İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Almanya Şişmanlıyanların diyarı (Kapaktaki iktisatçı) uhtelif Alman şehirlerindeki in- aat büroları tarafından tutulan kayıtlara bakılırsa, son yıllarda ta- mamlanan bütün sinema ve tiyatro- ların koltukları eskisine nisbetle or- talama beş santim kadar daha geniş tutulmuştur. Zira 1959 yılının Al- manı, İkinci Dünya Harbinden önce- ki ve hattâ ondokuzuncu asırdaki Almandan daha sıhhatli, daha canlı ve daha şişmandır. Şimdi Alman si- yaset sahnesinde olup bitenler, bu yaz sonunda Bonn'daki Şansölyelik binasında da aynı şekilde bir kol- tuk ayarlaması yapmanın zaruri ola- cağını göstermektedir, uzun boylu, tuğuna çok muhtemelen 115 kiloluk Ludwig Erhard oturacaktır. "Bon yılların en başarılı iktisat bakanı"nın Federal Şansölyelik mev- kii için hemen hemen rakipsiz aday olarak ortaya çıkması hayli — uzun mücadelelerden sonra oldu. Başlan- gıçta Konrad Adenawer'in plânları bambaşkaydı. İhtiyar kurt, ilerleyen yaşına rağmen iktidar oltuğundan ayrılmak niyetinde değildi, — gelecek devrede de başbakan olarak kalmak istiyordu. Halbuki, önümüzdeki yaz sonunda Alm anyada cumhurbaşkan- lığı seçimi yapılacaktır ve Hiristi- yan Demokratların elinde Sosyalist Carlo Schmid'le boy — ölçüşebilecek yeni bir siyasi şahsiyet yoktur. Bü- tün ümitler partinin eski aslan ü- zerinde toplanmıştır. Adenauer. ön- celeri, cumhurbaşkanlığı makamı i- çin sevimli İktisat Bakanı Erhard'ı ı]erı sürmek — niyetindeydi. Fakat "Alman mucizesini yaratan adam uzun zamandan beri göz koyduğu şansölyelik mevkiine giden yolu böy- e kolayca terkedivermek ve aslın- da sembolik bir makam olan cum- hurbaşkanlığı koltuğuna oturmak is- temiyordu. Adenauer'in ve onun et- rafındaki ondokuz kişilik nin adaylık taleplerini önce ye istemiye kabul etti. Fakat bu ka- bul haberinin gazetelerle yayınlan- masından men sonra, Erhard'ın Bonn'daki evine günde binlerce mek- tup ve telgraf gelmeğe başladı. Zen- gin sanayicilerden basit çiftçilere kadar sayısız Alman vatandaşı, ken- dilerini bugünkü — refah — seviyesine yükselten adamın böyle hemen pa- sif bir mevkie çekilmesine taraftar değillerdi. Halk ve mensup olduğu partinin milletvekilleri tarafından bu kadar ısrarla desteklendiğini gö- ren şişman bakan, aradan iki geçmeden partının adaylık hakkında verdiği cevaptan ğünü ve cumhurbaşkanlığı seçimle- rine katılmak niyetinde — olmadığını bildirdi. Adenauer'in plânları — suya düşmüştü. Yaşlı kurt. Carlo Schmid korkusuyla kâbus geçiren parti ida- recilerinin ısrarı karşısında, Fede- 18 ral Cumhuriyetin ikinci cumhurbaş- kanlığına adaylığını koymağa oldu. Şimdi, ini devreden sonra çe- kilmek zorunda olan 75 yaşındaki Theedor Heuss'un yerine, kendisin- den sekiz yaş daha büyük bir baş- ka ihtiyar oturacaktır. Adenauwer'in cumhurbaşkanlığı makama ve siya- si iktidar bakımından bu makamın hukuki imkânları hakkında söyledi- ği bütün iyimser sözlere Tağmen, ölümüzdeki yaz sonundan itibaren, Almanyada hakiki kuvvet müstak- bel şansölyenin eline geçmiş olacak- tır. Weimar anayasasında bir hayli farklı olan Bonn anayasası cumhur- başkanının elinde fazla kuvvet top- lanmasına imkân — vermemektedir. Alman Cumhurbaşkanı, yeryüzünde selâhiyeti en az olan Cumhurbaşka- nıdır. Rekabetin faydaları S ıra nihai iktidar mücadelesine ge- lince, takiplerinin nazik ve sinsi oyunlarını birer birer alt. etmesini bilen adam, iktisat sahasında da re- kabet prensibine olan derin imanıy- la tanınır. Yalnız, Ludwig Erhard'- in rekabet prensibi klâsik liberalle- rin inandıkları prensipten bir hayli farklıdır. Alınan — İktisat — Bakanı, devletin — himayesi, yol göstericiliği ve teşviki altında bir serbest reka- betin faydasına inanmaktadır. As- lına bakılırsa, birçoklarının iddia et- tiklerinin aksıne Friedrich List'ten beri Alman ıktısat sahasına hâkim olan prensiplerde pek büyük bir de- ğişiklik vuku bulmuş değildir. Al- Doı)u-— Batu A f___ < Ji—'— a | . -- * aZ An.flşhaıh_% rî" h z Ka Üa KA & manya yine bir "güdümlü iktisat" rejimine tâbidir. Fakat, İkinci Dün- ya Harbinin sonundan beri bu güt- me ve muayyen bir istikamete doğ- ru sevketme. devletin fiilen iktisadi hayata katılması şeklinde değil, ik- tisadi hayata yol göstermesi şeklin- de olmuştur. Ludwig Erhard, — Al- manyanın iktisadi durumu hakkında söz sahibi olduğu günden beri, kuv- etle inandığı serbest rekabet pren- sibinden ayırılmaksızın mütemadiyen teşvik edici tedbirler almış, — yeni fabrika kuranlar için gayet elveriş- li vergi muafivetleri ihdas — etmiş, ham madde ithalinde devlet yardı- mını esirgememiş ve bu arada sos- yal tedbirler almaktan da geri kat- mamıştır. Aynı an "Federal Şansolyc Yardımcılıgı ünvanını da taşıyan Erhard, serbest — rekabetin kırıcı bir hâl almaması ve' halk küt- lelerinin devler arasındaki İi yarışmadan Zzarar görmemeleri devletin sosyal mevzuat yoluyla mü- dahalede bulunmasına bilhassa ta- raftardır ve bu bakımdan — "klâsik liberal" tipinden bir haylı uzaklaş- maktadır. Bu b kımdan "piyasa ik- tisadı" verıne, "piyasanın sosyal ik- tisadı" tâbirini kullanması manidar- dır. Ludwig Erhard, teşvik edici, yol gösterici ve mahzurları önleyici dev- let tedbirlerinin dışında, tam reka- bete dayanan bir piyasa iktisadının patronu olsun, işçisi olsun disiplin- den ayrılmıyan Almanyayı kısa za- manda kalkındıracağına harb sonu- DALGALARIN GÖTÜRDÜKLERİ AKİS, 2 MAYIS 1959