la kala kötü şartlarla oynatılan de- ğersiz filmlere, sıra kitaplarına, ga- zetelerin orasına burasına sıkıştırıl- mış yazılara kalıyorlardı. Halbuki yaz mevsiminde Avrupanın buyuklu küçüldü birçok şehirleri, yepyeni bir bayata hazırlanıyor ve birer kültür merkezi haline geliyorlardı. — Bütün yaz devanı, eden şenlikler, yüzbin- lerce insanı bu şehirlere çekiyordu. Genç Oyuncular memleketimizde de tiyatronun eniş kütlelere mal edilebileceğine inanıyorlardı. Tiyat- ra hem en mükemmel bir eğitim, va- sıtalıydı, hem de sık sık Anadoluda seyahate çıkan Genç Oyuncular, o- rada temiz tiyatronun susamışlığını duyan bir seyirci ile karşılaşmışlar- dı. Bölge tiyatroları teşebbüsü onla- rı pek çok sevindirmişti. — Kendileri de bır tiyatro ve kültür şenliği ter- tip ederek karınca kararınca bu kül- tür seferberlıgıne katılmaya — karar vermişler Birinci Erdek Şenliği Unıversıtelı Genç Oyuncular 1957 senesmın yazmı Şenlik için mü- nasip bir makla geçirmişler- di. Nıhayet 1958m ilkbaharında Er- dekte karar kıldılar. Bu şirin ve ta- rihi kasabanın kaymakamı gençlerin yardımcısı oldu. Genç Oyuncular böylece Birinci Erdek Şenliğinde yalnızca başarılı temsiller vermekle kalmadılar, Erdeke çocuk tiyatrosu— nu, kaliteli filmi, batı müziğini de götürdüler, resim, karikatür ve ti- yatro kitabı sergılerı açtılar, satışı yaptılar. Bir yandan da kasa- banın sosyal hayatını tetkik ediyor, onu her bakımdan — kalkındırmanın çaresini arıyorlardı. Erdekin tarihi eserleri, son senelerde — çok rağbet gören bır modern pla]ı vardı. Ama sosyal hayatı, buna rağmen kâfi de- recede inkişaf etmemişti. — İstidatlı Erdek kadını henüz evinde kapalı, dünyadan pek uzak yaşıyordu, Er- dek halkının deniz kabukları ile yap- tığı kolyeler bilezikler ve diğer çe- şitli süs eşyası da kâfi derecede de- ğerlendirilememişti.. Genç Oyuncu- lar Erdekte sosyal faaliyet göstere- cek bir kadın derneği ile de işbirliği yapmak istiyorlardı. İkinci Erdek Şenliği imdi 13 ler 25 kişi olmuştur ve "Çatı"da İkinci Erdek Şenliğini hazırlamakla meşguldürler. Erdek Komitesi, çalışmalarına başlamıştır. yılki Şenliğin geçen yılki Şenlik- ten daha geniş çapta olmasına çalı- şılmaktadır. Yeni bir açık hava ti- yatrosu inşa edilecek, zengin müzik, bale —programları hazırlanacaktır. Gösterilecek filmler üzerinde bilhas- sa durulmaktadır. Şenliği takip et- mek için gelecek olanlara yer bulma ve seyahat mevzuunda âzami kolay- lık gostermek için tertibat alınmış- tır. Bu yılın Erdek Şenliği Türk Ti- yatrosunun yüzüncü yıldönümünü kutlamak gibi bir hususiyet taşıdığı için, Genç Oyuncular gösterilerinde yalnızca telif eserlere yer — vermiş- lerdir. AKİS, 2 MAYIS 1959 TİYATRO İstanbul Öfke Tiyatrosu Devlet Tiyatrosunun mevsim başın- da sahneye koyduğu J. Osborne'- un "Öfke"sinden sonra İstanbul Şe- hir Tiyatrosu. Dram kısmında, Re- ginald Rose'un "12 Öfkeli Adam'ını sahneye koydu ve geçen hafta An- karaya gelerek bu eseri küçük Tiyat- roda da birkaç defa temsil etti. Böy- lece "Öfke tiyatrosu" Ankaradan is- tanbula Sirayet etmiş oldu. — Fakat Osborne'un "Öfkeli Jimmy"si ile R. Rose'un "12 Öfkeli Adam'ı arasında bir hayli fark var. Daha — doğrusu Jummy nin öfkesiyle bu on iki ada- mın Öfkesi aynı "öfke" değil. Biri, tek başına, içinde yaşadığı cemiyetin kurulu düzenine, yerleşmış kıymetle- rine ve eski nesillere ağız — dolusu küfrediyordu. Berikiler sadece, ba- basını öldürmekten sanık bir genci, eldeki delillerle, bir an önce elek- trikli sandalyeye gçnderemedikleri- ne kızıyorlar. lstanbul Şehir Tiyatrosu "12 Öf keli Adam" gibi Pariste birkaç ay evvel oynanmıya başlamış yeni eser- leri sahnesine çıkarmakla bu eski sanat müessesesini günün icaplarına uygun, yeniliği, canlılığı olan bir fa- aliyete kavuşturmaya, ona taze bir çehre kazandırmıya — çalışıyor. Bu sayede İstanbul