B.M.M. de Bütçe müzakereleri Kambersiz düğün.. viyetiyle kürsüde arzı endam etti. Elinde 114 daktilo sayfalık bir metin vardı. Kurşuniye çalar gri bir kravat takmıştı. Dakikalar ve Saatler boyun- ca elindeki metni okudu, okudu... Polatkanın kürsüye — çıkmasından bir dakika sonra -15.26- Cumhurbaş- kanlığı locasında Celal Bayar görün- dü. Yalnızdı. Siyah, spor bir kostüm giymişti. Yüzünü kürsüye, Polatka- na doğru dönerek oturdu ve 15 daki- ka müddetle Polatkanı dinledi. Sonra çıktı, odasına çekildi. Milletvekilleri gibi bakanlar da kalabalık bir kadro ile kendilerine ay- rılmış yerleri almışlardı. Başbakan- lık koltuğunun solunda Menderes V. Kabinesinin Gediki, sağında da Dışiş- lerimizin Zorlusu vardı. Başbakan yardımcısı Medeni Berk, bir türlü kurtulamadığı Umum Müdürlük ha- vası içinde — ortalarda bir yerdeydi. Sebati Ataman Bakanlar sırasının ö- nüne konmuş masalardan da önde bir sandalyede geriye doğru yaslan- mış ayak ayak üÜüstüne atmış efece oturuyordu. B.M.M. Menderes V. Ka- binesinin kurulduğu gün hariç, cuma günkü kadar kalabalık bir kabineyi bir arada görmemişti. Salonda olma- yanlar sadece yurt içi bir seyahatte olan Gümrük ve İnhisarlar Bakanı Hadi Hüsman ile Başbakan Mende- resti. Artık Mecliste Başbakanın yok- luğuna alışılmıştı ama Hadi Hüsma- nın bulunmayışına pek çok D.P.li üzüldü. Hiç olmazsa Başvekilsiz ka- bineyi tam olarak bir arada görmeyi pek istiyorlardı. Başbakan ne o gün ne onu takip eden günlerde de Meclis Salonunda görünmedi, o gö- rünmeyince diğer bakanlar da görün- mez oldular. Kürsüde konuşan hatipleri dinle- mek bakımından C.H.P liler de D.P. lilerden pek geri kalmadılar. Gerçi 8 C.H.P. liler kendi hatiplerinin hemen hepsini istisnasız sonuna kadar din- lediler ama, sıra D.P. hatiplerine gel- di mi onlar da D.P. taktiğine başvur- maktan kendilerini alamadılar. Bu yüzden D.P. hatipleri çok kere sade- ce boş sıralara hitap etmek zorunda kaldılar. Polatkanın konuşmasının ilk 50 da- kikası tam bir sessizlik içinde geçti. Salonda duyulan tek ses Polatkanın sesiydi. Bir de arada sırada durma- dan sıralanan rakamlardan - sıkılıp sıralarından doğrulan D.P. milletve- killerinin ayak sesleri. Ancak konuş- manın 50. dakikasına gelinmişti ki Polatkan, kahraman Türk ordusun- dan bahsetti de muhalefet ve muva- fakat sıralarından hep birden toplu- ca bir alkış topladı. Bunun haricinde de Polatkan pek az alkışlandı ve um- duğunu bulamadı. Polatkanın konuş- masının ortalarına doğru salondaki milletvekillerinin sayısı şöyleydi: 98 D.P. li, 31 CHP. li, 1 C.K.MPP. li. Bakan koltukları ise sadece gözlerini hafifçe kapatmış olan Lütfi Kırdarı barındırıyordu. Polatkanın konuşmasından sonra Devlet Radyosu mikrofonlarının Mec- lis kürsüsü ile olan irtibatı kesildi ve Koraltan tarafından Kürsüye C.H.P. Grubu adına Ferit Melen davet edil- di. Saat 18.27 idi. Melen, kendisinden umulmayacak kadar dört başı mamur bir konuşma yaptı. Onun ilminden, mali mevzula- ra olan vukufundan kimsenin şüphe- si yoktu. Çekinilen tek şey, Melenin ifadeyi meramının pek parlak olma- masıydı. Ancak Melen bu yanlış ka- naati de yıkmasını bildi ve kazara da olsa içerde kalmış olan bazı D.P. zi- mamdarlarına dahi kendisini dinlet- mesini bildi. C.H.P. hakkında: e bu mektubu yazmadan önce, 281 sayılı AKİS'te "Bir Mülâ- kat" isimli yazıyı okuyordum. Bi- tirdikten sonra, size yazmaya ka- rar verdim. C.H.P. ni Muhalefetten İktida- ra geçirecek olan genel seçimlerin yaklaşmakta olduğu şu günlerde, Parti kademelerinde vazife alacak- ların ve onları seçeceklerin mesu- liyet hisleri ile şeref ve haysiyet kıymetlerinin, iyiniyetleri ile Ata- türkü ve Onun devrimlerini layı- kiyle anlayıp ve benimsemiş olup olmadıklarının incelenmesi ve ona göre makül bir temizleme yapılma- sının icap ettiği — fikrini tarafsız vatandaşlar bile ümitle beslemek- tedirler. Kanaatimce de iyi niyetli ve değerli olmak bir şahsı, bir Par- tiyi ve bir Milleti yükselten, kuv- vetlendiren, yaşatan ve onlara içer- de ve dışarda sağlam taraftarlar sağlıyan, hakiki kıymet ölçü- leridir. Bununla beraber, haki- ki veya hükmi, her şahsiyetin, bir de kendine mahsus özelliği vardır. İşte Türkler için, bu — özellik her şeyden önce Atatürk ve Onun yaptığı ve düşündüğü ve söylediği şeylere saygı ile bağlanmaktır. C.H.P. nin Altı Ok ile ifade olu- nan programı da yine Atatürkün bir eseri ve kendi dehâsının bul- duğu bir devlet idare şekli, bir re- jim olduğuna göre C.H.P. nin da- ha ziyade bu ana hatlardan yürü- yerek İktidara yükselmesi lâzım- ır. M. Selâhattin Tür —Beşiktaş $.B.E hakkında B.F. nin yeniden okul haline getirilmesi hakkındaki kanun teklifiyle ilgili yazınıza, bir S.B.F. mezunu olarak çok teşekkür ede- Yalnız, çu "Çatık kaşlı müdür olarak kabul — ettiğiniz fakülte haline getiren kanunun, (ki C.H.P. iktidarının son kanunla- rından biridir) T. B. M. Meclisin- den geçirilmesinde Prof. Bedri Gürsoy ile birlikte, en faal rolü oynadığını da unutmamanızı Trica ederim. Hakikatin oldukça — muvaffak bir müdafii olduğunuz için, bu ufak vakıayı hatırlatmayı kendime bir borç bildim. Ömer Tuğrul Dinç — Ankara AKİS, 24 ŞUBAT 1960