KÜLTÜR Amerika Yumuşak kapaklar Ucuza maledilen ve ucuza satılan kâğıt kapaklı, ufak ebadda kitap- ların günümüzde büyük halk kitle- lerine kültürün yayılması bakımın- dan gördüğü hizmet, ilim ve sanat müesseselerininkini bile aşmaktadır. Kültürle ilgili bütün bahislerde oldu- ğu gibi, ucuz kitap basıp yayma fik- ri de Avrupada doğmuş, fakat Ame- rikada yayılmış, gelişmiş ve endüstri haline gelmiştir. Bundan otuz yıl ka- dar önce Avrupada, küçük ölçüde ol- sa bile, ucuza maledilmiş, kâğıt ka- paklı kitaplar yayınlanıyordu. Ame- rika o zamanlar henüz, kâğıt kapak- lıların üç dört misline satılan ciltli kitaplardan başkasını yapmamaktay- dı. Yayınevleri, ciltli kitapla kâğıt kapaklı kitap basmak arasında mali- yet bakımından büyük bir fark gör- , halkın ciltli kitabı tercih mutlu azınlık"ı il- gilendiren bir mal olduğunu, yüzbin- lerce nüsha kitap basmanın maliyeti hiçbir zaman karşılamıyacağını iddia ediyorlardı. Fikir o zamanlar Ameri- ka için yeniydi; kitabı kütle imalâtı matahı haline getirmek, gerçeklerle alâkası olmıyan bir — hayalperestlik sayılıyordu. Oysa bugün kitap —Amerikada si- gara veya Coca-Cola kadar kolay bu- lunan bir mal haline gelmiştir. Yal- nız kitapçılarda, istasyonlardaki ga- zete ve kitap bayilerinde değil, aktar dükkânlarında, hattâ büyük bakkal dükkânlarında kâğıt kaplı kıtaplar stok zenginleştirmesini bekliyenler, yahut istedikleri kitapları çok kere büyük şehirlere, hattâ bazan da Av- rubaya sipariş etmek zorunda kalan- lar şimdi kasabanın aktar dükkânı- nın kitap rafında, otuz yıl önce kasa- ba kütüphanesinde — raslamadıkları zenginlikte bir koleksiyonu gözleri- nin önüne serilmiş bulmaktadırlar. Edebiyat şaheserleri, — felsefi eserler, Öğretici kitaplar... Bugün artık kâğıt kaplı kitaplar listesinde yer almıyan önemli bir konu, önemli bir edebi eser kalmamış gibidir. Mamafih, kitle is- tihlâkine arzedilmiş bir malın, tica- ri menfaatler uğruna istismar edile- ceği şüphesizdir. Nitekim kâğıt kap- l1i kitaplar arasında cinayet ve cinsi- 24 yet mevzularına hemen herkesin gizli veya açık olarak göstereceği alâka- dan faydalanıp kolay para yapmak istiyenlerin piyasaya çıkardıkları ki- taplar pek çoktur. Bu gibi kitapların çoğu, cinayet ve cinsiyetle ilgili hi- kâyeleri veya bahisleri piyasaya sür- dükleri için değil, edebi bakımdan hiçbir önem taşımadıkları için, son derece kötü yazılmış oldukları için değersizdirler. Mamafih kâğıt kaplı kitapların, hele Amerikada yayınla- nanların, küçümsenmesine, bu gibi ucuz kitaplara sözde ağırbaşlı kişile- rin dudak bükerek bakmalarına işte bu kötü edebiyat sebep olmaktadır. Unutulan, kâğıt kapaklıların hepsi- nin bu edebiyatı temsil etmediğidir. Bugün köşe başındaki aktar dükkâ- nında bile, cinsiyet ve cinayet edebi- merikada kolej mezunlarından yüzde 26 sının geçen bir yıl içinde tek bir kitap bile okumamış oldukları anla- şılmıştır. Bu durumun sebebinin, A- merikada günlük hayatın, okuma gi- bi zaman alıcı bir meşgaleye vakit bırakmaması olduğu şüphesizdir. Gününbüyük bir kısmını para kazan- mıya harcamak zorunda kalan, saat- lerini işinde ve işine gidip gelmekte harcıyan vasat Amerikalı günde iki üç saat boş vakit buluyorsa — bunu da, daha hafif eğlencelere vermeyi tercih etmektedir. Amerikalının boş zamanını nasıl harcadığı konusu son zamanlarda, İlmi bir inceleme konu- su haline gelmiş bulunmaktadır. Günlük hayatın, kitap okuma ve mu- siki dinleme gibi kültür ihtiyaçlarına geniş zaman bırakmaması derdini gi- derecek çareler eğitimcileri, sosyo- logları ve psikologları — ilgilendiren başlıca konular arasındadır. Bütün mesele, hafif eğlence denen meşgale- Amerikan kitapları vitrinde Ya mutsuz çoğunluk?.. yatı arasında iyi yazılmış, iyi basıl- mış kitaplara, ölmezliğe kavuşmuş dünya şaheserlerinin aslında — hiçbir değişiklik yapılmadan yayınlanmış ucuz baskılarına her Zzaman rastla- mak mümkündür. Okuyucu alışkanlıkları Hî)rşeye rağmen, okuyucunun ede- iyat şaheserlerine, bilgi hazinele- rine hazır bulunduğunu sanmak, du- ruma pembe gözlüklerle bakmak olur. Son yıllarda yapılan incelemeler, 100 Amerikalıdan 17'sinin muntazaman kitap okumakta olduğunu göstermiş- tir. İngilizce okuyan diğer ülkeler a- rasındâ, meselâ Avustralyada iki mis- li, İngilterede ise üç misli yüksektir. Bundan başka, incelemelere göre, A- lerle, insanı kültür ve bilgi bakımın- dan zenginleştiren meşgaleler ara- sında, oyalama ve eğlendirme bakı- mından büyük bir fark olmadığını, her ikisinin de itiyatlara bağlı bulun- duğunu —Amerikalıya — anlatmaktır. Ferdin günlük hayatını ticaret ve en- düstrinin şartladığı bir memleketle bunu sağlamak güç olmıyacaktır. Ni- tekim, kültür hazinelerinin kolayca erişilebilir yerlerde bulunması, bun- ların Amerikada yavaş yavaş büyük ticaret matahı haline gelmiye başla- mış olması Amerikalıya Coca Cola içmek ya da elini Kleenex ile silmek gibi iyi musiki dinlemek, iyi kitap o- kumak, iyi filme gitmek itiyadını da yavaş yavaş kazandırmaya başlamış- tır. AKİS, 24 ŞUBAT 1960