da bulunmamasına rağmen, Kırşe- hirde bir öğretmen okulu ri için emir vermiştir. C. .P. li poli- tikacı bu hareketini de kitabına uy- durmayı bilmiş ve Kırşehirli seçmen- leri M.B.K. ne göndererek o kanal- dan işin halli yoluna gitmiştir. C.K.M.P. li Bakana şans yaver gitmektedir. M.B.K. nde aleyhinde olan bir grubun öncülüğünü yapan ve Milli Eğitim Bakanlığının kontro- lü ile görevli bulunan Mehmet Özgü- neşin geçirdiği trafik kazası, hâdise- lerin gelişmesini önlemiştir. Zira Öz- güneş, kazadan önce Tahtakılıça, Milli Eğitim İşlerinin düzenlenmesi için bir aylık mühlet vermişti. Kendisini geçici bir hükümetin üyesi kabul eden C.K.M.P. li Bakan, gerçekten Öğretmen Okulları Genel Müdür Yardımcısını sevmiyordu, İki günde bir elinde bir tomar rapor ve teklifle karşısına çıkan Koçun Ba- kann h kaçırdığı muhak- kaktır. Koçun görevinden alınması Tahtakılıçı bir müddet için rahatla- tacaktır. Bakan, belirli bir süreyi ge- çiştirebilmek için bir devrin silâhına formülü ile yapıldığım iddia etmek- te, İşin kötüsü, kendisi de buna inan- maktadır! Üstelik bunu her yerde söylemekte ve İddiasında ısrar et- mektedir. Ne var ki, bir zamanlar pek revaçta olan "görülen lüzum formülüne yeni bir ad bulan Bakanın iddiasına her halde en çok Tevfik İ- leri ile Celâl Yardıma gülmektedir- ler. Istanbul Ektiklerini biçenler px uzun boylu, geniş omuzlu adam, gösterişli makam odasım- daki, henüz intibak edemediği anla- şılan koltuğuna yerleşirken koyu gri elbisesinin pantalonunu diz yapmasın diye yukarıya doğru çekti, ve Anado- lu şivesiyle konuşmağa başladı: “— İnsanları idare etmek büyük bir sanattır. AÂmmenin işi yüzü lürken bazı ihtilâflar ve fikir a ları olabilir. Bunları tabii birer neti- ce olarak kabul etmek lâzımdır. Bü- tün ihtilâflar ve fikir ayrılıkları yanında âmmenin işleri normal ve muntazaman Bitirdiğimiz haftanın aşlarında birgün İstanbulda, heybetli Belediye Sarayının Başkan Başyardımcılığı makam odasında konuşan, Kurma; Yarbay Turan Ertuğdu. Bahsettiği AKİS, 31 TEMMUZ 1961 de, İstanbul Belediyesine musallat olan, müstacel ve hayati âmme işle- rinin süratle görülmesine set çeken huzursuzluktu. Yakışıklı bir asker olan Ertuğ, istifa eden Kurmay Al- bay Adnan Çelikoğlunun yerine, Be- lediye Başkan Başyardımcılığına bir gün önce atanmıştı. Çelikoğlunun gi- dip, eski Fen İşleri Müdürü ve Beledi ye Başkan Yardımcılarından birine vekâlet eden Ertuğun gelmesi, büyük ihtimalle aylardır devam o edegelen huzursuzluğun son perdesini teşkil edecekti. Hâdisenin içyüzünü anlıyabilmek > simdi Vatikanda Büyükelçi bu- uharrem İhsan Kızıloğlunun İçişleri Bakanlığı zamanına kadar geri gitmek lâzımdır. EMİNSU'cu Generalin İstanbul Vilâyeti ile Bele- diyesinin idari bakımdan birleştiril- mesi teşebbüsü, Çelikoğlu ile bazı Belediye ileri gelenlerinin şiddetli mu- halefetine yol açmıştı. Tertiplenen a- çık oturumda sert ve kırıcı tartışma- lar yeralmıştı. Fakat Çelikoğlu ve arkadaşlarının direnmeleri fayda ver- medi, Vilâyet ve Belediye yeniden iki vücuda sahip tek baş haline geti- İstanbulun Vali ve Belediye Baş- kanı çift yıldızlı General Tulga ile Çelikoğlu arasındaki ilk ihtilâf, yeni idari statüye intibak için kadroların tâdili dolayısıyla yapılan tâyin ve tasfiyeler sırasında patlak verdi. Ge- rek cerbezeli Tulga, gerekse Çelikoğ- lu, kendi adamlarının muhafazası ve Refik Tulga, İpler elinde YURTTA OLUP BİTENLER önemli noktalara yerleştirilmesi için gayret gösteriyorlardı İkinci ihtilâfın menşeini, Encü- men çalışmaları teşkil etti. 27 Mayıs- tan üç gün sonra çıkarılan bir ka- nunla lâğvedilen Belediye Meclisleri yerine aynı yetkileri hâiz olarak her şehir ve kasabada olduğu gibi İs- tanbulda da kurulan dokuz koltukluk Encümende, iki hizip daha belirli bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bilhassa kı- lı kırk yararak kanunları harfiyyen tatbik etmekle şöhret yapmış Encü- men Başkanı ve Belediye (Başkan. Yardımcısı Avni Delsü ile cerbezeli Tulganın mutemet elemanı Teknik İşler Başkan Yardımcısı İhsan Bin- güler, imar çalışmaları (dolayısıyla kıyasıya birbirlerine girdiler. (o Bin* güler, Delsüyü kanunların dar çerçe- vesine sıkışıp kıpırdıyamaz bale gel- mekle itham ederek çekilmiş, fakat İstifası Tulga tarafından kabul edil- rum büsbütün derinleşmiştir. Delsü ile kapışan Sağlık Müdürü de celâdet göstererek çekilmiş. Vali ve Belediye Başkanı onun da istifasını Di ad- detmiştir. Tavşana kaç, tazıya tut etameli konulardan biri de otomo- bil meselesi olmuştur. o Çelikoglu Tulgadan habersiz, tabiatiyle başta kendisi olmak üzere, bütün Belediye Başkan Yardımcılarına birer makam otomobili tahsis etmişti. D.P. devrin- de basında kulak tırmalayıcı itiraz seslerinin çıkmasına sebep elan dü- Kemal Aygünün 36 666 özel pla- Tulga, gazetelerin de ikazı üzerine böyle bir tasarrufa, mevzuata uygun olmadığı mülahaza- sıyla itiraz etmiş, üstelik hareketin Milli İnkılâbın mâna ve ruhuna uy- gun düşmediğini belirtmiştir. Delsü, daha başından makam otomobilini reddetmiş, kullanmıyarak Belediye garajına kitletmiştir. Diğer Belediye Başkan Yardımcılarının otomobilleri ni de, müdahalesiyle Tulga geri al- mıştır. Fakat Tulga, Çelikogluna sö- zünü geçiremediginden. Belediye Baş- kan Başyardımcısı aşırı bir zaafı ol- duğu anlaşılan makam otomobilini muhafaza etmiştir. Özel bir sohbet- te, Çelikoğlu şöyle konuşmuştur: Ben Albayım. Görevime Si- Kuwetlerde devam etseydim, Alay Kumandam olurdum ve altım- la özel bir otomobilim bulunurdu, Buradaki vazifemi, bilâ ücret, yani Albaylık maaşımla yapmaktayım. Bi- naenaleyh, bir özel otomobile sahip olmak hakkımdır. Tulga,ile çalışkan Çelikoğlu, Mal- ta Köşkü konusunda da anlaşama- 17