Maziye Bakış Siyasal Bilgiler Fakültesi bahçe duvarının üzerinde heyecandan tir-tir titreyen sarışın kıs talebe, polis ve askere kumanda eden âmirlerin gözlerinin içine ba- ktı baka, Atatürkün Bursa nutkunu kalabalık gençliğe okuyordu. Etrafını almış binlerce talebe, heyecan içer- sinde cümleleri tekrarlamakta ve and içmekteydiler. 28 Nisanda, İstanbul Üniversitesi talebelerinin Ana- yasaya aykırı kanunları protesto eden nümayişlerini müteakip, aynı gün saat 15.15 de İstanbul ve Ankarada Örfi İdare ilân edilmiş, Istanbuldaki nümayişlerde ölen ve yaralananların bulunduğu haberi Ankaraya derhal ulaşmış ve talebe muhitinde büyük heyecan yaratmıştı. 29 Nisan sabahı, daha erken saatlerden itibaren, Maa- rif Kolejinden tâ Içcebeciye kadar süvari ve polis kuv- vetleri, Siyasal Bilgiler ve Hukuk Fakültelerinde yapı- lacağı haber alman protesto gösterilerine ve bilhassa buna halkın iştirakine mâni olmak için tedbir almışlar- dı. Talebeler, ordu mensuplarına büyük hürmet göster- mekte ve lehte tezahüratta bulunarak "Türk demokra- sisini sen kurtaracaksın" diye tâ kalpten teşci etmek- teydiler. Derslere girmiyor, Hukuk ve Siyasal Bilgiler Fakültelerinin ön bahçelerinde dolaşıyor, öğretim üye- leriyle (o dertleşiyor yapılması (o gerektiğine dâir birlikte kararlara varıyorlardı. Bu arada, Siyasal Bilgiler Fakültesi hocaları bir karar aldılar: Istanbulda cereyan eden müessif olaylar sebebiyle duydukları te- essürü bir telgrafla İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne bildirmek... Derhal şu telgraf yazıldı: "Dünki hâdiselerde hayatlarını kaybeden sevgili ta- lebelerimizin hatıraları önünde tazimle eğilir, şahsını- zın ve diğer değerli meslekdaşlarunızuı mâruz bırakıl- dıkları muameleden ötürü derin teessürlerimizi sevgi ve hürmetlerimizle bildiririz'N i Telgrafı, o gün Fakültede bulunan bütün öğretim ti- yeleri imzaladılar. Telgrafı yazmak kolaydı. Fakat esas mesele, asker ve polis kordonunu aşarak postahaneye ulaşmaktı. Bu işi, Korede askerlik yaparak yeni memle- kete dönmüş genç asistan Mehmet Selik üzerine aldı ve bu vazifeyi başarı ile yerine getirdi. Postahane me- murları ise, çekinmeden ve şerefle bu telgrafı çektiler. Kendileri de bu dâvaya o kadar bağlı idiler ki, Mülkiye hâdiselerini takip eden günlerde yabancı memleketler- den ve bühassa bu memleketlerin talebe teşekkülleri ta- rafından zamanın idarecilerine çekilen telgrafları, yer- lerine ulaştırmadan önce Siyasal Bilgiler (Fakültesine getiriyorlar ve ondan sonra yerlerine e Bu telgraflardan bir yanesinin tercümesi şu Türkiye Devlet Reis İsviçre Milli Talebe Birliği ve İsviçre Akademisyen- ler Cemiyeti bilhassa son hâdiseler dolayısıyla memleketinizdeki profesör ve talebelerin akademik hak- larının tahdidini ve söz hürriyetinin ortadan kaldırılmış olmasını şiddetle protesto ederler.. İsviçre Milli Talebe Birliği, 5204T S 88, Zürich, 74,2. 5. 960" O günlerde herkes aynı gaye uğrunda sanki bir tek merkezden sevk ve idare ediliyormuş gibi hareket et- mekteydi. Mülkiye, zulme mukavemetin ve hürriyetin kalesi halini almıştı. 