâre top atıldı. Türk ve Iran Milli Marşları, kırmızı çuha ze- minli merasim plâtformu üzerinde, hem de ikişer defa, dinlendi. Siyah kostümlü Baydur, apar-topar Anka- radan İstanbula gönderildi. Dünyanın en popüler kadınların- dan biri olan İmparatoriçe, cezbetti- ği alâka bakımından kocası Şehinşahı gölgede bıraktı. Bütün gazeteciler, karşılayıcılar ve halkın dikkati onun üzerine toplanmıştı. Hele Milli Marş- lar dinlenirken, foto muhabirleri re- sim almak için burnunun dibine ka- Şah ve Diba Yeşilköyde Modern aile dar sokularak genç kadıncağızı tâciz ettiler. Yeşilköy Hava Alanının genç ve ehil Müdürü Kurmay Hava Yar- bayı Zafer Erayın haklı müdahalesi Ferahın biraz içini rahatlattı. Yeşilköy Hava Alanını dolduran İranlı diplomat, subay ve öğrenciler, zayıf, kara-kuru bir Albay hariç, is- tisnasız Şahın elini öptüler, İran Ko- lonisi ve kalabalık meraklı O toplulu- gu, gelişinde ve gidişinde Şah ve İm- paratoriçeye sevgi tezahüratı yaptı- lar. Jale Tulga ve lranın İstanbul Başkonsolosunun eşi, İmparatoriçeye birer çiçek buketi takdim ettiler. * Haftanın Oo sonundaki gün başkent, seçim meseleleriyle (o Ziyadesiyle ilgilenirken, Bulvar Palasın şirin sa- lonlarında bir nişan merasimi icra edildi. . Türk-Amerikan Derneğinin sevimli Müdür Muavinlerinden Ay- doğan Hakmanlar, son derece zarif bir kız olan Ülkü Davutoğlu ile ni- m rami Dâvetlilerin çoğunlu- unu Amerikalılar teşkil (o ediyordu a genç Aydoğan bu arada dost- larını da çağırmayı ihmal etmemiş ti. Eski dostlar bir masada buluştu- lar ve dertleştiler. Paha doğrusu, basın mensubu olan dâvetliler bol bol dert dinlediler. Dertlilerden biri, sa- bık Basın-Yayın Umum Müdürü Al- temur Kılıçtı. Kılıç, Umum Müdür- lüğü zamanında pek ihmal ettiği se- vimli eşiyle, etrafın dikkatini çeke- cek derecede meşgul oldu. o Türk-A- merikan Derneğinin bütün mensupla- rı orada hazır ve nâzırdılar. Genç nişanlıların masaları teker teker do- laşmalarından sonra merasim neşe içinde sona erdi. AKİS, 16 EKİM 1961