Haftanın içinden Ye m İ nsan, bazen bizim radyolarımızı dinlerken elinde olmak- sızın "“Acaba şu Halk Partililer buraya da mı sızdılar?" diye düşünmekten kendisini alamıyor ve meşhur Necip Fazıla hak verecek şekilde "Amma iş! İktidar D. P. de, idare C. H. P. de galiba" tarzında bir fikri kafasından geçiriyor. Yoksa, kırılan "Propaganda gafları'"nı başka türlü izah etmenin hakikaten imkânı yoktur. Bunun son ve belki de en eğlenceli misali "Kırşehirde kurulacak Yem Sanayii"dir. Bir defa, lütfediniz ve isme bakınız: Kırşehirde yem sanayii! Sadece bu, sayısız fıkra yazarına, sayışız kari- katüriste sayısız fıkra ve karikatür ilham edecek ko- mikliktedir. Başbakan Menderes Kırşehire gidiyor. Rad- yolara bakılırsa, giden hakiki bir Hızırdır. Kırşehir hal- kına "Dile benden, ne dilersen" diye soruyor. Kırşehir halkı, yem sanayiinin ilde tesis açması arzusundadır. Başbakan "Oo! Benden demek yem sanayii istiyorsu- nuz!" diyor ve gerekli emirleri vererek alakalı devlet dairelerini harekete geçiriyor. Kırşehirlilerin üzülmele- ri için sebep yoktur. Madem ki "Memleketin Sevgilisi" Menderese karşı bu kadar yakınlık göstermişlerdir, ma- dem ki onu bağırlarına basmışlardır o halde Menderes de onlara karşı yakınlık gösterecek, hükümet hizmetle- rini Kırşehire götürecek ve ilk olarak yem sanayii te- sisleri için hazırlıklara girişilecektir. Radyonun, göğsünü gere gere yayınladığı haber işte budur. Aslına bakılırsa, Menderes Türkiyesinde hükümet hizmetlerini sağlamanın yeni bir yolu küşat edilmiştir. Bu yol, hemen her akşam radyo tarafından üstü pek az kapalı şekilde açıklanmakta, böylece millete akıl öğre- tilmektedir. Memlekette bir tek "Mutlak Hâkim" var- dır: Adnan Menderes. Bu yeni Hızır, zaman zaman se- yahatler yapmakta, oraya buraya gitmektedir. Kendisi çok hassas kalblidir. Bilhassa sevgi gösterilerini, yumu- şak başlılığı, ricayı çok sevmektedir. Büyük halk kütle- lerinin onun suyuna gitmek suretiyle elde edemiyecek- leri şey yoktur. Marifet, Menderesi memnun etmek ve alçak nifakçıların, yani İsmet Paşa ve taraftarlarının yanında değil, vatan hizmeti için geceyi gündüze katan aslan Demokratların, daha doğrusu Menderesçilerin sa- fında bulunulduğunu belli etmektir. Bir beldenin halkı bu vazifeyi yerine getirdi mi istemelidir, istiyebildiğini.. Yol, cami, çeşme, mektep, imar, kalkınma.. Hattâ yem sanayii.. Bunların hepsinin vaadi iki dudağın ta ucunda kırmaktadır. Siz Menderesi memnun etmişsinizdir, Allah ve Menderes de beraberce sizimemnun edeceklerdir. Ger- çi, alacağınız bir vaadden ibarettir. Şimdiye kadar bunun ilerisinde bir nimete kavuşmuş belde yoktur. Ama, var- sınolmasın! Vaad bile, 1950 ye kadar, reylerin istikame- tini değiştirmeye yetmemiş midir? O halde, bugün gene aynı politika, hele İktidarda bulunmanın sağladığı ge- nişimkânlarla takviye olunursa kısa zamanda mutlaka zafer kazanacak, milletin gözleri kamaşacak ve küçük, basit menfaatler Halkçıların dahi, mahalli düşüncelerle Menderesin safında görünmelerini sağlıyacaktır. Varsın Kırşehirde herkes kahkahalarla gülsün. Radyoda Kırşe- hirin Menderesi karşılama tarzı hikâye olundu mu, Tür- kiyenin geri kalan bütün vilâyetlerinde