29 Nisanda kardeş Hukuk Fakül- 29 Nisan tesi talebelerinin binbir vaadle kandırılarak binaları içe- risine sokulduktan sonra polis tarafından kapılar ve camlar kırılarak içeri girilmiş olduğunu ve talebelerin vahşice odövüldüklerini gözleriyle gören Mülkiyeliler, kendi binaları içerisinde siperler kurmağa, canlarını ve inandıkları prensipleri müdafaa etmek için taşla, kömür- le ve sopalarla silahlanmağa başladılar. Fakülte binasının en zayıf yeri arka bahçeye bakan tarafıydı. Baştan aşağı cam olan bu kısımdan İçeri giril- mesi çok kolaydı. Fakat Hukuk Fakültesinde cereyan eden hâdiselerden ders alınarak bu kısmın takviye edil- memesine karar verildi. Zira» bu tarafta Türk Ordusu- nun süvarileri vardı. Bu, en büyük teminattı. Asker ta- lebeye karşı hareket etmiyordu. Coplu ve tabancalı po- lislere karşı nasıl bir müdafaa yapılabilirdi ? Maddi ola- rak böyle bir kuvvete karşı çıkmak çok güçtü. Fakat, vatan aşkından başka bir aşk istemiyen ve onun göz- yaşlarını dindirecek kadar yetişmiş olan gençler, kan- tinlere girerek ellerine geçirdikleri iskemleleri parçala- yıp sopa yaptılar, masaları ve sıraları çekerek barikat- lar kurdular. Hukuk Fakültesinden kaçıp ta kendilerine iltihak edebilen arkadaşlarının ikazları üzerine Fakülte binasına girmemeğe ve bahçede kalmağa karar verdiler. "Hürriyet!" diye bağırdılar. "İstifa et Menderes!" diye bağırdılar. "Kahrolsun diktatörler!" diye diktatörlerin yüzlerine ilk şamarı Ankarada vurdular. Ellerinde taş, kömür, ağaç dalları, iskemle ayaklarıyla Avnller, Ay- hanlar, Samiler, Etemler ve binlerce genç Mülkiyeli bi- nalarının kapısını müdaafaya hazırlanırlarken, Tttlây- lar, Ersinler ve diğer genç kız talebeler de erkek arka- daşlarıyla aynı safta yer almaktaydılar. Semtin küçük çocukları, polis kordonlanm aşarak ağabeylerine tas ve kömür parçalan taşımakta âdeta birbirleriyle yarış ha- halindeydiler. Sabahtan beri gergin hava öğleye doğru yumuşar gibi oldu. Elden ele birşeyler dolaşmaktaydı. Biraz son- ra bunların ekmek, peynir ve Yenice sigarası olduğa an- laşıldı. Cebecinin Oo htirriyetsever halkı ve bakkalları, mahsur kalmış hürriyet mücahitlerini iaşe ediyorlardı. Bu ara, gerek Üniversite Yönetim Kurulunun ve ge- rekse örfi İdarenin Üniversiteyi tatil ettiği haberi geldi. Fakültenin yetkilileri Örfi İdare Kumandalımdan askeri ve polisi geri çekmesini istemekte, talebeyi kendilerinin dağıtacaklarını ve bu mesuliyeti deruhte ettiklerini'kik dirmekteydiler. Fakat buna asla yanaşmayan Örfi İda- re Kumandam, kendisinden bunu ısrarla rica eden bir asistana: "— Ben bu binayı boş teslim almak emrini aldım. Bu vazifeyi yerine getirmezsem, bana on sene hapis cezası var. İcap ederse "ateş açacağım" deyince, işin ne kadar ciddi olduğa meydana çıktı. Talebeler, hocaların ikazlan üzerine yavaş yavaş Fakülte binasına doğru çekilmeğe başladılar ve artık iki cephe kesin olarak teşekkül etti. Siyasal Bilgiler Fakültesinin birinci kattaki büyük ön balkonu sanki bir harp idare merkezi idi. Her şeyden evvel bu merkeze bayrak çekilmek lâzımdı. Baş hademe derhal bayrağı getirdi. Kendisine verilen talimat fay- da: "İstiklâl Marşı söylenirken yavaş yavaş bayrağı di- AKİS, 13 ŞUBAT 1961