mur olması lazım, değil mi?" Hâdise, geçen haftanın ortasında- ki o gün, saatlerin Il i gösterdiği sı- ralarda, Yeni Türkiye Partisiyle ilgili her meselenin cereyan ettiği malüm yerde -Hikmet Belbezin Yenişehirdeki yazıhanesi-cereyan etti.Sipahi sigara- lı adam, eski Hür. P. milletvekillerin- den şöhretengiz avukat Hasan Kan- galdı. Milletvekilliği oOozamanında da böyle tekerlemeleriyle meşhur Kan- gal haftanın incisini oyumurtladı ve Yeni Türkiye Partisinin neden hâlâ kurulamadığım doğrusu pek güzel i- fade etti! Kangal, yazıhanede yal- nedense re, işleri başlarından aşkındı. Yeni Türkiye Partisinin üç büyükle- rinden biri olan Aaif Aybar, elinde istida, kurucuları dolaşıyor ve teker teker imza ettiriyordu. Ancak, her ne hikmetse, imza merasimi eski dev- rin törenlerinden çok daha uzun ve galiba masraflı oluyordu!.. Aslında, rivayet omuhtelifti ama gerçek birdi. Alican, kendisine tevdi edilen kurucuları seçme işinde gün- lerdir çalışıyordu. o Ağır davranışa politikacı, hâdiselerin seyrinden ötürü partinin lideri durumundaydı. mayacağı girişilen tecrübede her gün biraz daha iyi anlaşılıyor, ama gemi eldeki tek kaptanla yürütülmeye ça- lışılıyordu. Alican, kabarık bir kurucu lis- tesiyle umumi efkâr önüne çıkmak ar zusundaydı. Yaptığı temaslar Sonu- cunda 50-60 kişilik bir kurucu lis- tesi tanzim etmişti. Kurucuların tes- biti işinde kendisine yardımcı olarak dört kişi daha çalışıyordu. oBunlar- dan ikisi -Raif Aybar ve Enver Ada- kan- birinci plândaydı. Cahit Talasla, dehşetengiz başyazar Aydın Yalçın Alicanın yardımcılarıydı. Ağır dav- ranışa maliyecinin (hazırladığı bu dört kişi tarafından da tasvip edil di. Böylece iş halledilmiş vs ağızlara sakız olan kuruluş tamamlanmış olu yordu. Gelgelelim, kurucuları tesbit- le vazifeli kurucuların hesapları çar- siya uymadı. Nasreddin Hoca gibi Dörtler de kendi yaptıkları kar hel- vasını beğenmediler. Zaten üstadlar, askerlikteki "olsa olsa" metoduyla çalışıyorlardı. Adaylar ve yankıları Bir defa Talas 50 kişilik kurucular listesini beğenmemiş, çarnaçar ka- bullenmek zorunda kalmıştı. Siyasal Bilgiler Fakültesi oODekanı bir kere içine girdiği işten, "bıraktı gitti" de- dirtmemek için yakasını sıyıramıyor- AKİS, 13 ŞUBAT 1961 Cahit Talas Kar helvasın beğenmedi du. Ama listede hakikaten İsten- miyen, umumi efkârın tasvip etme- diği isimler mevcuttu. Meselâ bir Fahrettin Kerim Gökay adı müteşeb- bisleri adamakıllı odüşündürüyordu. Gerçi Alican, Gökayla yaptığı konuş- mada, kendisinin kurucular arasında bulunmasından büyük bir zevk duya- cağım belirtmiş ve F. K G. de vatan kurtaran aslan pozunda cakalı bir basın toplantısıyla bunu açıklamıştı. Ama, hareketin akisleri o hissedilince kurucuları bir düşüncedir aldı. Küçük Valiyi, yani partinin Istanbulda bir Kenan öneri yapmak istiyorlardı. Ama Kenan Öner, sâdece şahsiyeti değil, itibarı bakımından