recatını tetkike devam ediyordu. Bu arada, hayli eğlenceli vesikalara da rastlanıyordu. Tabii bu da, bu yorucu işin dinlenme faslı yerine seçiyordu. Meselâ, düşüklere yazılan arz-ı ubü- diyet mektupları kural üyelerini gül- mekten katıltıyordu. İşin güç olan tarafı, düşüklerin her işte tefessüh etmiş bir taraf ya- ratmalarıydı. Mesela Dikmen Yapı Kooperatifinin, bir İsrail firması ta- rafından inşa edilen ve düşük D.P. Milletvekillerinin eslerine dostlarına dağıtılan evlerin inşası sırasında kim lere komisyon verdiği bir soruştur- ma konusuydu. Bunun için pek çok şahidin ifadesine müracaat lüzumu hasıl olmuştu. Her işin altında bir yolsuzluk yattığı o kadar belli idi ki, üyeler hangi dosyayı ellerine alsa- lar, "işimiz var!" demekten kendile- rini alamıyorlardı. Zira"her dosya e- ilk meyvalarını bu hafta içinde ver- meğe başladı. Meselâ örtülü ödenek meselesinde, Tevzi ve Tahsis İkinci Müdürü Ziya Göksoy dinlendi ve bâzı meselelerin aydınlandığı dikka- ti çekti. Tevzi ve tahsis işlerinde ya- pılan yolsuzlukların haddi hesabı yoktu. Kurulun en fazla dikkatle üze- de ifadesine başvuruldu. Döviz yol- suzlukları incelenirken, Zirai Dona- tım Kurumunda da bir yolsuzluk far- kedildi Kurul hemen bu noktaya bir inim koydu ve soruşturmayı bir de o yönden incelemeğe koyuldu. Umum Müdür Kemal Gükçoranın dinlen- mesi, Soruşturma Kurulu için hayli faydalı oldu. Yolsuzluk (Mineapolis Moline Türk Traktör firmasından başlıyordu. Traktörlerin monte edil- mesi ve patent meselesinde adedi yüzleri aşan yolsuzluklara rastlanı- yordu; Bu yolsuzluklarla mali port- esi ise hayli heybetliydi. e Şimdilik ifade edilen rakam, milyarların üze- rindeydi. o Anlaşılan ve artık İnkâr edilemez bir hakikat varsa, o da bu memleketi 10 küsür yıl müddetle bir hırsız şebekesinin idare etmiş ol- duğuydu. Genel Kurul Çalışmaları ali kurullar kendi sahaları içinde T hummalı bir faaliyet gösterir- ken, bir taraftan da Genel Kurul ça- lışmaları aynı hızla yürüyordu. Yas- sıada duruşmalarının süratine göre ayarlanmış, fakat dâima Yassıadada icra-ı adalet eden Yüksek Adalet Divanının lehine bir tolerans payı kabul edilerek devam eden bu çalış- AKİS, 24 EKİM 1960 YASSIADA malar, haftanın sonuna doğru rapor- ların kararnameler haline gelmesiy- le değerleniyordu. Yüksek Adalet Divanına gönderilen 6-7 Eylül ka- rarnamelerinden sonra Bebek dâva- sı ve Ziraat Bankası tarafından usül süz olarak açılmış krediler ile alâka- lı kararnameler, hazırlanıp Yassıa- daya sevkedilmişti. Bir Soruşturma Kurulu üyesi, bir gazeteciye, bu se- meresi bol çalışmayı büyük bir te- vazu içinde naklederken, bir de lâti- fe yapmaktan kendini alamadı. So- ruşturma Kurulu üyesi, "Bu çalış- ma bizimle Yüksek Adalet Divanı arasında bir nevi yarışmadır" dedi ve ilâve etti: "Hâlen biz öndeyiz". Bu, hakikatin ifadesi olan sevimli bir lâtife idi. DURUŞMALARI ler yerlere atılıyordu. Bu yüzden o dacılar durmadan paket topluyor ve bu arada da düşüklere bol bol küfür etmekten kendilerini oalamıyorlardı Genel Kurul bu çalışmasını bir plan ve programa bağlamış bulunu yordu. Geceli gündüzlü sarfedilen mesainin boşa gitmemesi için onlar da aralarında iş bölümü yapmışlar di. Bir kısmı, dosyaların ön bilgi ma hiyetini taşıyan raporlarını okuyor ve küçük küçük notlar alarak Gene Kurulun bilgisine arz ediyordu. Bu suretle bütün dosyaları teker teker okuyup zaman kaybetmenin önüne geçilmiş oluyordu. Diğer bir kısmı ise, tâli kurullardan gelen yeni tah- kikat evrakını inceliyor ve raporlar halindi alâkalı bulundukları dosya Yüksek Soruşturma Kurulu çalışıyor Bitmeyen Boşalan paketler üksek Soruşturma Kurulunun bu Y sıkı çalışmasının ceremesini tabii en fazla D blokunun paraşütçüleri ve odacıları çekiyordu. Zira bu dinlen- mek bilmez üyelerin emniyetini sağ- lamak, onların huzur içinde vazife- lerini tamamlıyabilmelerine yardım atmak için geceli gündüzlü nöbet tutmak gerekiyordu o Odacıların şi- kâyeti ise, atılan paketlerden ileri geliyordu. Soruşturma Kurulu üye- leri, yemekten sarfı nazar ederek zaman kaybını Önlemişleri fakat bu defa de Tekel idaresi hesabına çalış- mağa başlamışlardı. En az sigara içen üye, günde iki paket sigaraya bana mısın derniyordu. Biten paket- mesai ların muhtevasına ithal ediyordu. Bütün bu sıkı organizasyona rağ- men gene de işler yorucu olmakta davam ediyordu. Haftanın sonunda tali kurullardan gelen örtülü ödenek mevzuu, Genel Kurulun hayli vakti- ni aldı. örtülü ödenek dâvası Yük- sek Adalet Divanında görüşülmeğe başlayınca işlerin neden bu kadar güç olduğu kolayca anlaşılacaktı. Zira öylesme enteresan evraka rast- lanıyordu ki akıl almıyordu. Sakıt- lardan tavsiye ve uzun ömür mek- tuplarıyla para sızdıran öyleleri var- dı ki, simdi hepsi birer hürriyet ha- varisi pozundaydılar Bunların Ada- let Divanı önünde, alacakları durum hayli eğlenceli olacağa benziyordu. 17