YASSIADA DURUŞMALARI Duruşmalar Komiteci! Bitirdiğimiz haftanın sonlarında bir gün, Yassıadadaki artık meşhur -ve tarihi- duruşma salonunda İlkini ayından bu yana his cereyan etmemiş bir hadise oldu. Bir sanık, hem de nefretle anılan bir devrin nefretle anılan Il numaralı mesulü mikrofonda konuşurken bir kısım dinleyiciler "Bravo" diye mırıldanmaktan ken- dilerini alamadılar. O kadar ki bu mı- rıltılar, bir uğultu halinde yer yer yükseldi. Hesap vermekte olan Ce- lâl Bayardı. Hesap, İhtilâli yaratan hâdiselerin hesabıydı. Harp Okulu- nun imhası plânı, nümayişçilerin tenkili niyeti, gençlerin üzerine ateş ettirilmesi emirleri bahis konusu e- diliyordu. Buna rağmen çok dinleyi- ci. Celâl Bayan tutumundan dolayı takdir etmekten kendini alamadı. A- ma, o günlerdeki tutumundan dolayı değil.. (o Yassıadadaki artık omeşhur -ve tarihi- duruşma, salonunda takın- dığı tavır dolayısıyla. Zira düşük Cumhurbaşkanı, idareli tarzda — olsa, kendisine atfedilen ve suç o ğu muhakkak bir takım fiilleri, sözleri kabul etti. Hattâ, 27 Mayısı doğuran bedbaht ve iptidai politika anlayışına hâlâ sahip bulunduğunu bildirdi. Al- lak ve kaypak (Menderes Yassıada müdavimlerini o derece "kabadayı- lık"a hasret hale sokmuştu ki, niha- yet Cumhurbaşkanlığı gibi bir maka- ma gelebilmiş İnsanlar için son dere- ce tabii sayılmak gereken Bayarm tutumu âdeta takdirle karşılandı. Böylece, 18 Nisan ile 27 Mayıs ara- sındaki hâdiselerin hesaplaşması ma- hiyetindeki dâvanın yıldızı, bitirdi- gimiz haftanın sonunda Celâl Bayar oldu O yağmurlu ve soğuk günün sa- , Dolmabahçe rıhtımı da değişik manzara gösteriyordu. İnanılmaz bir kalabalık Deniz Müzesinin önünü ta- yerimiz nasıl olsa numaralıdır diye ge lenler Dolmabahçeyle Yassıada ara- sındaki ve artık Heybeliadadan geçti- ginden bir buçuk saat süren yolculuğu ayakta yapmak zorunda kaldılar. Vapurda ve tabii Duruşma Salonun- da mevcut 700 kadar yer için 1700 kişiye davetiye verilmişti. o Böylece, duruşmaların başlamasından bu yana ilk defadır ki intizam bozuldu. A- yakta seyahat eden yolcular Duruş- ma Salonunda da yerlerinin başkala- rı tarafından işgal edilmiş olduğunu gördüler. Suna rağmen Adanın bece- AKİS, 13 ŞUBAT 1961 rikli personeli 'palto çıkarma omec- " koymak suretiyle ve bir kı- sım kimseleri sandalyalara veya merdiven Oobasamaklarına okonmu tahta parçaları üzerine yerleştirmek suretiyle (o misafirlerini (o ağırlamaya muvaffak oldular. Tabii Fenerbahçe dönüşte de aynı halini muhafaza et- ti. Buna rağmen, duruşma o derece alâka çekici oldu ki zaman zaman dinleyiciler nefeslerini dahi tuttular ve dönüşte yüreklerinde hiç bir piş- manlık duymadılar. Duyulan, başta bir ağrı ve ba- caklarda müthiş bir yorgunluktan ibaretti. Sfenks konuştu Yüksek Soruşturma Kurulunun u- zun kararnamesinin okunmas na, bir hafta önce başlanmış ve iki cel- sede bunun ancak yarışma geline- bilmişti. Bitirdiğimiz haftanın Oo so- nundaki üçüncü celsede biraz daha üerlendi ama, metin bitirilemedi. Hattâ, sanıklardan sâdece Celâl Ba- yarın suçları üzerinde duruldu. Dü- şük Cumhurbaşkanı bir esaslı dâva- da ilk defa olarak kendini savundu. Ama itiraf etmek gerekir ki Mende- resten bin misli kuvvetli bir o şahsi- yete sahip bulunduğundan, üstelik daha akıllı olduğundan başarılı bir savunma yolu tuttu. Nümayişçilerin tenkilini emrettiğini kabul etti, Harp Okulu talebelerinin şiddetle cezalan- dırılmalarını ve okulun Ankara dı- şına sürülmesini arzuladığını itiraf etti, nümayişler yapılırken Hükümet- te değişiklik yapmayı zaaf saydığım açıkladı, hattâ İstanbul örfi İdare Komutanının ağzından yazılmış bir meşhur tebliğdeki fikirlerin kendisi-