YURTTA OLUP BİTENLER vazifesini başarmış insanların rahat- lığı içinde yemek yemek üzere evinin yolunu tuttu. Fakat evdeki hesap çarşıya uy- madı ve talih, Adalet Partisine ve onun liderine bir kerecik olsun gül- medi. Zira mektubun postaya atıldı- ğı gün uçak postası yoktu ve A.P. nin mektubu ancak ertesi gün İzmi- re vasıl olabildi. Halbuki o sırada Başkan Gürsel başkente mütevecci- nen hareket etmiş bulunuyordu. A.P. nin Genel Sekreteri bu ise pek hayıflandı ve: "“— Düşünmezler ki efendim" di- ye konuştu. A.P. akı aklıevvel Genel Sekre- terine göre Gürselin geldiği uçak, mektubu İzmire götüren uçaktı. U- çak personeli işi gücü bırakmalı, posta torbasını açıp Pala Paşanın mektubunu çıkarmalı ve hava ala- randa Başkan Gürsele vermeliydi! Tabii bu vatani vazifeyi yapmadılar ve Gürsel Ankaraya indiğinde mek- tup ta İzmir postahanesini boyladı!.. Ve Alican konuştu... .P. nin acıklı macerası böylesine talihsiz bir şekilde uzayıp gider- ken, siyasi kuliste herkes A.P. ve Gürselin mektubu ile meşgul oluyor- du. Halbuki o sırada bir başka gü- dük parti kuvvet iksirini içmiş ve Yarının Türkiyesi ve Dostlarımız İsi blokun, Batı ile Doğunun kav- şak noktasında istikrarlı, o hu- zurlu ve demokratik bir Türkiye- nin dostlarımız için ne demek ol- duğu, her halde dostlarımızın ar- tık meşhulü değildir. 27 Mayıs ha- reketi, hiç kimseye hiç bir şey öğretmemiş dahi olsa, dostlarımı- za türklerin nasıl bir idareye as- la tahammül etmeyeceklerin| an- latmıştır. Muhayyelesi kıt bir ta- kım Büyük Elçilerin bütün rapor- larının aksine Türkiyede ( ihtilâl çıkmış ve memleketin sağlam kuvvetleri, gerici kuvvetlere daya- narak iktidarda kalmak isteyenle- ri alaşağı etmiştir." Türkiyede, iki blokun kavşak noktasındaki diğer bazı (memle- ketlerde olduğu gibi, (o karşılıklı iki kuvvet vardır. Yalnız, bizde bunlar Demokrat ve Komünist a- dını taşımamaktadır. Komüniz- min Türkiye için ifade ettiği oÖ- zel mâna ve Moskof kelimesinin uyandırdığı hatıralar Demokrat kuvvetlerin karşısındaki kuvvet- leri başka etiketler altında faali- yet göstermeye zorlamaktadır. Biz bunlara, tabir olarak gerici kuvvetler diyoruz. Türk toplumu- nun şartları, Türkiyeyi bir mace- raya sürüklemekte menfaati olan- ları bu gerici kuvvetlerden fayda- lanmaya sevketmektedir. Kızıl- larla karaların zaman zaman iş- birliği yapmaları, kızılların kara- larla ittifaklar kurmaları bu yüz- dendir. Pejmürde hali meydana çıkmış Amerikan istihbarat Teş- kilâtının ve diğer dostlarımızın eş teşkilâtının bu basit gerçekten ha- berdar (o bulunup (bulunmadıkları, Türk realitesine doğru bir teşhis koyup koyamadıkları o bilinmez. Türkiyede bir totaliter idare bu- lunursa, onun başındaki zatla ve pazarlık yoluyla daha kolay, daha kestirmeden ("sıkı omünasebet" kurma havailerinin muhafaza e€- dilip edilmediği de meşkükdur. Ancak böyle bir idarenin yaşa- ması imkansız bulunduğuna göre 10 bil çeşit spekülasyonların iltifat görmesi zordur. O halde, dostları- mızın yarınki Türkiyeyle kuracak- ları münasebetlerin kanaviçesini bugünden hazırlamalarında fayda vardır. Yarınki Türkiye, ikinci Dün- ya Harbinden sonra ilk serbest seçimini yapan İtalyayla dikkati çeken bir benzerlik göstermekte - dir. O serbest seçimleri ilerici kuv- vetlerin, yani De Gasperi'nin Hris- tiyan Demokratlarının kazanması için bilhassa Amerikanın, elinden gelen her şeyi yaptığı unutulma- mıştır. Amerikan desteği iktisadi sahada kendini hissettirmiş ve ko- münistlerin yenilgisinde bellibaşlı rolü oynamıştır. O temel üzerine bina edilen italyan iktisada elbet- te kendi gayretiyle memleketi har- bin meşum tesirlerinden kurtar- mış ve artan refahla birlikte ko- münizm heyulası da gerilemiştir. Bugün İtalyada komünizm hala bir kuvvetse de, ilk serbest seçim- lerin yapıldığı sırada olduğu gibi, memleketin ilerici kuvvetleriyle atbaşı beraber manzara göster- memektedir. Türkiyede ilk seçimleri ilerici kuvvetlerin, yüzde on ile yirmi arasında bir farkla kazanacakları ve bu kuvvetlerin temsilcisi C. H. P. nin rahatça bir ekseriyeti elin- de bulunduracağı Referandum ne- ticelerinin hak verdiği bir tahmin- dir. Ancak, bu kuvvetin karşısın- da hayli yaygın bir kuvvetin ken- dini hissettireceği de aynı Refe- randumun gösterdiği Ur başka ha- kikattir. Demokratik Türkiyenin ilk yıllarında, Menderesin ağır mirasının yeni iktidarın omuzları- na tahmil edeceği yük dostları- mızın içten ve gayretli yardımları olmazsa kolay kaldırılmaz ve ge- rici korvetlere prim yapar. İçinde yaşadığımız XX. Asır odünyasın- da toplumların düzeni en ziyade iktisadi durumla alâkalıda*. İstik- rarlı, huzurla ve demokratik bir Türkiye her şeyden çok yeni ikti- darın iktisat Bahasında göstere- ceği başarıya, bu başarı ise dostla- rımızın bize karşı izhar edecekleri anlayışa bağlıdır. Yarınki Türkiye, Batılı dost- larımıza sağlam, güvenilir ve hay- siyetli bir müttefik olmayı vaad etmektedir. Zira, Batının olduğu gibi Türkiyenin de menfaati bu- dur. Tarafsızlık politikası, ya da' bunun, şantaj maksadıyla denen- mesi sağlam, güvenilir ve haysi- yetli bir müttefikten sâdır olamaz. Memleketin, partisi ne olursa ol- ana, siyasetle alâkası bulunsun bulunmasın bütün ilerici kuvvetle- rinin görüşü budur. İçerde, gerici- leri milleti huzura (kavuşturarak daha da geriletmeye çalışırken dışardan bize dost elleri uzanırsa, kuzey rüzgârlarının şişirebilecek- leri tek yelkenin hacmi çok ve sü- ratle daralır. Türldyede komüniz- min bulunmaması hiç kimseyi al- datmamalıdır. Komünizme müsait vasat genişledi mi, resmi adı ne olursa olsun, hatta isterse felsefe- si ırkçılık veya nasyonal sosya- lizm bulunsun, Batı iki blokun kav şak noktasındaki güvenilir (omüt- tefikini mutlaka kaybeder. İlk se- çimler İtalyasında komünist kuv- vetler neyse, Türkiyede ilk seçim- leri takip edecek devrede gerici kuvvetler odur ve aynı muameleye tâbi tutulmak lâzımdır. Elbette ik- tisadi istikrar ve gelişme, Türki- yenin kendi iktidarının tutumu, başarısıyla sıkı sıkıya ilgili kala- caktır. Ama, dostlarımız bugünden iyi niyetlerini bilemeye başlarlar- sa, Türkiyenin meseleleriyle ilgili bazı hatalı teşhisleri kulak arka- sına atıp samimiyetle ne yapabi- leceklerini araştırabilirlerse, güç- lüklerimizi anlar, Türkiyeyi artık idare etmesi gereken prensipleri takdir ederlerse yeni bir Türkiye- nin mesut gelişmesinin tatlı sürp- rizini elleriyle hazırlarlar. unun haberlerini şimdiden al- mak, refahın dağ arkasında bu- lunmadığını hissetmek Türkiyede ferahlık uyandıracaktır.