BALE Sanatkârlar Yılın hadisesi (Kapaktaki balerina) Yeni yılın memleket ölçüsünde en mühim sanat hadisesi, şüphe yok ki Devlet Balesinin faaliyete geçmesi olmuştur. 28 Ocak 1961 akşamı Bü- yük Tiyatroda verilen "Coppelia" temsilinin son perdesi kapandığında kopan ve ardı arkası kesilmeyen al- kışlar, bravolar bu mesut hadiseyi kutlamaktaydı. Ankara, Ankara ola- lı, bala bir sanat merkezi hâlini ala- lı böyle müstesna, heyecan verici bir sanat gecesini pek az yaşamıştı. 1941 de Türk Operasını, 1948 de Devlet Tiyatrosunu doğuran ana mücssese- nin, Devlet Konservatuvannm yet üirdiği ilk Türk bale sanatkârlarıyla 1961 yılının ilk ayında, Türk Balesi de dünyaya gelmiş oluyordu. "Coppelia" temsilinin ertesi gü- nünden itibaren Ankaranın sanat çevrelerinde, o güne kadar kimsenin duymadığı bir ad, bir gençkızın adı ağızdan ağıza dolaştı, hızla yayıldı, gazetelerin, dergilerin sanat sütunla- rında başyeri aldı: Binay Okurer. Bu ad şimdi Ankaranın sınırlarını aş- makta, Türk balesinin doğuşu hadi- sesiyle ilgilenen bütün yurda yayıl- maktadır Bir gecede böylesine meşhur ol- mak! Elbette bu, her sanatkâra na- sibolan bir şey değildir. Bu ancak n sanatlarında öncü olmak şerefini verdiği talihli kullarının na- sibidir. Ama bu talihin insanların başına devlet kuşu konar gibi kon- madığı da muhakkaktır. Sanatta her büyük başarı sadece, bir sanat dalı- nın "ilk"i olmakla kaim değildir. Öy- le olsaydı, her alanda, ilk adımı atan nice sanatkârın adı bugün, tarihi bir vakıaya tesadüfen bağlanmış ol- maktan ibaret kalmazdı. Büyük sa- nat başarısı, her çeşit başarıdan çok, Tanrı vergisine katılan uzun emek- şuurlu ve meşakkatli çalışma- sabırlı hazırlanışların meyva- sıdır. Binay Okurer için de durum başka türlü oOOlmamıştır ve olmıya- caktsr. Çocukluk yılları 27 Şubat 1942 de, İs- tanbulda doğdu. Babası, İller Ban- kası personel servisi memurlarından Kemal Okurerdir. Binay Okurer üç- dört yaşından itibaren babaannesi ile büyükbabasının yanında büyüdü. Büyükbabası bir ilkokul öğretmeniy- di. Hastalık yüzünden, uzunca bir AKİS, 13 ŞUBAT 1961 BinayOkurer zaman, öğretmenlikten uzak kaldı, sonra, istanbulun Çilingir köyü oku- luna tâyin edilince, Binay da baba- annesiyle beraber oraya gitti. İlk tahsiline, o böylece, Çilingir köyünde, dedesinin okulunda başla- dı. 1949 yılının Mart ayında dedesi ölünce, babaannesiyle beraber An- karaya, amcası Cahit Okurerin ya- nına geldi. Bu tarihten itibaren Bi- nayın çocukluk o hayatında yeni bir devre başlıyordu. Amcası Atatürk lisesinde edebiyat öğretmeniydi. Ye- geninin iyi yetişmesi İçin her İmkânı hazırlıyacak, ona rehberlik edecekti. Nitekim sonradan onun sanat te- Bir filmin yarattığı neves Binay Okurer o yıllarda yalnız mü- zikle uğraşmaktaydı. Ama gördü- gü bir film üzerinde çok kuvvetli te- sirler bırakmış, onda yepyeni bir he- ves uyandırmıştı: Dans.» Binayın gördüğü film, o sıralar- da, büyük küçük herkesin hayran kaldığı "Kırmızı Papuçlar" ve baş artisti, yalnız İngilterenin de- gil dünyanın sayılı balerinlerinden Mö ria Shearer'di. Sarar ilkokulunun ka- abiliyetli mandolin öğrencisi, le filmini gördükten sonra, kimse yokken, dans etmeğe, bazı ba- le hareketlerini taklidetmeğe başla- dı. Artık müzikten çok dansla ilgile- nir olmuştu. Evde, ilkokulu bitirin- ce, Konservatuvarın Müzik bölümü- ne verilmesinden söz edildikçe itirar Binay Okurer amcasıyla evinde Hakikat olan rüya mayülünü keşfetmekte, öğretimine ona göre bir istikamet ve düzen ver- mekte amcasının büyük rolü, olmuş- tur. Binay ilk tahsiline, Ankaraya geldikten sonra, Sarar okulunda de- vam etti. O sıralarda Sarar ilkoku- lunda mandolin kursları (o açılmıştı. Binay üçüncü sınıfta iken, bu kur- sun öğretmeni Kemal bey, bir gün amcasına mektup yazarak Binayın müzik kaabiliyeti üzerine onun dik- katini çekti. Bunun üzerine amcası, Binayın kulağını başka müzisyenlere de kontrol ettirdi. Netice hep aynı çıkıyordu: Binayın kulağı omüziğe çok hassastı, bu bir istidadın ilk be- lirtileriydi. Bale bölümüne girmek iste- ısrarla söylüyordu. ediyor, diğini Yeğeninin dans sanatına birden- bire duymıya li bu arzu ve temayülü bir çocukluk hevesi say- mıyacak kadar m bir insan o- lan amcası, O man Binayın isti- dat ve kaabiliyetini bir de bu yön- den kontrol ettirmeği ihmal etmedi. 1950-51 öğretim yılı ortalarında Binayın vücut yapısını ve kulağını, o zaman Konservatuvarda Bale obö- lümünün şefi olan Miss Newton'a kontrol ettirdi. Bu kontrol neticesin- de, Miss Newton çocuğu Baleye ço müsait bulduğunu, yeni öğretim yık başında, giriş yoklamalarına getiril- mesini, kendisini mutlaka mektebe almak istediğini söyledi vs Binayın 29