13 Mart 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

13 Mart 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

temennisinde bulunuldu. Nitekim haf tanın sonlarında -Gürselin Mecliste yaptığı konuşmadan bir gün evvel-, perşembe günü yeni Meclis binasının D blokunda, üst katta yapılan bir imza töreni bu temennilerin süratle yerine getirileceği kanaatini doğur- du. ün saatlerin 14.55'i gösterdiğ sırada D blokunun üst katındaki A- nayasa Komisyonu odasında, odanın iki tarafım tamamen kaplayan yarını daire şeklindeki kl masanın etrafı Komisyon üyeleri ve gazeteciler ta- üzere hazırlanmıştı. sanın üzerine konulmasıyla merasim fülen başlamış oldu. Anayasa Komis- yonu Başkanı Enver Ziya Karal ö- nündeki küçük çanı çaldı Bu çan Tarık Zafer Tunaya tarafından A- merikadan getirilmiştir ve 4 Temmuz 1776 tarihinde kullanılan çanın kü- çük bir modelidir-. Böylece toplantı tarihi minyon çanla açılmış oldu. Ka- ral, kuşe kâğıda basılmış tasarıyı Kâzım Orbaym önüne sürdü. Ne var ki Orbay, oturmakta bulunduğu baş- kanlık makamında hafifçe doğrula- rak: — Önce sizin imzalamanız gere- kir. Bu şerefli vazifeyi bana bahset- menize teşekkür ederim" dedi. Bunun üzerine ilk imzayı Enver Ziya Karal attı. Onu, soldan itibaren Aksoy, Güneş, Tunaya ve diğerleri takip ettiler. Böylece, İkinci Cumhu- riyetin oOAnayasa şarisi imzalan- mağa başlandı. Doğru manzara pek hissiydi. Nitekim ali Rad- yosunun becerikli ürü Mahmut öngören bu sahneyi mikro- fona monte etti. Tam bu sırada üye- ler arasında neşeli konuşmalar başla- mıştı. Tabii bu neşeli konuşmalarm mihrakı her zamanki gibi Turan Gü- neşin bulunduğu kısım oldu. Güneş, politik hayatının yeni bir devresin- de pek nüktedandı. Arkadaşlarına takılmadan edemedi ve yanında otu- ran Muammer Aksoya doğru: "— Programda ne var ne yok a- caba. Aksoy?" dedi, Tabii ak saçlı politikacı da ceva- bı geciktirmedi: Ne olsun Güneş, çay var ya" Tabii bu çay faslı sâdece bir şaka olmaktan ileri gitmedi. Zira tam bu tarafından yapıldı. Paksüt konuşmasına, arkadaşlarına AKİS, 13 MART 1961 Paksüt konuşuyor Uzun, uzun... teşekkür etmekle (o başladı, Anayasa tasarısı ve komisyon çalışmalarından bahsederek devam etti. Paksüt, arka- daşlarının geceli ogündüzlü, verimli çalışmalarından pek memnundu. Bu arada genç Anayasa okoyucularının da adlarından bahsetmeden edemedi. Sonra sözü Temsilciler Meclisi Baş- kanı Kâzım Orbaya bıraktı Orbay, siyah bir frak wee, Hayli heyecanlıydı, İkinci Cumhuri- yet Anayasasının kendisine, Temsil- cüer Meclisi gündemine alınmak ü- zere verilmesinden son derece mem- nun, olduğunu art bir türkçeyle be- lirttikten sonra "— Cidden çok heyecanlıyım" de- di. "Hemen gündeme almak vaadiy- le Anayasayı teslim alıp götürüyo- rum." İşin merasim fasit bitmek üzerey- di ki Anayasa Komisyonunun kapı- sında son derece şık giyinmiş müte- vazi bir adam belirdi. Ayaklarının u- oma basarak salona girdi, mütebes- aim bir tavırla içerdekileri selâmla- dı