13 Şubat 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 34

13 Şubat 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 34
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Filmler Başarıdan başarısızlığa Ba a ee ve yi menşeli iseli, n derece alan düzenl- lemiş e adam, sinirli hareketler- ini sinema tenkitçilerine verip veriş- tirmekteydi. Sinemayı bilmiyorlardı, nemadan anlamıyorlardı, işleri güç- leri, içinde yoksulluk, odüşmüşlük o- an filmlere bol keseden yıldız ver- mek, yeril filmleri ise bütün düşman- lıklarıyla vurup yerin dibine batır- maktı. Muntazam bıyıklı ve usta makastan çıkma elbiseli genç adamın adı Turgut Demirağdı ve Beyoğlım- daki Ağacalii arkasındaki Ameri- kan stili döşenmiş yazıhanesinde film yapıcılığı ve arasıra da o rejisörlük yapmaktaydı. Demirağ sinemamızda bu işin yurt dışına giderek eğitimini yapmış tek Türk rejisörü olmak gibi bir başka sıfata da sahiptir. Amerikada- ki uzun süren sinemacılık eğitiminden zerine çekmişti. kel çağlarında çevrilen "Bir Dağ Ma- salı", o yıllar için gerçekten başarılı bir filmdi. Demirağ vakit geçirmeden alameriken bir konu içinde istiklâl Savaşımıza da el altı, doğrusunu söylemek gerekirse o"Fato-Ya istik- lâl Ya ölüm"le bunun üstesinden gel- di. Yazıhanesinde oturduğu yerden sözle turşusunu çıkardığı sinema ten- kitçileri, her iki filmi de övmüşler, sinemamız için Turgut Demirağa bir çeşit kurtarıcı gözüyle obakmışlardı. O iki başardı filminden sonra Demi- rağ, bilinmiyen bir sebepten rejisör- lüğü film yapıcılığına tercih etti ve konu, biçim yönünden birbirinden kö- tü filmler çıkararak ticari başarısız- lıklara uğradı. 1959 yılında yeniden heveslenerek döndüğü rejisörlükte or- taya koyduğu uluslararası oyuncular- la dolu "Kara Su”, umutların kırıldı- gına, Demirağdan artık hayır gelmi- tenkitçilere de hoş görünmek ama- cıyla bu defa aşağı katın insanların- dan Karagümrüklü Deli Cemileyi kendisine kahraman seçmiştir. Ser- ver Bedinin Peyami Safadan da kuv- vet aldığı o("Cumbadan Rumbaya" romanında kat ve toplumsal değiş- meler birinci plânda tutulmakta, yer yer büyük bir başarıyla her iki yanın 34 eleştirmesi ve taşlaması yapılmakta- dır .Halbuki reklâmlarında mezarsız ve göbeksiz bir Türk filmi olarak ilân edilen "Cumbadan Rumbaya"da Ser- ver Bediye sırt çevrildiği gibi üstelik göbek de var, şarkı da. Yalnız me- zar yok. Bu ise, Demirağı rejisör ve yapımcı olarak başarıya götürmediği gibi haklı da çıkarmıyor. Tenkitçileri güldüren filmin bir yönü de yoksul- ların alabildiğine iyi ve temiz göste- rilmeleridir. Prensesin toplantısında Deli Cemile Tolüne katiyen oturma- mış Çolpan İlhan, üzerinden iğre- tilik aka aka yoksulların savunma- sını yapıyor, oçevresine (o toplanmış sözde varlıklılar kalabalığının yürek- lerini oOdağlıyor. Yüreği (o dağlanmış varlıklılar da, yangın felâketine uğ- ramış Karagümrüklülere (Mısırdan gelecek seksen bin liralarıyla ceple- rındekilerinin hepsini vermek sure- tiyle, onları bir oldubitti içinde hoop diye kalkındırıveriyorlar. "Cumbadan Rumbaya"da Turgut Demirağ, reji yönünden, meselâ bir Osman Seden, bir Lütfi Akad, bir Atıf Yılmaz, bir Memduh Ün-ki bun- ların hepsi de okuldan değil de alaylı yetişmiş rejisörlerimizdir-kadar başa- rıya ulaşamamaktadır. Oyuncular ü- zerinde herhangi bir rejisör baskısı yoktur. Vahi Özle Mürvet Sim, Ses Tiyatrosu esprisini film boyunca sür- dürüyorlar, İhtimal "biz kendimizi kurtardık ya.." diye seviniyorlar. De- li Cemile, Çolpan İlhan değil ve ola- maz da. Nitekim olmadığını, oyunu ve kişiliğiyle ortaya koymuştur. "Ay- ecik", "Ayşecik - Şeytan Çekici" filmlerinin iyi operatörü Şevket Kıy- maz da işi bir çeşit baştan savmacı- lığa getirmiştir. Filmin tek başarılı yanı, rejisörsüzlükten perdeye uygu- lanamamış ve havada kalmış senar- yosudur. AKİS, 13 ŞUBAT 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: