BELEDİYECİLİK Dertler Desteksiz endaht Lacivert elbiseli, uzun boylu, Miyarı adam sağ elini pantalonunun ce- binden çıkarmadan sol alinde tuttu- -u sigaradan darla bir nefes çekti ve cigraralı eliyle havada geniş bir kavis çizerek: — Beyim, bunun imkânı yok, ola- cak şey değil" dedi. Karsısında (obulunan genç adama dikkatle baktı ve "— Siz gazetecisiniz, bizim dert- lerimizi yazmak size düşer" diye İlâ- ve etti Sonra da dertlerini anlatmağa baş- adı. Hâdise, geçen haftanın İçinde bir gün Dışkapıda Şoförler Cemiyeti bi- nasında cereyan ediyordu. Dertli fe- damın adı Mustafa Cavcavdı ve Ce- miyetin ikinci başkanı bulunmaktay- dı. Dert, Ankaranın sempatik Vali Paşan İhsan Orgunun bir beyanın- dan doğuyordu. Orgun o beyanında, F.G.O. nun ziyan etmekte olduğun- dan bahisle, bundan böyle E.G.O. nun kârına mâni olan dolmuşların kaldı- rılacağını bildirmişti. İşte bu beyandan sonradır ki baş- kent şoförleri kulisinde bir dertli ha- va esmeğe başladı. Büyük kısmı eski arabalara sahip bulunan dolmuş- -ular, karara karşı hemen harekete geçtiler ve Vali Paşanın bu destek- siz endahtını tasvip etmediklerini be- lirttiler. İş bu kadarla da kalmadı. Şoförleri temsil eden heyetler, gaze- te ve” dergi idarehanelerini kapı kapı dolaşarak dertlerine bir çare bulun- masını ve Valinin bu hususta ikaz e- dilmesini istediler. Mesele mühimdi. Hâdise, otobüs duraklarında yolcu toplıyan dolmuşçuların cezalandırıl- masından çok daha değişik bir ma- hiyet arzetmekteydi. Radyo vasıta- sıyla yayınlanan haberin tepkisi bu- nun için büyük oldu. İşin üzerine azıcık eğilenler, Bele- diyenin bir derdi olduğunu anlamak- ta gecikmediler. Nitekim haftanın i- çinde cereyan eden hâdiseler de bu, işin içindeki işi teyitte gecikmedi. Be- lediye bir anda aldığı bir kararla yüzlerce işçinin vazifesine (nihayet veriyordu Vazifesine son verilen iş- çiler de toplu halde gazeteleri dolaş- 20 tılar ve sonra gene toplu halde bir gösteri yürüyüşü yaptılar. Durum cidden vahimdi ve Vali Pa- şa doluya koyuyor almıyor, boşa ko- yuyor dolmuyordu. Bir kere Beledi- ye, düşük iktidar devrinde DP. nin cankurtaran simidi haline getirilmiş- ti. Ocak ve bucak başkanlarının kart- vizitleriyle başkente inen D.P. li va- tandaş, soluğu Belediyede alıyor ve Allah ne verdiyse o sebeplendiriliyor- du. Bu yüzden borç bini asmıştı. Eh, borç bini aşınca da baklava börek yenmeğe başlanmıştı. V.C. komedisi- nin aksesuarı Belediyeden temin edi- liyordu. Ne kadar V.C. li vatandaş varsa Belediye tarafından işe alını- yor, karınca kararınca sebeplenmele- ri sağlanıyordu. Bir başka dert, büyük imarcı Men- deresin mimari dehasına para yetiş- tirmekten doğmuştu. Gelişigüzel ya- pılan istimlâkler, Belediyeyi vatan- daşa pek fazla borçlandırmış ve bu istimlâklerin büyük bir kısmının be- delleri ödenmemişti. Vatandaşa bol bol nasihat verilmişti. Belediyeden para alabileceklerinden ümidi kesen vatandaşlar, ihtilâlle beraber yeni- den harekete geçtiler ve Belediyenin kapısını aşındırmağa başladılar. Ama elden hiçbir şey gelmiyordu. İşte bütün bunlar başkentin Bele- diye Başkam ve Valisini son derece güç duruma düşürüyordu. Vali Paşa doğrusu ne yapacağını şaşırmıştı. He- le ay başlarında saçını başını -Allah- tan, başı saçsızdır- oyolmamak için kendisini zor tutuyordu. Nitekim Mart ayında Belediye, o personelinin maaşım veremiyecek duruma düştü. Kasada tek metelik yoktu. Buna kar- şılık personel maaşı bir milyon sekiz yüz bin lira tutuyordu. Vali Paşa işin içinden çıkabilmek için Maliye bakan- lığından istikraz yaptı ve maaşlar ancak böylelikle ödenebildi. Her işin başı para Böyle bir durumda Vali Paşa, ne olursa olsun para bulmak ve büt- çeyi düzenlemek fikrinden harekete geçmeğe karar verdi. Gelir temini bir hayli güçtü. Hiç değilse giderden bi- raz kısmak gerekiyordu. İşte bu yüz den işçiler bölük bölük sokaklara dö- küldüler. İşten çıkarma ameliyesinin neticesi kötü ve tepkisi büyük oldu. Bununla kalınmadı. Vali Paşa, ge- İhsan Orgun Biri yaya kalacak ama.. lir temini için bulduğu öteki çareyi haftanın başında açıkladı. Bütün dol- muşlar kaldırılacaktı! Başkentte dol- muş diye bir kelime kalmıyacaktı. Böylece Belediye otobüslerinin geliri birdenbire artacak ve gediğin bir ta- rafı kapatılacaktı! Ancak, hesaplar Vali Paşanın düşündüğü gibi çıkma- dı. Şu kadar vatandaş aç mı kalacak- tı? Çürük çarık otomobiliyle kanu- ni doyurmaya uğraşan şoförler ara- baların müzelere mi satsınlardı? Böyle bir kararın uygulanması kânsızdı. Bu kararın uygulanama- ması bir başka kararın da otomatik- man ortadan kalkmasını sağladı. Va- li Paşa dolmuşları kaldırıyor, Beledi- ye otobüslerine de zam yapıyordu. İşin ikinci kısmı, dolmuşlar mevcut olduğu takdirde imkânı yok uygula- namazdı. Otobüs fiyatlarının dolmuş fiyatlarından pahalı olması Belediye otobüslerinin caddelerde bomboş do- laşması demek olacak ve mali külfet birkaç misil artacak, zarar çoğala- caktı. Zamla ilgili kararname imza- dan çıkmış, ancak durum böyle o- lunca sumenin altına atılmıştı. Vali Paşa haftanın sonunda, zevahiri kur- tarmak için ilk demeciyle taban ta- bana zıt ikinci bir demeç verdi. E- fend' - lâfı yanlış anlaşılmıştı!. Kal- kacak olan dolmuşlar değildi. Sâde- ce, taksi olmayan büyük arabalara dolmuş yapma izni verilmiyecekti. Ama böylece, Belediyenin derdi or- tada kaldı. im- AKİS, 13 MART 1961