ya mimarisinin örnekleri olarak bi- iyordu ama, bozuntuya — vermedi; lafı derıştırd amını Hollywood'dan alan Çin işi Japon işi taklar gerçekten iti- na ilâ hazırlanmıştı. Sadece bir ta- nesinin yalnız kumaşlarına 18 bin lira ödenmiş, kerestesi, ışık tertibatı ve işçiliği için de hi bır masraftan kaçınılmamıştı. Masrafın doğrudan doğruya devlet kesesinden çıkıp Büt- çe fasıllarında, anlayışsız. muhale- fetin mesele çıkarmasına vesile ola- cak aktarmalara 1lüz gösterme- mesi için de masraf taksımatı yapıl- Meselâ Ziraat Bankası önün- takın masrafı bu bankaya bı- rakılmış: Dıl . Tarıh Fakültesi köp- rüsündeki. Demiryollarının üzerinde kalmış, Kızılaydaki de Ma- kina ve Kimya Endüstrisi Kurumu- nun hissesine düşmüştü. Misafirler takların altından se- koşkunde bir müddet istirahate çe- kildi. Ozcan Tekgül kederli.. z iyaret programıyla uğraşanlar, programın karşılamadan sonraki kısımlarını da mümtaz — misafirin anına yaraşır şekilde — doldurmaya çalıştılar. O gece Çankaya köşkün- de bir ziyafet verilecekti. her bakımdan zengın olması için ay- rıca bir pro edilmişti. ç gün önce ılgılıler vasıtasıyla göz- de dansözlerimizden medarı iftiharı- mız Özcan Tekgül ile temasa geçil- Miş. ecesi için hazırlanması bildirilmişti. Özcan Tekgüle, ses sa- natkârlarımızdan Meral Polat ile ar Gazinosundan altı kişilik — bir bale grupu, Majestik Pavyonundan atraksiyon ekibi, Bomontiden hula hoop çeviren trıo Ankara Palastan etreep - tease'ci nefis vücutlu sarışın Fransız refakat edeceklerdi. Bunlar Göl Gazinosunda provaya çağırıldılar. Fakat prova, ilk gün caz zamanında temin edilemediği İ kızgınlık gösterileri gün sonraya kaldı. Vali gun, Perihan Altındağın sahneye çık- masını yasak ederek cazını vermiyen gazinoyu cezalandırdı. Prova ertesi gün kalabalık bir mütehassıs heye- tin huzurunda Majestik Pavyonunda yapıldı. Ozcan Tekgüle daha numa- rasını görmeden dansları için" yarım saatlik gösteri müddeti tanıyan tetkik heyeti, Meral Polata da 15 dakika ayırdıktan sonra, at- raksiyon gibi numaralar üzerin nde u zun uzun durdu. Onları bazı tadılata tâbi tuttu. Neticede artistlerin otel- lerinden gece saat 22 den soma alın- ması kararlaştırıldı. ıçın Ancak bütün bu hazırlığa — rağ- n Cuma gecesi hâdiseler beklenil- dıgı gıbı inkişaf etmedi. Soekarno un ve yorucu bir uçak yolcu- hate çekilmek .istiyordu. Ziyafet bit- AKİS, 2 MAYIS 1959 tikten, karşılıklı hıtabeler irad edil- dikten sonra, bu arzusunu ihsas et- ti ve otellerden artıst toplamakla Vazıfelendırılmış ilgililer, — artistlere, o'nun Trahatsızlığı dolayısıy- la" programın iptal edildiğini bildir- diler B. M. M. ndeki hâdise... A yni gün öğleden sonra, Endonez- ya, Cumhurbaşkanının Meclisi zi- yareti de, pek talihli olmadı. Bu ta- lihsizliğin kabahati düpedüz, Meclis ziyaretini tertipliyenlere aitti. — Bir Cumhurbaşkanının Mecliste yapaca- ğı evvelden hazırlanmış bir konuş- ma daha evvelden harfiyen tercüme edilir ve dinliyenlsre dağıtılırdı. "Dı- şişleri bunu son dakikada haber al- dı" lâfiı kâfi bir mazeret değildi. Bu yapılmadı ve bu yüzden tatsız hâ- diseler cereyan etti. Dışişleri Bakam Özcan Tekgül Sanatını — gösteremedi da durumdan memnun olmamalı ki, Çarşamba gecesi Hiltonda, — Veysel Versana