halk, ağzı bir karış açık "Vay! Demek başka yerlerde durum bizde AKİS, 24 ŞUBAT 1960 Sanayii olduğundan farklı. Baksana Kırşehir gibi Osman Bölük başıya, Maraş veya Hatay, hattâ Adana gibi İsmet Pa- şaya rey vermiş illerde bile Menderes bu derece coşkun lukla karşılanıyor. Aman ahbaplar, yanlış ata oynama- malı, herkes nereye gidiyorsa biz de oraya gitmeliyiz. "Böylece radyonun maksadı ortaya çıkmaktadır. Her seferinde, Türkiyenin hakikati bilen bir ili hariç, bütün diğer illere hatalı intiba vermek, bu suretle Adnan Men deresin ismi etrafında bir masal yaratmak! Hızır illeri kasabaları, bucakları, hattâ köyleri dolaşmakta, halka arzusunu sormaktadır. Başka yerlere başvurup ta boşu- na uğraşmanın manası yoktur. İlk ve son söz "Mutlak Hakim"dedir. Atatürkün kudreti, İnönünün kudreti.. Bunlar, artık hiç mesabesindedir. Türkiyede ortaya bir Adnan Menderes çıkmıştır, onun elindeki kudret şimdi- ye kadar bu topraklar üzerinde hiç kimsenin eline geç- memiştir! Onun — yapamıyacağı bir ölüleri can- landırmaktır. -Bu gidişle, hararetli taraftarların Mende- resi ona da kadir ilan etmeleri bir gün meselesidir.- Mo- dern Hızırın halktan bir tek arzusu vardır: Muhalefeti kahretmesine veya karınca gibi ezmesine yardım et- mek! Bu yapıldı mı, herkes yeryüzü cennetine kavuşa- caktır. Şimdi, bu seçim kampanyasının başlıca iki büyük mahzuru vardır. Bir defa, büyük kütleler budala yerine konulmaktadır. Gerçi, işlerini yürütmek için oyuna kan- mış gibi görünenler yok değildir. Hattâ “"kazık atıyo- rum" zehabı içinde "kazık yiyenler" ve sevmedikleri bir idarenin devamına yarayabilecek hareketleri yapanlar ortadadır. Buna rağmen bu gibi propagandaların dudak- larda uyandırdığı tebessümleri görmemek için kör olmak lâzımdır. Dünyanın en büyük budalaları, karşısındakileri budala yerine koyanlardır. Hatayın önümüzdeki seçim- lerde D. P. ye rey vereceğini sanmak, Maraşın hidayete erip Menderesci kesildiğine inanmak, hele Kırşehirlilerin iki söze kanacaklarını beklemek safdilliklerin en muh- teşemidir. Türkiyede selam vermek başka şeydir, rey vermek bambaşka bir şey.. Nitekim, bizzat Menderesin Kırşehir Belediyesinin kendisine Fahri Hemşehrilik ver- meyi âlâyıvâlâyla reddetmesi haberinin yazılması kar- şısında bu derece hiddete gelmesi ve bu mevzu ile alâka- lı bazı hakikatlerin duyulmasına hiç tahammül edeme- mesi hep bu yüzdendir. Bunlar, balona sokulmuş hakiki iğnelerdir ve hiddet uyandırmasından daha tabii bir şey Ama nasıl, bir oyun çok tekrarlanırsa inandıracak kimse en sonda mumla bulunamaz. Maenderes bir yere gitti mi, iki gün sonra radyolar ilân ediyorlar: Ora hal- kının şu, şu, şu istekleri yerine getiriliyor! Peki ama, neyle?.. Bir Başbakan, bir hususi arzuyu yerine getire- bilir, elinde o imkân vardır. Ama, hakiki bir Hızır gibi her arzuyu yerine getirebilmek!. İşte ona imkân bulun- madığını çocuklar bile görebilirler. Hükümet etme sa- natı, imkânları kullanma sanatıdır. Sonra, adama sorar- lar: "Yahu, madem ki Menderesin bunu yapma imkânı vardı, o halde on senedir aldı neredeydi? Bak, bu bile ilk seçimlerde memleketin idaresini başka zihniyette bir liderin eline bırakmak için sebeplerin en mükemme- idir."