da 15.30 da alana inmeğe karar ver- mişti! Ve nihayet.. aatlerin 15.30'u gösterdiği sıralar- S da, Kral Hüseyini taşıyan Ürdün Kraliyet Hava vwvetlerine (âit Ambasadör tipi uçak piste nazlı nazlı indi. Bu inişen fazla, bekle- mekten yorulan gazetecileri mem- nun etmişti. Dışişleri Bakanı Selim Sarper ve Milli Birlik Komitesi üye- si General Madanoğlu mütad sere- moniyi eda ettikleri sırada Başba- kanlığa, Kralın beklenen uçağının indiği bildirildi, 20 dakika sonra Başkan Gürsel, merasim salonunda, Kral Hüseyinle sohbet ediyordu. Genç Kral, Başkan Gürseli kapıda karşıladı, el sıkıştılar. Gürsel elleriy- lın cevabı pek manidardı. Kral' Hü- seyin ellerini havaya kaldırarak bu- lutları gösteriyordu. Merasim salo- nunda Gürsel ve Kral Hüseyin 17.25 e kadar sohbet ettiler. Bu arada 6l limonata 35 kahve, 22 vişne suyu, 2 bira, 6 şişe su, 18 porsiyon pasta sarfedildi. Kral az şekerli iki fincan kahve, Gürsel ise bir fincan kahve içti, Nihayet, bu netameli uçağın se- yolcusu haşmetlü Kral hazret- leri pilot mahallindeki yerini aldı. Babacan Orgeneral ise, gazeteciler- le birlikte, bütün bir gününü alan bu Ziyaretin muhasebesini yapıyordu. Gürsel Ürdüne davet edilmiş de- ğildi. Ne Gürsel bir davette bulun- muş, ne de Kral, Gürseli davet et- mişti Ancak Gürsel Krala, "Biz İki dost milletiz. Ne zaman canın ister- se çek telgrafı, atla uçağa, gel bu- raya" demişti. İşte hepsi buydu. U- çağın hareketi gecikince Gürsel şeh- re, dönmeğe karar verdi. Başbakan- lıkta mukim meseleler kendisini bek- liyordu. Merasim korteji ve gazete- ciler Ankaraya müteveccihen hare- ket ettiler. Kral Hüseyinin seyahati henüz başlamamıştı. Zira netameli uçak bu defa da, bin zorlukla indiği Esenbo- gayı terketmek istemiyordu. Şahane Ambasadörün jeneratörlerinde vuku bulan bir arıza Kralın yolculuğunu bir hayli geciktirdi. o Arıza giderildi ve kralın uçağı Tahrana mütevecci- hen hareket etti. Fakat gene mak- sat hasıl olmamış, yol arızasız kate- dilememişti. Saat 19 da Uçuş Kule- si, Kral Hüseyinin uçağının Diyar- bakır hava alanına mecburi iniş ya- pacağını bildiriyordu. Anlaşılan, işte bir uğursuzluk vardı.. Kral, geceyi Diyarbakırda geçirmeğe mecbur ol- du. Uçağın oyunu ile bütün İşler al- tüst olmuş, Kral gecikmişti. Altüst AKİS. 24 EKİM 1960 olan sâdece Kral Hüseyinin plânları da değildi. Gürsel ziyaret sebebiyle bir çok randevularını iptal zorunda kalmıştı. En mühimi, Komite top- lantısına gidememişti. C.H.P. Yazdan sonra yen sona erdiğini anlamak için Büyük Sinemanın parterine şöy- le bir göz atmak yeterdi de artardı bile. Yassıadalılar ve yakınları ha- riç, Ankara Sosyetesi oradaydı. Üs- telik, bu sosyete mensupları içinde, geçen yılların şimarıklıkları ile maruf tipleri de kalmamıştı. Salon, balkon ve localar tıklım tıklım doluydu. Kim- se kimseyi görmüyordu. Hind Bale Topluluğu o akşam Ankarada ilk gösterisini yapacaktı. Bütün gözler sahnedeydi, bale topluluğu mensup- larının sahneye oçıkmasını bekliyor- du. İşte tam bu sırada kapıdan içeri- ye yaşlı fakat dinç, bembeyaz saçla- rı yanık