YURTTA OLUP BİTENLER Alkışlarla Karşılanan — konuşma- sından sonra -Amt Kabirde — alkış sesleri ilk defa işitilmektedir. Soe- arno, doğruca halkın içine Mavi meleklere, kız talebelere fat etti. Bu arada kız — talebelere yaklaşan bir hariciyeci, Endonezya Devlet Başkanının iltifatlarına karşı Türk — talebelerinin — teşekkürlerini bildirmek için İngilizce bilen bir kı- za ihtiyaç oldugunu söyledi ye talip- lerden en güz -Tiraje — Tilzeli- içeriye goturdu Tırae oldukça he- yecanlanmıştı. Onu önce Bay ara tak- dim ettiler. Bayar, Soekarnoya söy- lenecek cümlelerin Türkçesini — an- lattı. O da bunları titrek bir İngi- lizce ile Soekarno'ya tekrarladı. Soe- karno kızın Türk talebeleri — adına İzhar, ettiği şükran duygularını sa- mimi bir şekilde — cevaplandırdı. 15 dakika sonra salondan heyecandan kıpkırmızı bir yüzle çıkan Tirajeye arkadaşları büyük tezahürat yaptı- lar. Sokarno'nun salondan çıkmasın- dan Önce, protokolü tanzimle vazi- feli <<lanlar onun en çok iltifat et- tiği mavi melekleri bu defa da çıkış yolunun iki yanına tek sıra halinde dizdiler, Soekarno çıkarken mavi me- leklerle bir daha karşılaştı, onları il- tifatlarına bir kere daha mazhar kıl- u sırada talebe toplulukları karmakarışık olmuş, herkes birbirine girmiş ortada nizam diye bir şey kalmamıştı. Nizamı temin için kü- çük mikyasta lüzum duyuldu. Başından isabet a- lan bir genç kız gelişi güzel salla- nan copların en talihsiz kurbanı ol- du, ü ullanılmasına İstanbul eğlenceleri A nkaranın Soekarno'nun gelişi do- layısıyla yaşadığı şenlik günle rinden, — İstanbullular da mahrum kalmadılar. Pazar sabahı çift loko- motifli "beyaz tren", iki umhur- başkanını İstanbula getırdı. Haydarı paşa garında ve rıhtımda gene ta- lebelerden ve meraklılardan müte- şekkil büyük topluluk tarafından al- kışlanarak karşılanan misafir Dev- let Başkanı Şale Köşkünde misafir edildi. Bilhassa Dolmabahçe Rıhtı- mındaki kalabalık - muazzamdı. Bu muazzam kalabalık, "iş bilenin, kılıç kuşananın" prensıbıne sadık idareci- lerin zekâlarının eseriydi. Aklıevvel idareciler, milli maç için Dolmabah- çe Stadının kapısında toplanan fut- bol meraklılarını, "mecburi karşıla- yıcılar" hâline getırmekte guçluk çekmediler. Bunun için. mabahçe Stadında ilk defa olarak, Vazifelile— re Öğle tatili vermek kâfi geldi. Bu yüzden turnikeler açılmadı ve misa- firin rıhtıma çıkışı sırasında mey- danı futbol meraklılarından müteşek- kil bir kalabalık doldurdu evvel protokol mütehassıslarının in- ce zekâsı sayesinde. Leftere gidecek tezahüratın bir kısmına nail güzide misafir rıhtıma çıkıp, mera- sim tamamlandıktan sonra — stadın kapıları yeniden, açıldı. 10 İstanbul günleri, Ankaradakinden çok daha şahane geçti. Dolmabahçe Sarayında tertiplenen resmi toplan- tıdan başka, ayrıca hazırlanan hu- susi programlarla şehrin — muhtelif yerlerim gezen, Savarona ile de de- nizde uzun turlar yapan misafir Devlet Başkanı gecelerını "mütenek- kiren" Kordon Blö Kervansaray pavyonlarında geçirmeği tercih et- ti. Bu pavyonlardaki programı, Baş- kanın temsilcisi Hadinato hazırlıyor- Endonezya kadınlarının kalkın- dırılması yolunda Türk kadınlarının kalkındırılmasına dair — örneklerden istifade ederek geniş bir tetkik yap- makta uğunu — söyleyen ve bu maksatla Türkiyedeki kadın gaze- tecilerle fikir danışmak üzere parti- ler tertiplemek isteyen Hadinato, bu fikir danışma işini tahakkuk ettire- memekle beraber, tetkikatını gazete- ciler dışındaki kadın toplulukları a- rasında ilerletmişti. Pavyonlar üze- rindeki ihtisası da bundandı. Fakat ne yazık ki, Hadinato'nun tertiple- diği program, ilk gece Başkanı mem- nun edemedi. Kordon Blöye gece ya- rısından sonra saat 12 yi yirmi ge- ce gelen Soekarno, burada 40 dakıka dan fazla kalmadı. Gerçi İnci Biro- lun, Cezayırlı Fat_ımanm iki streap - teese'cinin ve anyol — dansözü Rossa Maria'nın teşkıl ettiği prog- ram fena değildi, — ama, al Soekarno'nun zevkini okşamıyordu. aamafih ertesi geceki program birincinin