ve aynı sessiz adımlarla, gazeteci- lerin oturmakta oldukları kısma iler- ledi, AKİS muhabirinin hemen arka tarafındaki bir sandalyaya ilişti. Bu kibar tavırlı adam CHP. nin başa- rılı ve mütevazi Genel Sekreteri İs- mail Rüştü Aksaldan başkası değil- di. Aksalın, yerine oturmasından beş dakika sonra merasim bitmiş, üyeler kendi aralarında konuşmağa başla- mışlardı. Tabii konu, yeni Anayasa Tasarısıydı. Basın mensupları derhal faaliye- te geçtiler. Her biri, eline geçirdiği YURTTA OLUP BİTENLER bir tasarıyla, üyeleri tek tek dolaşa- rak imza topluyordu. Böylece a hâdise tespit edilmiş (oluyordu. sırada Aksal da güçlükle bir ln tendn etti ve o da tıpkı basın men- supları gibi üyelerden imza toplama- ta koyuldu. Bu hâdise orada bulu- lan bâzı gazetecilerin gözlerini ya- şarttı. Zira Aksal bizzat kendi kade- rini hazırlayarak üyelerden imza istemeleri ricasında bulunuyordu OHıf- a Veldet Velidedeoğlu -tasarıya tek muhalefet şerhi koyan üyedir- ne sı- ra geldiğinde, yaşlı ilim adamı da ka- lemi aldı ve tasarının son yaprağına, bir not ilâve ettikten sonra imzasını bastı. Bu, meraklı gazetecilerin gö- zünden kaçmadı. Velidedeoğlu bu no- tanda: "Seçmen yaşının 18 ve Millet- vekili sayısının 450 olmasına muha- lifim. Seçmen yaşı 21 ve Milletveki- li sayısı 350 olmalıdır" diyordu. Bundan sonra üyeler de ellerinde- ki tasarıları mesai arkadaşlarına im- za ettirmeğe başladılar. Böylece tkin- ci Cumhuriyetin Anayasa Tasarısı- nın imza merasimi sona etmiş bulu- nuyordu. İlk intiba O akşam başkentte pek çok kimse, -tabii. bir Anayasa tasarısını ele geçirmek saadetine erişmiş bulunan- lar- kıymetli bir ekibin o hazırladığı metni dikkatle gözden geçirdiler. E- dinilen, tabii bir ilk intihaydı. Tasarı, umumiyet itibariyle iyi hazırlanmış, Onar tasarısının arkaik zihniyetin- den kurtarılmıştı. İcra organı işleye- cek hale getirilmiş, metnin siyasi ta- rafı biçimli monte edilmişti. Müesse- selerin (o birbirleriyle o münasebetleri normaldi. Ancak, bir takım klişelerin bu derece hayati bir metne hangi ga- rip hislerin neticesi olarak konduğu- nu -maddelerin gerekçelerini okuyan - lar dahi- anlayamadılar.. Komisyon, Anayasanın o kısımlarında bir Ana- yasayla bir Parti Programı veya Hü- kümet Beyannamesini birbirine biraz fasla karıştırmıştı. Daha İkinci mad dede mantıki "Türkiye Cumhuriyeti demokratik ve lâiktir" ibaresinin pe- şine "insan hak ve hürriyetlerine, ça- lışma ve sosyal adalet ilkelerine da- yanır" gibi tamamile lüzumsuz bir ibare eklenmişti. Hele tasarının 36, 37, 43, 44 ve5l. maddeleri yamalı bohçanın parçaları gibi kalıyordu. 24. madde ise tam bir şaheserdi: Basında cevap ve düzeltme hakkı Anayasaya alınmıştı! Evet, sütten ağız yanmış- tı ama Anayasanın da sâdece bir sis- tem koyması gerektiği unutulmama- lı, kanun, hattâ kararname konuları buraya sokulmalıydı. Mamafih bu ilk intibalar şüphesiz, Temsilciler Mec- lisinin tatilinden sonra bağlayacak 11

Bu sayıdan diğer sayfalar: