Keşki Hiç Konuşmasaydınız, Geçenlerde, Rüzgârlı sokaktaki Vatan Cephesi Matbuat Ocağının açılış töreninde yaptığınız konuşmanın çok kimseyi nasıl ve ne ka- dar derinden yaraladığının, içlerindeki guven hissini nasıl zedelediği- nin farkında mısınız, Sıtkı Yırcalı? Acaba, hiç o sözleri söylerken din- leyicilerinizin arasında Balıkesirli 1deahst 'avukat Sıtkıyı hala hatırlı- yanların da bulunduğu aklınıza gelmedi mi? P. iktidarının ilk yıl- larındaki Balıkesir milletvekili Sıtkı Yırcalının Basın hürriyeti hak- kındaki sözlerinin nice kalblerde hâlâ bütün sıcaklıgı ile muhafaza edilebileceğine yoksa inanmıyor musunuz? Doğrusu şu ki, Sıtkı Yır- calı, Vatan Cephesi Ocağındaki o konuşmayı keskı Hiç konuşmasaydınız da, kalblerde size karşı duyulan muhabbeti kır- masaydınız Bırakın herkesi! Acaba Balıkesirli idealist avukat Sıtkı, siz "Zahiren şekle bakılarak menfi telâkki edilebilecek bazı icraatın, aslında öz olarak çok müsbet bir karakter ihtiva ettiğini" soylerken içinizden size alkış tutabildi mi? Siz, "D. P. nin matbuat mevzuunda aldığı kararların daima iyiye, daima mükemmele yönelmiş bir mem- leket ve millet sevgisinden ilham aldığını, bu kararların her bakım- dan olgunlaşmış bir seviyenin icapları meyanında telâkki — edilmesi gerektiğini" soylerken 1950 günlerinin Balıkesir milletvekili ve "Üçün- cü Kat n İnsanları" şairi sizinle beraber miydi ? Bugün Sıtkı Yırcalının soyledıklerının faşist bir telâkkinin ifade- si olduğunu, Balıkesirli idealist avukat 1 bey, sorarsanız, size söy- liyecektir. İhtimal size diyecektir ki, Mussolını de şekil ve Özü ayıra- rak, basın hürrtyetinin mevcudıyetını ilân etmişti: "Birlikçi bir re- jimde -tıpkı Vatan Cephesi Birliği gibi- basın bu birliğin dışında ka- maz. Bu sebepledir ki bütün İtalyan basını faşisttir ve faşist bay- rağı altında hep birlikte mücadele etmekten gurur duymalıdır. Dün- yanın en hür basını İtalyan basınıdır". İhtimal Goebells'in sözlerini de hatırlataçaktır: "Basın hürriyeti prensibi lüzumundan fazla ehem- miyet verilen bir prensip oldu. Nitekim basın hürriyeti bütün dünya- da prestijini kaybetmeğe başlamıştır" Bakınız «Sıtkı Yırcalı, Pakistanın asker cumhurbaşkanı — General Eyüp Han, Pakistan Tımes Imroz ve haftalık Lailo Nahar'a hükümet vasıtasıyla el koyduktan sonra, Pakistan Tımes yeni nizam altında çı- kan ilk sayısının başyazısında ne diyor; "Düşünce ve söz hürriyeti Sıtkı Yırcalı! bizim için çok kıymetlıdır ve müstakil olmak gazetemizin yeni poli- idir tikasının temel Görüyorsunuz ya, basın hürriyetinin gırtlağına çökenler bile, ba- sın hürriyeti taraftarlığını lak sözler buluyorlar! Ama, inin verdiği ad, 'resmî Allah hepımızı day ithalâtı her yıl fiyatlar yüksel- tilerek Almanyanın iç fiyat seviyesi- ne getirilecektir. Eğer Müşterek Pa- zar üyeleri -ki Öönümüzdeki yıllarda zirai pazarları organize edecekler- dir, hububatta yüksek fiyat politi- kasını seçerlerse Altıların — hububat istihsali artacak ve dışarıdan hubu- bat ithaline ihtiyaçları kalmıyacak- tır. Esasen şimdiden yüksek fiyat- ların kamçılayıcı tesirinden — âzâde olarak, verimlerin muntazaman art- ması yüzünden —Müşterek Pazar memleketlerinde hububat istihsali gelişmektedir. —Yüksek — fiyatlar bu ük ö hızlandıra- gelişmeyi