C. İleri Dolmabahçede Babaların günahı bütün zorlamalara ve yapılmış olan hesaplara rağmen tutmamıştı. sanığı azdı, hem de çap göz doldurmamış, ciddiye alınma- mış, hadiselerin seviyesinde bulun- mamıştı. O bakımdan salonda inin cinin top oynaması pek yadırganma- dı. Zaten haftanın başında İddialar ortaya atılmış, sanıklar sorguya çe- kilmiş, hatta avukatlar müstakbel tutumlarını açıklamışlardı. Perşem- be sabahı tevsii tahkikat talepleri bildirilecek, ' gerekirse osavunmalar yapılacaktı. Bütün bunlar bir saat içinde tamamlandı. o 3 Duruşmaya mutad şekilde baş- şaltıldı ve ilerdeki tel örgülerin ar- kasındaki demir kapı ağır ağır açıl- dı.Önde bir deniz ve bir hava suba- yının ortasına konmuş Bayar ağır adımlarla ( ilerliyordu. o Arkasında, gene iki subayın arasında Ökmen yürüyordu. Birbirlerine mesafeleri dört metre kadardı. Salona girdikle- rinde dinleyiciler ve basın mensupla- rı arasında bir heyecan görülmedi Ne de olsa düşük Cumhurbaşkanıyla düşük Bakana alışılmıştı. Hele du- ruşmaları başından beri takip eden- ler, kendilerini ağır ceza mahkeme- lerinden birinde zannediyorlardı. Ba- yar, aynı tempoyla sanıklara ayrılan yere doğru yürüdü. Salonun arka ta- rafına rastlayan dinleyiciler kısmının sağ tarafındaki köşede oturan kızıy- AKİS, 24 EKİM 1960 la göz göze geldi. Bir iki saniye du- rakladı ve sonra yanındaki subayla- rın adımlarına ayak uydurdu. Gene aynı elbiseyi giymiş, sâdece kravatı- nı değiştirmişti. Kravatı nedense boynuna biraz gevşek bağlanmıştı. Sol taraftaki yerine oturdu ve elleri- ni İki ayağının ortasına alarak, a- yaklarını iskemlenin altında kavuş- turdu. Ökmene gelince, o da sandalyası- na ağır ağır ve alışmış bir adam e- dasıyla oturdu. Sanıklar içinde bu- lundukları durumu benimsemişe ben ziyorlardı. Saatlerin tamamı tamamına 9.30 u gösterdiği anda Yüksek Adalet sert adımlarla koltuğuna geçti, di- gerleri de yerlerini aldılar, "Alt tarafı bir it" Tema, sanıkların ve (omüdafile- rinin baş rolü oynayacağı ocel- i. Avukatlar da yerlerini almış- lardı, Ökmenin iki avukatı Divanın sağ tarafında, Bayarınki ise solda oturuyordu. Nail Taner bu defa cüb- besini giymişti. İlk söz Ökmenin a- vukatları o tarafından talep edildi. İstenilen, tahkikatın tevsilydi. Genç avukat evvelce hazırladığı metni o- kumağa başlamıştı. Hafifçe kürsüye eğilmiş, mikrofonu eline almış, sesi- nin tonunu ayarlamış bir vaziyette, arada bir Başkan Başola bakıp ko- nuşuyordu. Bu, bir talep değil bir nu- tuktu. Gözlüklerini hafifçe burnunun ucuna indiren Başol bir müddet din- ledi. Sonra avukata dönüp: YASSIADA DURUŞMALARI B söylediklerinizden tevsii tahkikat talebinde bulunacağınız an- laşılıyor. Daha evvel, simdi söyledik- leriniz ifade edilmişti" dedi. Genç avukat hafifçe Başkana baktı: "— Sayın Başkan -sâdece sayın Başkan dedi- istediğimiz tevsii tah- kikat talebinin daha iyi anlaşılması için..." bozuldu. Başol avukatın sözünü kesti: "— Bunlar daha evvel söylendi ve zapta geçti efendim. İstediğinizi bir kelimeyle anlatabilirsiniz". Başkan ve Ökmenin müdafii ara- sında hafiften başlayan ve Başolun, avukatın sözünü kesmesiyle şiddet- lenen bir tartışma oldu. Neticede, Ökmenin müdafii hazırladığı metnin tamamını okumadan meramını an- latmak zorunda kaldı. Köpeğin değe- rinin takdiri isteniyordu. Divan, mü- dafilerin talebini incelemeden Ök- menin de fikrini sordu. Sabık Tarım Bakanı yerinden ağır (oağır kalktı. Mikrofona olan alışkanlığının tesi- riyle rahatça konuşmağa başladı. O da köpeğin değerinin yeniden tak-. dir edilmesini o istiyor ve tahkikatın bu yönden derinleştirilmesi talebin- mış, isteğini kısaca söylemişti. kanın cevabı oldukça sertti: "— Siz kendiniz, alt tarafı bir it* tir demiştiniz. Değeri olsa olsa bin, binbeşyüz lira eder diye konuşmuş- tunuz ya.." Ökmen itiraz etti: "— Köpeği görmeden tim,.” söylemiş- Fenerbahçe vapuru Yassıadaya hareket ediyor Tam yol ileri