teni ile tezat teşkil eden bi- risi girdi. Yanında son derece zarif bir hanımefendi vardı. Kapıdaki kar- şılayıcılar misafirleri büyük bir ihti- mam ve saygıyla alıp, parterin en ö- nünde, altıncı sırada ayrılmış yerle- rine götürdüler. Geride bıraktığımız haftanın orta- sında, perşembe akşamı cereyan €- den hâdisenin kahramanları C.H.P. lideri İsmet İnönü ile eşi Mevhibe İ- nönü idi. İnönünün salona girmesi, sahne- de Hind Bale Topluluğunun gözükme- sini bekleyen Ankaralıların gözün- den kaçmıştı. CHP. liderinin yerine oturmasından bir iki dakika sonra sahnede, Hind Bale Topluluğu değil. ama, topluluğun, yararına bu göste- İsmet İnönü Milletin sevgili YURTTA OLUP BİTENLER riyi tertiplediği Türk Kanser Sa- vaş Derneği idarecilerinden Profe- sör Perman Çambel göründü. Şişman ve gözlüklü hanım son derece heye- canlıydı. Salonu dolduranlara, yıllar- dan sonra aralarında CHP. lideri İ- nönüyü görmekten duydukları mem- nuniyeti belirten bir konuşma yaptı ve eski iktidar devrinde (Muhalefet lideri olarak derneklerinin balo ve davetlerine kendisini çağıramadıkla- rı için İnönüden özür diledi. Konuş- kan Profesör hanımın son sözleri, İnönünün orada, aralarında olduğunu öğrenen Ankaralıların alkışları ara- sında pek iyi duyulmadı. Ankaralılar, aylardan beri uzak kaldıkları İnönü- yü doya doya alkışladılar, doya doya seyrettiler. Pek çok meraklı yerlerin- den doğrulmuş, parterin altına sıra- sında eşi ile yan yana oturan bu tunç yüzlü delikanlıyı seyrediyordu. C. P. nin 77 yaşındaki delikanlı liderine yapılan tezahürat dakikalarca sürdü. İnönülerin yanında Erdal İnönü ile eşi Sevinç İnönü ve Hind sefiri ile se- firesi vardı. Ertesi günü İnönü, Mebusevleri Ayten sokaktaki evinde bir ziyaretçi kabul ediyordu. Ziyaretçi, Ayten so- kağa, diplomatlara has bir hassasi- yetle- tam randevu aldığı dakikada, saniyesi saniyesine 11'de geldi ve ka- pıyı çaldı. Gelen, Polonyanın Ankara Büyük Elçisi Boleslav Gebert idi. Bo- leslav Gebert, daha önceden CH.P. liderine bir nezaket ziyareti yapmak için randevu almıştı. İnönü ile Bü- yük Elçi arasındaki görüşme bir saa- te yakın devam etti. Polonya Büyük Elçisinin ziyareti sırasında ne olup bittiğini kaçırmamak için gözlerini dört açmış sivil polisler Ayten soka- gın başında, bir takım adamlar da Başbakanlık veya Cumhurbaşkanlığı köşkünde sinirli adımlarla dolaşıp, görüşmenin sonucunu beklemiyorlar- dı. Bu memleketin yaşayan en büyük devlet adamı, bir yabancı büyük el- çinin ziyaretim kabul ediyordu. Bü- tün mesele buydu ve bu 27 Mayıs son- rası Türkiyesinde en olağan işlerden biriidi. Çanlanan Merkez İnönünün Ankaraya dönmüş olması, CHP. Genel Merkezine yeni bir canlılık getirdi. Son hafta içinde Mer- mez İdare Kurulu üst üste toplantı yaptı, parti tüzüğünde yapılacak ta- dilât bu toplantılarda bir kere daha enine e gözden li her geçen n geç 29 Ekim 1961 de işbaşına geleceği mu- hakkak olan C.H.P. nin vazife mesu- liyetine biraz daha yaklaşmasına yol açıyordu. CHP. üstüne düşen ağır yükü müdrik, Aksal gibi parti ida- recilerine artık sahipti.