sert bir tonla "seninle gö- ruşeceklerım var" dedi. — Protokol mum Müdürü de İstanbul Üniver- sitesinde, onu uyandırmıyan muavin- lerinden şikâyetçiydi... Soekarno, üç saatlik bütçe nutuk- ları kadar alâkayla dinlenen [ngiliz— ce 55 dakikalık bir konuşm Soekarno konuşurken mılletvekıllerı kenfi aralarında sohbet ediyorlardı. Daha. sonra nutuk. Dışişleri Bakan- lığı İkinci Daire Müdürü Talât Ben- ler tarafından, ayak üÜüzeri tercüme edildi. Soekarno tercümeyi — ayakta dinliyor, -uzun uçak yolculuğu ve bir sürü merasımden sonra bir bu- çuk saat durmak zevkli bir iş degıldı— mılletvekıllerını temaşa YURTTA OLUP BİTENLER eyliyordu. Tercümenin bir çok cüm- lelerinin, sol sıralardaki milletvekil- leri tarafından çılgınca alkışlandığı halde, sağ sıradakilerin susması ve. memnunıyetsızlık ifade eden sözler söylemeleri, Soekarno'nun gözünden kaçmadı. Bunun sebebini tabii ki sonradan öğrenecek ve çok şaşıra- caktı. Hâdisenin aslı şuydu: — Talât Benler tercümede bir çok atlamalar yapmıştı. Bu atlamalar -ne tesadüf hep Başkanın hurrıyetler bahsinde- ki medihkâr cümlelerine isabet edi- yordu. Gerçi Soekarno bu cümlelerin hemen arkasından hürriyetin de, de- mokrasinin de "güdtilmeye muhtaç" olduğu kanaatini belirtiyordu. Batı- daki manasıyla Endonezyada demok- rasinin imkânsız bulunduğunu açık- ça söyliyecek kadar samimiydi. Ama konuşmasından -iç istihlâki düşüne- rek, hürriyet ve demokrasi lehinde- ki cümleler çıkartılınca. — Soekarno, âdeta bir "Faşist" hüviyetini kaza- nıyordu. Bu en hafif tabiriyle misa- fir devlet başkanına karşı yapılmış büyük bir haksızlıktı. — İnsanın iç politikayı her zaman, her yerde ön plânda tutmaması lâzımdı. Mesele Pazartesi günü Mecliste yeniden tazelendi Emin Soysal (Ma- raş. C. H. P.) sabık zabıt hülâsası üzerinde söz alarak tatsız — hâdise hakkındaki görüşlerini belirtti,» Me- sele, Başkan Agâh Erozanın hımme— tıyle geçiştirildi, — tercümenin "ta- am" olduğu soylendı ama lerdekı istifham orta Nitekim Meclisteki "lâkaydinin" farkına varan Soekarno Cumartesi günü Anıt Kabırde yaptıgı " sini istedi. Cumlelerı kesip, mikrofo- nu tercümana bırakarak, — yanlışlık veya atlama yapılmasını onl di. Merhaba coplar Hıpodromdakı geçit resminden son- ra Anıt Kabirde yapılan tören sa- at 12 de başladı. Erken saatlerden itibaren Belediye otobüsleriyle geti- rilen talebeler, işçiler ve vazifeliler- den muteşekkıl halk topluluğu mey- dandaki yerini almıştı. Meydandaki Konuşma kürsüsünün önüne, mavi melekler ve Jiseli kızlar yerleştiril- miş, geri kısımlara erkekler doldu- rulmuştu. Soekarno beraberinde Ba- yar oldugu halde 12 de Kabrin gi- rış kapısından aileye geçip yürüme- ğe başladı. — Etrafını selâmlıyarak meydana geldi ve mozolenin merdi- venlerini çıktı. İçeride kabre beyaz ve kırmızı karanfillerden — yapılmış büyük çelengi koyduktan sonra, geri çekildi, ellerini kaldırarak dua etti. Kabri bir de asker selâmıyla selâm- ladıktan sonra, dışarı çıkıp üzerin- de beş mikrofon bulunan yaklaştı. Bayarın bir ön sözünden sonra da. "tık tık" sesiyle mikrofon- ları denedi ve konuşmasına başladı. İrticalen konuşmağa karar vermiş- ti. Nitekim gayet rahat, arada "Mer- haba" gibi Türkçe hıtaplar da kulla- narak, güzel bir konuşma yaptı. 9