yarattığı intibaı değiştir- di. Soekarno 25 kişi ile beraber git- tiği Kervan Sarayda yemek de yiye- rek . uzun müdde kaldı. — Burada streap . tees'ci Dodo von Hamburg, oriantel dansözlerden Semra Yıldız ve Güler kardeşler ile İsviçreli ko- mikler ve Türk cambazları vardı. o salı gununu iki karısı i- kmcısıyle yaşamaktadır- ve yedi ço- cuğuna hediye almakla geçirdi. Bu arada Kapalıçarşı ve İstiklâl — cad- desinde epeyi dolaştı. Hediyeleri se- çerken fikir danışmak üzere, yanı- na sarışın ve çok güzel bir de ec- nebi kadın almıştı. Bu işi herhalde bir Türk kızı ile yapmak, alınan eşya- yanın secimi bakımından daha iyi olacaktı ama, Başkanın bu — isteği Hadinato'nun insan üstü gayretleri- ne rağmen gerçekleşemedi. Üniversitedeki altı ok e. Istanbul ziyareti sadece gezintiler ve turistik tetkiklerle de dev. etmedi. Endonezya Devlet Başkanı— nın İstanbuldaki müşahedeleri ara- sında enteresan bulduğu gösteriler- den biri de Pazar akşamı Şale köş- künde verilen Türk musikisi konse- ri oldu. Bu konserde Mediha Demir- kıranın söylediği şarkılar, kadınlı erkekli bir ekibin yaptığı milli dans- lar ve sazla yapılan halk türküleri güzide misafirin alakasını topladı. Soekarno'ya, İstanbul Üniversitesinin Hukuk Doktorluğu tevcih edilirken, ziyaretin ilmi cephesi de ortaya çık— Soekarno burada kendi -tabiriyle bır' "doktora tezi" verdi. Tez, her memleketin kendi idaresini seçerken kendi bünyesini esas tutması fikri- ne dayanıyordu. Bu ar da Soekar- no, kendi memleketinin "güdümlü" bir rejime geçmek zorunda kal- dığını belirtti.. Konuşmasını yazı- ll kâğıtlardan okuyordu. Okuyu şu gayet rahattı. Fakat bir yerde şaşırdı. Kısa bir duraklamadan son- ra devam etti. Metni evvelden gö- renler bu duraklamaya hayret etme- diler. Soekarno orada bir atlama yap- mıştı. Atlanılan yer -üzeri - mürek- kepli kalemle çizilmişti, şöyle idi: "Sizin devlet felsefeniz, Anaya- sanıza 1937 senesinde, yani ilk defa formüle edildiğinden altı sene son- ra konulmuştu. Siz, modern Türk devletini şu şekilde hülâsa edilen al- tı prensip üzerine dayandırmayı lü- zumlu görmüşsünüz: Cumhuriyetçi- lik, devletçilik, halkçılık, inkılâpçı- hk lâiklik, milliyetçilik. Bu altı ok, sizin devlet felsefenizi teşkil — eder ütün hareketleriniz, — kararlarınız ve kalkınmanız, bu altı ok tarafın- dan güdülür. Bu asil bir felsefedir. Ve Öyle bir felsefe ki, sizin — milli tecrübenizden ve milli kudretımzden neşet ettiği aşikârdır. Metinde böylece yazılı olan bu cümlelerden sonra, altı ok Endonez- yada Soekarno'nun ortaya çıkardığı beş prensiple mukavese ediliyor ve iki devlet bünyesi arasında bir ben- zerlik bulunduğu hneticesine varılı- ordu. Ancak Başkanın ilgililere da- nışmadan kaleme aldığı cümlele- rin sonradan 'ço büyük politik mahzurlar" taşıdığı — anlaşılmış ve bunlar metinden çıkarılmıştı. Soekar- no'nun okurken şaşırması ve durak- ladıktan sonra devam etmesi bun- dandı. Soekarno'nun konuşması, bilhassa "demokrasinin iktisadi refah gerçek- leşmeden yerleşemiyeceği" yolundaki mütalâaları devlet erkanımız tara- fından alâka ile dinlenildi. Akşam nutkun, enteresan bulunan kısımla- rının gazetelere mümkün — mertebe geniş girmesi için D aşkanı Kemal Aygün tarafından gazetelere ricada bulunuldu. Daha evvel Mec- listeki — münakaşanın — atlanmasını Beyfendi namına istiyen — sempatik Kemal Aygünün bu talebi de yerine getirildi. Çin işi, Japon işi taklar da he- saba katılınca maliyeti yarım mil- yonu bulan bu ziyaret doğrusu pek faydasız olmadı. Türk halk efkârı- na "demokrasinin mahzur yurulmuş oldu. Beş bin adalı demokrasinin hasında bulunmasının ehemmiyeti yoktu. Ama en büyük istifade, Ame- rikadan fazla Amerikalı bir dış po- littika güden Türk lıderlerının "Ne Amerika ne Rusya" diyen bir âle- min temsilcisiyle karşı karşıya gel- meleri oldu. Nötralist âlemin tem- silcilerini tanımak, bizi belki de Or- ta Doğu ve diğer Asya memleketle- riyle münasebetlerimizde daha anla- yışlı olmaya sevkedecekti. AKİS, 2 MAYIS 1959