Eşik Üzerinde «Tarihi Misyon» Eguindan sâdece Il hafta sonra, Tür- kiyede seçmenler sandık basma gidecekler ve memleketi idare et- mesini arzuladıkları siyasi teşekkü- lü seçecekler. Teni iktidar, milli iradenin neticesi olarak kurulacak cak. Bu devrede, programı neyse, onun tatbikine çalışacak. Durum bu iken, M.B.K. nin, Ku- rucu Meclisi bir takım kanonları çı- karmaya zorlamasını anlamak zor- dur. Hele, memleketin ve yeni hayat tarzımızın temel taşlarını teşkil edecek önemde kanunların, iki ayak bir pabuca sokularak çıkarılması bunların eksik, hattâ aksak taraflar taşı- masına mutlaka yol açacaktır. Kâzım Orbay Mesele, M.B.K. nin bazı üyelerinin "Geldik, gidiyoruz. Hiç bir şey yapamadık!" tarzında bir üzüntüyü yüreklerinde hissetmelerinin netice- sidir. Bu, şüphesiz samimi ve asil bir düşüncedir. Genç kurmaylar, Ma dertle malül memleketin başına en iyi niyetlerle geçmişler ve tecrübe- sizliklerinin verdiği nikbinlikle her şeyin kanun yapmakla düzeltilebile- ceği zehabına kapılmışlardır. Okuma yazma bilenlerimiz mi az? Haydi, Okuma Seferberliği! oVergiler mi adaletsiz? Haydi, vergi kanunları! Toprak dağıtımında mı haksızlık var? Haydi, Toprak Reforma! Sağlık durumu ma bozuk? Haydi, doktorluğun devletleştirilmesi! O kadar ki, her kurmay kendisine bir ihtisas kolu dahi keşfetmiş ve o sahada yurda yararlı olacak tedbirleri en iyi kendisinin bulup çıkarabileceği inancına saplanmıştır. M.B.K. nin, Koruca Meclisi yeni kanunlar çıkarmaya zor- lamasının bir sebebi budur. Bir başka sebep, siyasi partilerin bazı işleri yapmayacakları, yapa- mayacakları, bunların ancak Milli Birlik İdaresi gibi "oy kaygısı taşıma- yan" bir idare altında gerçekleştirilebilirse gerçekleşeceği yolanda İd- lerden kalma bir inancın hâlâ mevcudiyetidir. Aslında, bunun neticesidir ki Mili Birlik idaresi, birbuçuk yıl içinde kuvvetinden çok şey kaybet- miş ve yer yer şikâyetler, sızıltılar, sızlanmalar, haklı omukavemetler Referandumun kırmızı oylanma bir büyük kısmının mucip sebebini teş- kil etmiştir. Devlet idaresinde dertlerin teşhisi ile bunların tedavisinin tama- men aynı şey demek olmadığı, bugün M.B.K. nin üyeleri tarafından öğ- renilmiştir, görülmüştür. Genç kurmaylar, asıl tarihi misyonlarının memleketi kalkındırmak değil -bu, öyle bir kaç günün ve birkaç parlak fikrin işi olamaz-, memleketi demokrasi yoluna sokmak olduğunu kabul ederlerse ve bu güç işin son kısmını da başarıyla tamamlamak için ka- nun yapmak değil, kanun yapmamak gerektiğini anlarlarsa Kuruca Meclisin teşrii selâhiyetleri bol bol kollanılmaz ve bir anlaşmazlık ber- taraf edilir. Eğer, mukadderatımızı emanet edeceğimiz kimselere bu kadar da güvenemiyorsak ve bu milleti onlara, gerçek arzularını yaptırtamaya cak derecede kudretsiz sayıyorsak demokrasi oyunundan hemen vaz geçmemiz gerekmez mi? — Tabii vereceğim" diye cevap verdi. Fakat foto muhabiri cüretkârdı! Nitekim Pala Paşanın sinirliliğine pek aldırış etmeden vazifesine de- vam etti. Bir taraftan flâşını parla- trken, bir taraftan da yeni bir sual sordu. Bu sual Gümüşpalanın takke- sini. tepesinden fırlattı. Zira muhabir: — Cevap vermek için Gürsel Paşanın mektubunun basında yayın- lanmasını mı beklediniz ?" diye sor- muştu. Pala Paşa eliyle "çekil başımdan, defol" der gibi bir hareket yapar- ken: "“— Bir bülten herşeyi yazılmış söylendi. Sonra ai bir şekilde kalktı, başka odaya g Becerikli <5 “muhabirinin A.P. Genel ziyaretiyle A.P. içindeki telâş son haddini buldu. Gazeteciler artık sökün edeceklerdi. O halde Pala Paşayı yalnız bırak- mamak lâzımdı. A.P. nin D.P. den müdevver Genel Kurmayı hemen ise vaziyet etti. EMİNSU'cu Albay Şi- nasi Osma ve A.P.nin fikriyatçı- sı Cevdet Perin, Paşayı bir odaya kapadıktan sonra kafa kafaya vere- rek, A.P. nin malüm ve meşhur ce- vabi tebliğini hazırlamağa koyuldu- lar. Akşama doğru' kaleme alınan tebliğ, A.P. antetli kâğıtlara teksir edilerek altına Gümüşpala imzası ça- kılmış ve basma o dağıtılmağa baş- lanmıştı. A.P. bu tebliğinde Gümüş- palanın ağzından sert konuşuyor ve cesareti elden bırakmıyordu! Efen- dim, A.P. dürüsttü ve kanunlar hima- yesinde çalışıyordu! Üstelik hiç bir menfi hareketleri yoktu! Zaten eğer bu kabil hareketlerin tespit edildiği varit olsa, mahkemeye vermek gere- kirdi. Bütün bunlardan sonra da Pa- la Pasa, sayın fikriyatçılanın kale- minden bir tahdit sallıyor ve "Eğer A.P. yi o lâğvederseniz, arışmam haa!" diyordu. Hele tebliğin bir ye- rinde bütün bunların bir malüm par- tinin başının altından çıktığı tarzın- daki iddia başkentte eğlenceye se- bep oldu. vereceğiz. Orada bulacaksınız" diye * Ha babam, de babam rn gazetelerde intişarından hemen sonra Adavet Partisi Ge- müşpala odasında iki Ankaralı ga- zeteciyi kabul ediyordu. Gri bir elbi- se giymiş ve koyu renk kravatını son derece biçimsiz o bağlamıştı. Saatin 15.30'u gösterdiği sırada gazeteciler- le aralarında, konusu malüm mek- tup ve dehşetli tebliğ olan bir sohbet başladı. Pala Paşa soruları, sinirli görünmemeğe gayret ederek cevap- landırmağa çalışıyordu. o Muhabirler AKİS, 31 TEMMUZ 1961