büyük ölçüde caktır. Altı Avrupa memleketinin bu mevzuda alacağı karar, Türkiyeyi pek tabiit çok yakından 1lgılend1rmekte— dir. Müşterek Pazar üyeleri, kendi hububat istihsallerini arttırma yolu- nu seçerlerse, Türkiyenin zi tihsalini hububattan başka metlere yöneltmesi gerekecektir. Yok Altılar düşük fiyatlar tutarak kendi hububat istihsallerini feda — yoluna giderlerse, o memleketimiz- de hububat, istihsalinin teşviki düşü- nülebilir. Yalnız bu takdirde de, el- AKİS, 2 MAYIS 1959 gramofonl 'resmi gramofon" luktan korusun! kimseye bırakmadıklarını gösterecek par- nlara Londranın ciddi The Economist'- " lerinde muazzam stoklar bulunan büyük hububat ihracatçısı — memle- ketler'e mücadeleyi göze almak lâ- zımdır. Üniversite İşe politika girince... E n şümullü talebe teşekkülü olan Türk Milli Talebe — Federasyonu, bu haftanın başında bir emrivaki ha- line gelen yıllık kongresinde en mü- him meselesını halletmekle meşgul- dür: T. M.T. F. bu kongrenin sonun- da ya müstakil bir talebe teşekkülü hüviyetini muhafaza etmeye muvaf- fak olacak, yahut siyasi tesirlerin bir oyuncağı haline girmeye mecbur kalacaktır. İkinci ihtimal pek, ama pek Zayıftır T. T. F. nin bu kongresi, iki grupun mucadelesıne sahne olacak- tır. Birinci grup — halen iş başında bulunan idare heyetini desteklemek- tedir. İkinci grupun idarecilerinin ne kadar taraftara sahip oldukları bilinmiyorsa da, İktidar partisi ta- rafından hımaye edildikleri lif vesilelerle anlaşılmıştır. Esasen bütün mesele de buradan çıkmakta- dır. Vahdet Tayanın başkalığındaki idare heyeti, bilhassa ikinci başkan Erol Unalin muhtelif vesilelerle yap- tığı çıkışlar dolayısile İktidarı gü- cendirmistir. Bu hal —Federasyonu bir mali baskı kargısında bırakmış- tır. İdare Heyeti, 21 Martta yap- mak istediği kongreyı 24 Nisana te- hir etmesine rağmen parasızlık yü- zünden toplantıya çağıramamıştır. Gelirini şimdiye kadar Bakanlıkların ve İktisadi Devlet — Teşekküllerinin bağışlarıyla temin eden Federasyo- nun idarecileri bu sene hangi kapı- yı çalmışlarsa "Sadık Erdem ile gö- rüştünü ?" cevabını almışlardır. Antalya milletvekili Sadık — Erdem D. P, tarafından yeni kurulan "Genç— lik Bürosu"nu idare etmekledir. Fe syonun — müstakil ve her nevi politik tesirden âzâde — olması prensibine inanan idare heyeti, ça- resizlik karşısında — Sadık İ müracaat zorunda kalmıştır. Erdem,, başkan Vahdet Tayana, yar- dim için bazı şartlar ileri sürdükten sonra, ikinci başkan Erol Ünalın fa- aliyetinden şikâyette — bulunmuştur. Sadık Erdem, Federasyon nakdi yar- dımı reddetmış ve kongre için yapı- lacak masrafların — -delegelerin yol masrafları, otel ve yemek paralari- karşılanacagını bildirmiştir. — Duru- mu gözden geçiren idare heyeti, kon- greyi topliyamama pahasına bile ol- sa Sadık Erdemin şartlarını kabule şayan bulmamışlardır. Fakat bu es- nada Federasyona dahil 4 delegas- yonun başkanlarının Sadık Erdemle de görüşerek kongreyi 27 Nisan Pa- zartesi günü toplantıya — çağırması, idare heyetini bir emrivaki ile kar- şı karşıya bırakmıştır. T. M. T. F. idare heyeti, ka- nunsuz yapıldığını iddia- ettiği kon- grede talebe teşekküllerine politika- nınsokulması — cereyanıyla mücadele edecektir. — Erol Ünal Emrivaki — karşısında