toto muhabiri olmadıkları için Pala Paşa daha da ihtiyatlı olmak lüzu- munu hissediyordu, üstelik ortada bir de tebliğ vardı. Gazeteciler Baş- ihtisaslarım sordular. D.P. den miras kalan ziniyetle ba- sından şikâyet ediyo ' Tek taraflı ile ediyorlar. Gazetecilere Ege gezisinde bilseniz neler söyledim! Sorarım size, ne ka- darı çıktı ? Üstelik bir çok gazeteci de gezime gelmedi. Yalnız bir Ege Ekspres Li etti. Ege Ekspresi gördünüz mü iyordu. İkide bir kapıdan meraklı merak- lı bakıp çekilen A.P. nin fikriyatçısı Cevdet Perine seslenerek: "— Perin, şu Ege Ekspresi getir- sene" dedi. Perin hemen seğirtti ve biraz sonra elinde meşhur Ege Ekspres ol- duğu halde içeriye girdi. Pala Paşa gazeteyi aldı, manşetini gazetecilere gösterdi. Manşet alemdi! Hayli uzun haberin başlığında "Erzurum Dada- şıyla Egenin Efesi kolkola" ibaresi vardı. Pala Paşa iki buçuk sütün ka- dar tutan bu haberi, hiç yeri değil- ken, gazetecilere satır satır okudu ve sonra memnun memnun gülerek arkasına yaslandı. Keyfi yerine gel- mişti. Fakat gazetecilerin Ege Eks- presin haberiyle ilgilendikleri yoktu. Nitekim biti dayanamadı ve: "— Paşam, gelelim esas mesele- ye. Gürselin mektubu için ne diyor- sunuz?" dedi. Pala Paşa konuya girilmesinden pek memnun olmamakla beraber, gene de cevap vermekte beis görme- di. Mektubun e memnun DAMAKlIŞIMI ifade etti ve: — Y.T.P. de, GL MB de harıl harıl parti propagandası yapıyorlar. Onlara bir şey denmiyor da, bize de- niyor" dedi. Muhabirlerin suali üzerine Yuvar- lak Masa toplantısına geçti. Gazete- cilerden bu defa İkincisi yeni bir su- al sordu: "— Paşam, o beyanlarınızda Bö- lükbaşıya sadece şefkat duyduğunu- zu ifade ediyorsunuz. Acaba Yuvar- lak Masa toplantısında da ayni şe- kilde mi davranacaksınız ?" Pala Pasa bu suale bir parça ezi- lerek yp verdi: "— Bana terbiye dışı hitap etti. Kullandığı kelimeleri benim kul- lanmamamın sebebi, omemleketteki huzur ve sükünun o bozulmamasını sağlamak içindir. Bunun için de ben kendisine artık cevap o vermiyece- im." Daha sonra mesele döndü dolaş- tı, gene mektuba ve cevabına geldi. Gazeteciler bu defa, Gürsel Paşanın AKİS, 31 TEMMUZ 1961 mektubuna verilecek cevabın meali- ni sordular: — Gürselin size yazdığı mektup- ta bahsettiği odeliller ne olabilir?" Pala Paşa bu suali dinledikten sonra: "— Bu delilleri ben de merak e- diyorum. Durumu ( kıymetlendiriyo- ruz. Fakat şunu söylemek isterim ki, bana yazdığı mektubun Cumhu- riyette yayınlanmasından son dere* ce üzüntü duydum" dedi. Muhabirler: "— Yayınlanmasından duyduğu- nuz üzüntüyü mektubunuzda belirt- tiniz mi?" dediler Pala Paşa şu cevabı verdi: — Şu kadarını belirteyim ki, ü- züntümü bilhassa belirttim." Muhabirlerin bütün uğraşmaları, Adavet Partisi liderinin, mektubunun ana hatlarını açıklamasını sağlıya- madı. Pala Paşa konuşmamakta 1s- rar ediyordu!.. İki genç o gazeteci lider Paşaya veda ettiler ve gazetelerinin yolunu tuttular. Fakat bu defa başka bir meraklan vardı. 14 Temmuz tarihli mektup Pala Paşaya nasıl gelmiş ve nasıl saklanmıştı? Bu düğüm de haftanın sonunda AKİS muhabirleri tarafından çözüldü. Aslında işin için- de öyle İhım şahım bir ur da yoktu. Bir dokun bin âh işit.. j htilâli... Başı tarafından Gümüşpa- laya hitaben kaleme alınmış bulu- nan meşhur "ihtar mektubu" Anka- rada AP. Genel Merkezine vasıl ol- Ragıp Gümüşpala Ekmeğe yağ YURTTA OLUP BİTENLER dutunda takvimler 15 Temmuzu gös- termekteydi. Mektubu ilk alan, Par- tinin EMİNSUcu Genel Sekreteri Şi- nasi Osma doğrusu pek heyecanlan- dı ve hemen İstanbulda bulunan Ge- nel Başkanı ve eski generaliyle tele- fonda görüştü, İstanbuldaki ikameti daha uzun sürecek olan Gümüşpaa, Osmaya, mektubu açıp telefonda kendisine okumasını söylediyse de, ihtiyattı ve heyecanlı Genel Sekreter, işin bildiği veya tahmin ettiği gibi olmadığım, mutlaka Ankaraya gel- mesi gerektiğini bildirdi. Gümüşpa- lanın keyfi kaçmıştı. Hemen ertesi gün Ankaraya müteveccihen yola . Kendisini Genel Kurmayı . Hepsi heyecanlı ve Mektubun muhtevasını "resmen" bil- la Paşa doğruca Genel Merkeze gitti ve hemen mektubu okudu. Keyfinin tansiyonu Klee düştü. Mektup şah- sına olduğ in münderecatından kimseye "resmen" bahsetmemeyi uy- gun gördü. Hatta Şinasi Osmaya bi- le "resmen" çıtlatmadı. Ne var ki mektubun gelmesiyle Pala Paşada belirli bir değişiklik müşahede edil- di. Bir defa Genel Merkezdeki oda- sından pek nâdir çıkıyor ve bol bol düşünüyordu. Bu arada yakınları bir cevabi mektubu kaleme almak için liderin boyuna kağıt telefatını sebebiyet verdiğini sezdiler. Pala Pa- şa arap harfleriyle müsveddeler ya- pıyor, sonra bunları yırtıp yenilerin kaleme alıyordu. Bu hal, bitirdiği miz haftanın ortalarına kadar de- vam etti. Vakta ki Cumhuriyette ha- ber ve mektup yayınlandı, Gümüşpa- lanın da işi bitti! İlk tariz oklarına arkadaşları tarafından muhatap o- du. Fikri seviyesi malüm Genel Kur- yordu. Pala Paşa bütün bunlara: — Gürsel eski arkadaşımdır. Bana her zaman mektup yazabilir diyerek karşı koydu. Fakat iş işten geçmişti. Duman bacayı sarmıştı. Artık yapılacak iş basını tenvir etmekti. Nitekim öyle oldu. Bir taraftan cevabı mektup müştereken kaleme alınırken, bir ta- raftan da basının suallerine cevapla verildi. Haftanın ikinci yarısında çarşamba sabahı cevabı mektup Pa la Paşanın el yazısıyla temize çekil ve postalanmak üzere, mutemet a- dam Şinasi Osmaya teslim edildi. Pala Paşa zarfın ağzını bizzat ken- di tükrüğüyle yapıştırdı. Üzerine Ce- mal Gürselin İzmirdeki adresi yaz- dı. Şinasi Osma öğleye doğru cebi tuta tuta Sıhhiyedeki P.T.T. binasına yollandı ve tarihi mektubu özel u- lakla tamire yolladı, Ondan sonra da