selâ. bir Venedik Festivali oparlak dereceler yapmaya hazırlanmış bir spor arabaya, Cannes hem süratli hem de rahat bir otomobile, Berlin de bir ticari arabaya benzetilebilir- benzetilebilir. yine meselâ bir Alfa-Romeo üstünlükleri- nin bulunması beklenemez. Festival için hazırlanan ve gelen- lere dağıtılan broşürde ünlü Rus re- jisörü Serge oYoutkevich, Moskova Festivalinin neden V şöyle açıklamaktadır: " kelerin sinemacıları olan bizler için uluslararası karşılaşmalar, ne bir fu- ar ve ne de monden gösterilerdir. Seyirciler gösterilen filmleri yalnız- ca estetik kaygılarla değil, herşey- den önce hareket halindeki dünya- nın gerçek bir yankısı ve obüyük de- Sişiklikler gösteren insanlığın tanığı olarak seyrederler. Bu yüzden de us- taca yapılmış heyecan filmleri yeri- ne genç denemeleri üstün tutuyoruz. Bu denemelerin teknikleri belki iste- nilen kıvamda değildir. Meselâ Asya ve Afrika ülkelerinin sinemaları in- san hayatının en duygulu ve temel meselelerini daha çok amatörce iş- lemektedirler." Kendi kendine propaganda Yycvikevichin dediği gibi "insan hayatının en duygulu ve temel meselelerini işleyen" filmlerle doldu- rulan Moskova Festivali (o herşeyden önce bir propaganda pazarı haline getirilmiştir. Katılanların büyük ço- gunluğu "sosyalist" ülkeler (olduğu için, neyin, kime propagandası ya- pıldığı bir türlü anlaşılmamıştır. Tek- nik ustalıktan çok, amatörce davra- nış ve denemelere geniş yer oayrıl- mış olan Moskova Festivalinde prog- rama 33 uzun metrajlı -ki 51 ülkeyi temsil etmektedir- (o film girmiştir. Bu 5I ülkeden en aşağı bir düzine- si-Arnavutluk, Afganistan, Vietnam, Gine, Irak, Kuzey Kore, Küba ve Ki- mi Çin-sinema olarak kemen hemen hiç tanınıp o bilinmemektedir. Ama bu da -tabii- festivalin eh ilgi çekici yanını ortaya koymaktadır. Dünyanın. her ülkesinde olduğu gibi normal o- larak bu' sayılan ülkelerde de ma vardır ve yılda bilmem su kadar film yapılmaktadır. Bir film yarış- masına o katılan ülkenin yaptıkları arasında en iyisi seçilip gönderilece- gine göre, Arnavutluk, o Afganistan, Vietnam, Gine Irak, Kuzey Kore, Küba ve Kızıl Çinin Moskova Festi- valine katılan filmleri -gösterilenle- re bakılarak- hiç de iç açıcı olmayan bir gerçe ortaya koymaktadır ki, o da bu elerde henüz filmciliğin e- elleme çağını sürdürdüğü seklin- dedir. Adı geçen ülkelerin amatör AKİS,31 TEMMUZ 1961 SİNEMA Gina Lolobrigida, Feza Adamı Gagarini öpüyor Unutulmayacak madalya ve denemeci sinemacıları "insan Ha- yatının en duygulu ve ad mesele- leri"ni işlemek uğrunda -hep ayni saplantı yüzünden- farkında olmaya- rak tek sesliliğe düşmüşler, “a mi ve yapan sinemacıları onunda Dior'un Elizabeth Taylor ile Gina Lollobrigida'ya diktiği ayni mo- del elbisedeki ogülünçlüğe uğramış- lardır. Kısa metrajlı filmlerde ise propa- ganda yönü daha, da ağır basmak- ta ve tıkabasa propaganda ile doldu- rulmuş filmler, seyredene baş ağrısı vermektedir. Bunun en elle tutulur örneği Ufak filmidir. Bu "Bir Suikas- tı Sağsalim Atlatan Liderinin Ardın- dan Bir Ulusun Sevinci" adlı kısa metrajla film, bir politikacının sağ- lığına bağlanan tahammülsüzlüğü bir yana, kör kör parmağım gözüne olan Moskova Festivali için bile faz- la sayılmıştır. Son derece eli açık ve çabuk duygulanan Moskova seyircisi dahi, bu küçük sinema sanatı çılgın- lığını çeşitli tepkilerle karşılamıştır. Iralan ucun ve garip adlı bu küçük filmine karşılık -bereket- öbürleri o ar gemi azıya almış değildi ve sinemayı politika kürsüsüne çeviren erin sayısı beşi altıyı geçmiyor- u. Bir Olimpiyat filmi İpsafa hiç yer bırakmayan Norveç, Saylan ve Birleşik Arap Cumhu- riyeti bir yana, İsviçre-festivalin en aklı başında sayılan Ülkesi- göz alıcı fakat donuk bir "Giyom Tel" ile ka- tılmıştı. Bilinen kahramanlık hikâ- yesi, bu kez ılımlı bir sosyalist gözle incelenmişti ama pek kesin bir ba- şarıya ulaşamadı. İsveçliler ise, bütünüyle çocukla- rın canlandırdıkları aslı derece ilgi çekici bir fimi getirmişlerdi. Yugos- lavların filmi -belli bir şey- merke- ziyetçi bir dünya temasım işliyordu. Festivale Fransa adına katılan -da- ha doğrusu Fransayı temsil oeden- Armand Gatü'nin filmi "L'enclos- Örs" pek eler tutar bir film değildi. Geriye ilgiyi çekeceği sanılan üç film kalıyordu ki bunlardan biri İtalyan, biri Doğu Almanya, diğeri de Japon filmiydi. İtalyan filmi uzun metrajlı bir dokümanterdi ve rejisör Romolo Marcelli hazırlamıştı. Gerçek bir si- nema başarısına erişen bu uzun do- kümantezinde Marcelli'nin . sporcu- nun entellektüel sinir gücüne teksif edilmiş plânlamaları şimdiye kadar hiç bir dokümanterde rastlanmamış iz güzellik taşıyordu. Araya katılan r kaç mizah çizgisi, hikâyeyi her yönden renklendirmişti. Bütün ola- rak. İnsanlar arasındaki kardeşliği ve bu kardeşlikten gelme yakınlığı duyuran Olimpiyat renkleri ve montajı da başarılıydı. Cannes Festivaline katıldığı "Der Stern" filmiyle tanınan rejisör Con- rad Wolf un yeni festival filmi "Pro- fesör Mameloch" adım taşıyordu, Hikâyesi, 1933 yıllarmdaki Nazizmin yıldızının parladığı çağları anlat 33