seyircisi, kendi pa- rasıyla işleyen Belediye Tiyatrosu- nun Dram kısmında olsun, bu mev- sim, "Dört Albayın Askı". "Kö den Görünüş" ve "12 öfkeli gibi Batı sahnelerinin yani Örnekle- rini, iyi kötü, seyretmiş, tanımış ol- du. Bu da küçümsenemiyecek bir kazançtır. Piyes kimin? Fakat ehir — Tiyatrosu, den beri neşrettiği zifesini de gören- dergisi nde oyna- dığı eserler hakkında, son yıllarda, seyircisine — günü gunüne malü- mat vermiyor. Bazan oynanan eser- ler hakkında kısa notlar konuyorsa da bunlar, umumiyetle, tatmin edi- ci bir mahiyet taşımıyor. Hattâ ba- zan yanlış malümat — veriliyor. Me- selâ, 316'ncı sayısında, "12 Öfkeli A- dam"m tevziatında, eserin Reginald Rose tarafından yazıldigı Türkçesi- nin de Cemal Berke ait olduğu ilân e. diliyor. Halbukı Reginald Rose'un e- seri sadece Amerikan televizyonu i- çin kaleme alınmış, televizyon tek- niğine göre hazırlanmış bir senaryo- dur. Bu senaryodan Sidney Lumet, Henry Fonda'nın baş rolünü oynadı— ğı, bir film meydana — getirmiştir. Sonra tanınmış prodüktör — Lars Smidt, aynı mevzudan bir piyes çı- karmasını Fransız tiyatro yazarı Andre Obey'den istemiştir. — Andre Obey kendisine ısmarlanan — piyesi yazmış ve eser Lars Smidt'in finan- se ettiği, sanat idaresini de Michel Vitold'a Henri Fagadeau'nun üzer- 27 sene- lerine aldıkları Gaite - Montparnasse tiyatrosunda sahneye — konulmuştur. Işte Şehir Tiyatrosunun — oynadığı piyes budur, yani Andre Obey'in sahne adaptasyonundan tercüme e- dilmiştir ve Reginald Rose'un tele- vizyon için yazdığı metinle bir ala- kası yoktur Yoktur ama. ilk temsili görmeğe gıden ve dergideki yazıyı okuyan seyirci, haklı olarak, Ame- rikalı yazarın tiyatro için yazdıgı bir piyesin İngilizceden yapılmış bir ter- cümesini seyrettiğini zannedecek ve yanılmış, daha doğrusu yanıltılmış olacaktır. Bereket versin — derginin daha sonra çıkan sayılarında bu nok- sanlık giderilmiş ve eser hakkında -geç de olsa. bilgi verilmiştir. Oniki Adam Andre Obey'in oniki — adamı, bir Amerikan ağır ceza mahkemeli- nin jüri üyelerdir. Çeşitli menşeler- den ve mesleklerden seçilmiş olan bu oniki kişi, babasını bir bıçakla, öldürmekten sanık 19 yaşındaki bir genç hakkında "suçlu", yahut "suç- suz"” hükmünü vermek üzere müza- kere odasına kapanmışlardır. Piye- sin bütün vakası bu kapalı odada. oniki adam arasında geçiyor. Hatta vak'a kelimesi burada biraz yersiz- dir. Zira ortada olup biten, elle tutulur, gözle görülür bir vaka yok- tur, sadece oniki jüri üyesinin mü- nakaşaları, hattâ mücadeleleri var- dır. Fakat bu. aksiyonun dış görü- nüşüdür. Esas aksiyon oniki adamın kafalarında ve vicdanlarında geçi- anda oniki jüri üyesinden onbirinin sanığa damgasını yapıştırmıya hazır — görünmektedir. İçlerinden yalnız biri — -bir sekizinci — üye. takım tereddütler içindedir. İki zayıf görgü şahidinden başka aley- hinde delil bulunamayan genç sanı- ğı elektrikli sandalyeye — götürecek bir hükme varmadan önce bu şüphe- lerini, tereddütlerini gidermek iste- mektedir. Sekizinci adam yavaş ya- vaş, yılmadan, usanmadan aynı şüp- he ve tereddüt tohumunu jürinin ak- si kanaatteki diğer üyelerine de ka- bul ettirmeğe çalışmaktadır. Eldeki delillerin kifayetsizliğini, şu veya bu sebeple vardıkları menfi — kanaatte hislerine nasıl kapıldıklarını jürinin diğer üyelerine anlatmaya muvaffak olan sekızmc adam sonunda sanık hakkında suçsuzdur hükmünün" ve- rilmesini temin ede Öfkesiz oyun Görüldüğü gibi piyesin bütün ü bu sekizinci adamdadır. Bu rolü, çürük delillerle bir genci ölü- e mahküm etmekte tereddüt etme- yen, hattâ günlük itiyadlarını mamak -meselâ beyzbol maçına ye- tişmek- için bu hükmü vermekte a- cele eden diğer onbir arkadaşına se- kizinci adamın duymakta haklı ola- cağı isyanla, hiddetle oynamak müm- kündür. Aynı zamanda sadece haki- 27 yü_