da D.P. yi İstanbulda kurarken merdivenin üst basamağındaydi. Halbuki F.K.G. no- tunu çoktan almıştı. Hâlâ siyaset sah- nesinde tur atmaya kalkışması, futur- suzluğunun neticesiydi. o Müstakbel liderlerin büyük bir kısmı umumi ef- kârın ne diyeceğini düşünmeğe başla- dılar. Kafalarına bir "acaba?" takıldı. Gökay adı partiye fayda mı geti- rirdi, zarar mı? Bu yüzden Belbezin meşhur yazhanesinde büyük tartış- malar oldu. Bir türlü karara yaramı- yorlardı. Alican, ne olursa olsun, Gö- kayın fayda sağlayacağı fikrindeydi. YURTTA OLUP BİTENLER Ama ak saçlı maliyeciyi bu defa diğer kurucular tasvip etmiyorlardı. Belbez ve Alatlı tamamen aksi naatteydiler. Aydın Yalçın da aşağı yukarı böyle di onuyordu. Bundan canın listesinde eski D. P. milletvekillerinden Oo bazılarının oda ismi vardı. Bu, D. P. oylarının temini için girişilmiş bir manevraydı. oOAk saçlı maliyeci, anlaşılan, politika o- yunlarının o yönünü benimsemiş, ora- da pişmişti. İkinci bir Hür. P. mace- rasına katılmak, oöyle bir macera- ya liderlik etmek istemiyordu. Ama "oy getirir" sanılan -aslında bunların büyük ekseriyeti, kuvvetli olduklarım ilân ettikleri bölgelerinde, hem de D. P. nin bütün imkânlara malik olduğu sırada CHP. karşısında hezimete uğramışlardır- isimler, ?. K. G. adın- dan da kötü karşılanınca rota tekrar değiştirildi. Kurucu Oo sayısı kabarık olmayacakta! İşte bütün bunlardan ötürü kuru- luş gecikti. Haftanın başında vilâ- yete verilmesi beklenen istida tâ haf- tanın sonuna, cumartesi gününe kal- dı. Kurucuların tesbiti meselesi oda ancak o güne kadar halledilebUmiş- i. 50 kişilik kurucular listesinin çı- kardığı patırtının giderilmesi için ye- ni çâreler arandı. Adakan ve Aybar, kurucular listesi ne kadar az isimden teşekkül ederse, işin o kadar çabuk halledileceği tezini savundular. Talas ve Yalçın da aynı şeyleri söylediler. Gelgelelim Alican bu kadar gündür, bu kadar insanla konuşmuş, kendile- rine bu kadar dil dökmüş, bu kadar va atte bulunmuştu. Şimdi ne olacaktı T Geride kalan 16 adama nasıl dert anlatılırdı? Bunun çâresini de kısa boylu sevimli Profesör Cahit Talas, pratik zekâsıyla buldu. Alican kuru- cular arasında olmazsa, kimsenin söy- liyeceği tek laf kalmaz, mesele kendi- liğinden halledilirdi. Diğerleri (o fikri beğendiler. Hele Alican büyük bir yükün altından kalkmanın o yerdiği rahatlıkla nefes aldı. Cins İngiliz a- tının doğum sancıları artık başlaya- bilirdi. A.P. — Açıkgözler Partisi Aslında güçlük, liste tanziminden Ziyade bir takım haraplardan do- guyordu. Liste tanzimi sebep değil, neticeydi. Müteşebbisler başarı şans- larını şu "bir kaç" zümrenin memnun edilmesinde görüyorlardı: 1— Evvelâ M. B. K. nin sempa- tisini kazanmak, İhtilâlin Öncülerinin sevgisi ve patronajıyla işe başlamak lazımdı. 2 — Eski Demokratların sempa- tisi ve memnuniyeti Yeni Türkiye Pa şin içinde oy meselesi vardı.