tılarından siyada iki Bakanın kabine- den ayrılacağı söylentisi sebep oldu. Iki Bakan, Nasır Zeytinoğlu ile Ek- ması gereken bir maddesi, bu değişik- liğin yapılmasını zaruri o kılıyordu. Bu madde, seçim kabinesinin üç Ba- kanının tarafsız kişilerden olmasını Vi . Ulaştırma, İçişleri ve Adalet tarafsız kişiler olacak ve böyle bir kabine seçimi idare edecek- ti Doğrusu mi Tüzemenin du- rumu, Anayasanın hükmüne ziyade- siyle uysrundu. "İncila Hükümetinin üçüncü Adalet Bakanı hakikaten ta- e . m halim selim Tüzemenin bu sessiz- liği, Seçimlerde birinci derecede rol oynıyacak Bakanlığın başında (o bu- lunmasına sakınca teşkil edebilirdi. Esasen Tüzemen uzun müddetten be- ri vazifesini bir başkasına devretme- ğe hazırdı. Bunu müteaddit defalar Devlet ve Hükümet Başkanına belirt- mişti. Buna rağmen mütevazi Bakan, üzerine düşen vazifeyi gösterişsiz bir şekilde devam ettiriyor ve kendi- sine izin verileceği zamanı tevekkül- le bekliyordu. Tüzemen haftanın başında bütün illere, Adalet Bakanlığı antetli (o ve kendi imzasını taşıyan bir tebliğ gön- derdi. İl Seçim Kuruluna başkanlık edecek olsa hakimlere bu tebliğde tarafsız hareket etmeleri bildiriliyor ve hazırlıklara şimdiden başlanılma- sı belirtiliyordu. İçişleri Bakanının değişeceği me- selesiyse, başkent siyasi kulisini bi- tirdiğimiz hafta içinde en fazla ilgi- lendiren haber oldu. Kızıloğlundan devraldığı bu vazifeyi o zihniyet içinde yürütmeğe çalıştı- ğından kimsenin şüphesi yoktu. Siya- si parti fobisinin gelişmeğe ziyade- siyle müsait bir ortam bulduğu Zey- tinoğlunun bünyesi, onun seçimler sırasında önemli görevleri olan bir bakanlığın başında bulunmasına pek imkân vermiyordu. Esasen kendisi- içişleri Bakam olarak seçim kabine- sinde yer alamıyacağı siyasi kuliste genel kanaatti. Üstelik M. B. K. üye- leri sırasında çoğunluk da aynı şekil- de düşünüyordu. Ama Gürsel bir de- ğişikliğe taraftar görünmüyordu. Müşterek toplantı YHHeftanın ortasında, öğleden sonra müşterek bir toplantı yapılacağı M. B.K. Sekreterlik Bürosundan Bakanlıklar özel Kalem Müdürlerine bildirildiğinde, konuşulacak (konula- rın neler olduğu hemen hemen bilini- yordu. Yükün büyük kısmı İçişleri AKİS, 31 TEMMUZ 1961 nı nie a a dı. Zeytinoglu, M. B. K. mle- ketteki asayiş ve siyasi Töreli durumlarıyla ilgili izahat verecekti. Zira memleketin asayişiyle partilerin e mi arasında sıkı bir müna- sebet vardı ve bu husus, siyasi faa- liyetin Gaamei serbest ( bırakıl- masının yaklaştığı şu günlerde M. B. K. üyelerini ziyadesiyle | ilgilendiri- yordu. Bakan birbuçuk saate yakın ko- nuştu. Yurdun her bölgesindeki duru- izah etti ve geçen yıl- larla mukayesesini yaptı. 1961 yılın- da âdi vakalar, siyasi kavgalara na- zaran daha azdı. Dışişleri Bakan Vekili Mehmet Bay dur günün ikinci kahramanıydı. Ba- kan “ekili bir dış mesele üzerinde durdu: Bizerte. Türkiyenin, Fransa ile Tunus arasındaki bu dâvaya han- YURTTA OLUP BİTENLER gi açıdan bakması gerektiğini elin- deki vesikalara dayanarak izaha ça- ştı. Müşterek toplantının bundan son- raki kısmında münhasıran ki ele alındı. Bakanlar Kurulu ve M. B K. üyeleri, yapılacak Genel Seçim» lerde hükümetin- hareket tarzı üze- rinde tartıştılar. Esasen Bakanlar Kurulu, bir gün evvel, bu konuyla ilgili bir başka toplantı yapmıştı. O günkü toplantıya Genel Kurmay aşkam Genel unay da çağrıl- mış, Silâhlı Kuvvetlerin fikri alın- mıştı. Müşterek toplantıdan ilk çıkan Bakan, Milli. Eğitim Bakam Ahmet Tahtakılıç oldu. Tahtakılıca soku- lan basın mensupları ilkin: — İstifa em doğru mu? diye sordi Boş gezenlerin boş kalfaları Meshur 14'lerden ciddi bir haber, Milliyetin dünyanın bir büyük kısmi- ni gezen başarılı yazı işleri müdürü Apdi İpekçi tarafindan getirilmiş bulunuyor. İpekçi, Orhan Erkanlı, yuyüce ve eksaniri, bunlar arasından Alpaslan Türkeş, Orhan Kabibay, İrfan Solmazer, Numan Esin, Şefik 8b- Muzaffer Ozdağ ile görüşmüştür. »ilcisi intibalarıni söyle anlatmaktadır: Rıfat Baykal Milliyetin teni- "Kanaatlerine göre seçimlerle birlikte M.B.K. tarihe karışacağına ve normal siyasi düsen avdet edece- gine gine yurda dönmeleri için hiç bir sebep kalmayacaktır. Avdetlerin' de ne yapacakla arım kesin olarak (o bilmemektedirler. Bununla beraber, ordudan emekliye sevkedildiklerine, başka bir meslek kolunda da ihti- sasları bulunmadığına göre siyasete atılmayı düşünmektedirler. Sosya- list eğilimli bir parti kurmaları muhtemeldir. Eski Komite üyeleri kendi a devamlı ve sıkı bir irtibat kurmuşlardır." bizde politikacılığın "amatör işi" sayıldığının bir yeni delilin- den Mz nedir ki? Emekliye ayrıldınız ve "başka bir meslek kofunda da ihtisasınız mı yok!" Buyrun , hiç ihtisas sizi beklemektedir: Siyaset! Hem, bu ye istemeyen bir yeni meslek ni mesleğe zirveden, Parti Li- derliğinden girmek işten bile değildir. Sosyalist eğilimli-ya da, başka eğilimli- bir parti kurdunuz mu, tezgahı, ka, bu! İhtisas mı, istermiş ?. İki nutuk, iki demeç, NIZ kurulmuş demektir. Politi- "Uygarlık seviyesine erişmek için Üniversiteden geçeceğiz, Bâbıâliden geçeceğiz, Partiler- den eieğ e ana bir "kaç salvo, nihayet Sosyal Adalet klişesinin parlak dış cek Es Lai a lr amam. Memleketin halledilmemiş, o halledilmeye- Eğer dünyada ihtisas isteyen bir tek meslek varsa, o da siyasettir. Bir otomobili kullanmak isteyenden ehliyet soran XX. Asır toplumunun, memleket idare etmek üzere ortaya çıkanlardan hiç bir şey istemeyece- Sini sanmak hataların en büyüğüdür. Bunun acı tecrübesi gerimizde bu- lunduğuna göre, bundan böyle yoğurdun üfleyerek yenileceğinin bilin- mesi lazımdır. Kâğıt üzerinde plân yapmak, iki kadeh viskiyle iki ipekli kumaş dünyanın bütün dertlerini parçası arasında ve bir takım Ma- dam Recamier'lerin salonlarında halletmek tatlı, cazip, sevimli bir meş- galedir. Ama, ancak o kadar. Acemi politikacıların kötü niyetlerinin elinden bu memleket güç kurtarılmıştır. Acemi politikacıların iyi niyet- lilerinin eline bu memleketin düşmesi güç önlenmiştir. Politikanın bir meslek, hattâ bir sanat olduğu, onun çıraklık, müptedilik, ustalık devri bulunduğunu bilmek, hoplayıp zıplamalara o sahada imkân olmadığını peşinen kabul etmek siyaset hayatında başarının artık birinci şartıdır. Aksi halde insanların bir takım kurtlar eline düştüğüne bir Gümüşpala bir de 14'lerin büyük kısmı canlı şahittir. 15