CE Mİ YET azın ortası olmasına rağmen, Bo- gazın lâcivert suları oldukça hır- çındı. 50 beygirlik Johnson marka motorun beyaz köpükler saçarak başdöndürücü bir süratle ittiği koyu mavi renkteki zarif tekneye bağlı ipin ucundaki sopayı kavramış orta boylu, balıketi, grene koyu mavi renk- te, modaya uygun, tek parça, kalın askılı ve sırtı açık lâsteks mayo giy- miş güzel bir kız, meharetle su kaya- ğı yapıyordu. İki arkadaşıyla kırmı- zı bir sandala binmiş amatör bir fo- toğrafçıysa -zevkten dört köşe-, bu güzel ve enteresan kızın durmadan resimlerini oçekiyordu. Zarif tekne lacivert suları yararak Marmaraya doğru cakalı bir şekilde dönüş yapar- ken, genç ve güzel kız tek elini bi- rakmıştı. Değişik bir poz yakalıyan amatör fotoğrafçı daha büyük bir hazla deklanşöre bastı. On dakika sonra tekne Karadenize doğru ilerli- yordu ve su kayağında kızın yerini çikolata renkli, kıvırcık saçlı bir de- likanlı almıştı. Delikanlı, sandalın üzerine doğru geliyordu. O kadar yaklaşmıştı ki, şiddetli bir çarpış- madan ürken sandaldaki ahbap ça- vuşlar dehşetle ayağa fırladılar. De- likanlı tam bir metre kala meharet- le sert bir dönüş yaparak kurtulu- verdi, fakat ani dönüşle fışkıran su- lar, sandaldakilerin esvaplarım sırıl- sıklam hale getirdi. Zarif tekne, için- dekilerin sen kahkahalarıyla uzakla- şırken, böyle kaba bir şakadan faz- -asıyla sinirlenen kırmızı sandalda- kiler yumruklarım o sallıyarak galiz küfürler savuruyorlardı. Hadise, geride bıraktığımız haf- tanın başlarında, salı günü öğleden evvel, Yeniköyde cereyan etti, Ama- tör fotoğrafçının tehalükle resimle- rini çekmeğe çalıştığı kız ise, 1958 deki kanlı 14 Temmuz İhtilâlinin kurbanlarından genç Irak Kralı Fay- salın eski nişanlısı ve Temmuz ba- sından itibaren İstanbula hücum e- den keseleri dolu ve çoğu sakıt ha- nedan mensubu turistlerden dikkat- leri en fazla üzerine çekeni, Prenses Fâzıla idi Hatıraların ömrü âzıla, dört yıl önce yazı gene Ye- niköyde geçirmiş, o sırada yatı ile İstanbula gelen merhum Faysal ile tanışarak bol bol eğlenmiş, yüzmüş ve su kayağı yapmıştı. Yaz sonunda ise iki gencin nişanları ilân edilmiş- ti. Fakat nişan uzun sürmedi yedi sekiz ay sonra Irakta patlak veren kanlı ihtilal sırasında Faysal öldü- rüldü. Hadise Fâzılayı fevkalâde sarstı ve o zaman daha 17 yaşında bulunan Prenses, haftalarca kimseyi görmek istemedi. Ailesi, öğretmenle- rini eve getirterek derslerine devam edebilmesini sağladı, üzüntüsünü bu şekilde kitaplar arasında unutturma- ğa çalıştı. Zaman etkisini gösterdi ve kanlı ihtilalin solgun bıraktığı mahzun ve yeşil gözlü Fazıla, eski neşesine tekrar kavuştu. Önceleri ailesinin arzusunu şiddetle reddettiği halde, nihayet 1961 de, aradan dört sene geçtikten sonra tatlı o hatıralarının gömülü olduğu İstanbula dönmeğe razı oldu. Babası, annesi ve 19 yaşın- daki kardeşi Prens Ahmet ile birlik- te 7 Temmuzda Patisten uçakla gel- diği İstanbulda şimdi, Faysalla ni- şanlandıkları yalının hemen bitişiğin- de, Boğazın romantik ihtişamı için- de yazı geçirmektedir. Annesi Pren- ses Hanzade, güzelliği dillere destan, dünyanın sayılı kadınlarından biri- dir. Yetişkin iki çocuğuna rağmen, gençlik ve güzelliğinin bütün vasıfla- rını muhafaza etmektedir. Hanzâde, Türk asıllıdır. Son Halife Abdülme- cid ile son Padişah Vahdettinin toru- nudur. Çünkü ansi Sabiha Osmanoğ- lu Vahdettinin kızı, babası Ömer Fa- ruk Abdülmecidin oğludur. Hanzâde Mısır Prenslerinden Mehmet Ali İb- rahim ile evlidir. Geçen hafta Parise dönen yaslı İbrahim, o Yeniköydeki, (Hindistan konsolosu ile paylaştıkları Selâhad- din Adil Paşa yabama iki aylığı için möbleli olarak 30 bin lira kira öde- miştir. Kirli sarı renkli, Kanlıca ile Çubukluya nazır muhteşem yalının rengârenk ortancalarla dolu avlusu, nar çiçeği bir branda ile ikiye ayrıl- mıştır. Fazılanın ailesi, stil döşeli ta- rihi yalının birinci ve zemin katları- nı işgal etmektedir. Fazıla İstanbula gelince, düşük Mithat Dülgenin tahsilini İsviçrede yapan yeğeni Füsun, -Cevdet Dülge ile meşhur güzel Itır hanımın kızı- dalgalı kumral saçlı Prensesi Yeni- köyün gençlik sosyetesine takdim etmek maksadıyla bir kokteyl parti düzenledi. Cevdet Dülgenin Kalen- derdeki köşkünde verilen kokteyl partide Fazıla ile tanışanlar, onu bi- raz saf ve mütevazı bulduklarını be- lirtmektedirler. Genel olarak Selâ- haddin Adil Paşa köşkünden çıkmı- yan Fazıla, kokteyl partide tamştık- larının arkadaşlarının da ilavesiyle. Fazıla yüzmeğe gidiyor Geçmiş zaman olur ki... şimdi hayli geniş bir muhit edinmiş- tir. Fazıla sade bir hayat yaşamakta, sabahleyin gözünü acar açmaz ma- yosunu giymektedir. Kahvaltıdan sonra bir tape-recorder'den çıkan caz ve dans müziğinin nağmeleri a- rasında avluya serilen hasırların üze- rinde güneş banyosu yaparken kitap okumakta, hararetlendikçe de kendi- ni Boğazın serin sularına bırakmak- tadır. Daha sonra da, bitişikteki ya- lının sahibi Tahsin Barajcının takma motorlu teknesiyle gezintilere ve su kayağına çıkılmaktadır. Fazılanın, etrafım saran snob genç kız ve er- keklerden çok daha ciddi ve vakur olduğu gözden kaçmamaktadır. Dört hizmetçinin bulunduğu Se- lâhaddin Adil Paşa yalısının diğer tarafındaki oAbubakır i başka bir Mısır Prensi Abdülmünim ile evli olan Hanzdenin kız kardeşi Prenses Neslişah, oğlu Prens Abbas ve kızı Prenses İkbal ile oturmakta- dır. Farukun devrilmesinden sonra küçük Fuadın tahta çıkarılmasıyla üç ay Kral Naipliği yapmış olan Ab- dülmünim, beyaz renkli heybetli A- bubakr yalısının yazlığına gene möb- leli olarak 55 bin lira kira ödemiştir. AKİS, 31 TEMMUZ 1961