zaman kaldığı için işlerin bir an çık- masını saglamak üzere Ankaraya yelen şirket başkanı, kesilmesi iste- nen kısımların kendisince de uygun görüldüğünü söylediği için mesele kalmıyordu. Fakat... Fakat, bu mu- tabakata rağmen hıç umulmadık bir şey oldu Filmin elenmesı için bir jüri kur ve jürinin kararını öğre- nen ılgılı şahsıyet bırdenbıre fikrini değiştirdi. Ne ulur ne olmaz, sunta her hangi bir- mesele çıkar da bir mesuliyet yüklenirim duşuncesıyle filmin yeniden kurulacak başka jüri tarafından bir kere daha ince- lenmesini istedi. Devlet Tiyatrosunun edebi heyetınden pek farklı olmıyan bu İkinci jürinin kararı korkuldu— ğu gibi, menfi oldu er ne kadar şimdiye kadar yapılan Türk filmlerinin hazırlanış ve çekiliş ba- ımından en iyisi ise de bu haliyle de bugünkü Türkiyeyi milletlerara- sı bir müsabakada temsil edecek du- rumda olmadığı" ileri - sürülüyordu. Yıllardan sonra ilk defa olarak bir milletlerarası film festivaline çekin- n gönderilebilecek bir eser bu- lunmuş, fakat mesuliyetten korkan- ların ve "edebi heyet'in yardımiyle festival kapısından gerı dönmüştük. Halbuki "Üç arkadaş", gittikçe dar- laşan, artık kendi kendini kurtara- —yan iç pazarın zorlanması, pro- düktörlerin dış pazarlar araması, kendılerını buna göre ayarlamaları, daha bir çalışmaya girişmele- ri için iyi bir başlangıç olabilirdi. Böyle bir başlangıç için de en iyi yer Cannes Festivaliydi. Gerçi "Üç arkadaş", bundan sonra yapılacak Berlin veya Venedik — Festivallerine de katılabilir. ama Cannes Festiva- lindeki kadar müsait şartlarla değil. Zira Cannes PFestivali, katılacak filmlerde bir ilk seçme — yapmıyor, gönderilen bütün filmler — doğru doğruya müsabakaya kabul ediliyor- du. "Üç arkadaş"ın önüne çıkarılan bu engel, hiç olmazsa bundan sonra- sı için ders verebilirse oturup şük- retmek 1lâzımdır. Ama fırsat kaçır- mak gibi, olaylardan ders almamak da — başlıca — hususiyetlerimizdendir. Şimdi üzerinde durulması ve halle- dilmesi gereken noktalar şunlardır: Basın Yayın ve Turizm Bakanlığı, kanun ve nızamnamelerle sınırlan- mış olan sansür müessesesini ciğni- yerek, Türkiyede ikinci bir sansür nizamı kurmak selâhiyetini nereden alıyor? Kanun ve nizamnamelere göre kurulan ve bunlara göre fil- min yurt içinde ve yurt dışında gös- terilmesine izin veren sansür ka- nasıl çıgnenebılıyor" "Üç ar- kadaş” sansür heyetinin verdiği ka- rara dayanılarak daha — şimdiden sa, Macaristan, Yunanistan, İs- rail, İran ve Kıbrısta gosterılmek üzere satılmıştır. Basın - Yayı Tu rizm Bakanlığının film hakkımla "bugünkü Türkiyeyi milletlerarası bir müsabakada temsil edecek — du- rumda olmadığı" yolundaki karariy- AKİS, 2MAYIS 1959 le bu durum arasındaki açık tezat nasıl giderilecektir? Yukarıda da belirtildiği gibi, milletlerarası mü- sabakalara — gönderilecek filmlerin, "estetik" bakımdan bir elemeden geçmesi iyi bir şeydir ama, belli bir statüsü olan, belli maddelere dayanan ve bi "filmden anlı- yan" bir heyet tarafından yapılması gerekir. Basın - Yayın ve Turizm Bakanlığı, bunlar yapılmadan böy- le bir karara varmak ve Türkiyeyi iyi bir fırsattan mahrum etmek hak ve selâhiyetini nasıl bulabilmekte- dir? Şimdi cevaplandırılması gere- ken noktalar bunlardır ve önümüz- deki festivallerde de aynı durumla- rın ortay, maması ıçın bir an önce halledılmesı icabeder. Festivaller Cannes Eşiğine kadar gidip de geri dön- düğümüz Milletlerarası Cannes Film Festivalinin onikincisi 30 Ni- sanda, Italyan rejısoru Mario Sol- dati'nin — "Policarpo"su ile açılacak, 15 Mayısta ise Amerikan George Stevens in en yeni "The of Anne Frank . Anne Frank'ın hatıra defteri"nin müsaba- ka dışı gösterilmesiyle sona erecek- tir. Bu yılki Cannes Festivalinin mil- letlerarası Jürisi, Micheline Presle, arcel Acharj, Pierre Daninos, Ju- lien Duvivier, Max Favalelli (Fran— sa), Pntoni Bohdiewicz (Polonya;, Gene Kelly (A. D), Carlo Ponti (İtalya), Mihail Kakoyannis (Yuna— nistan), Sergey Vasilyef (S. C. arios Cuenca'dan (Meksı— ka) meydana gelmektedir. Festivale katılacak filmlerden birçoğu — belli olmuştur. Bunlar arasında, Birleşik Amerika Delbert Mann'ın — "Middle of the Night . Gece yansı ve Ric- hard Fleıscher in "Com - Zor- " pulsi lama" adlı fılmlerıyle katılmaktadır Sonuncu eser, "asrın cinayeti" diye bilinen ve ml ner birer aileye men- sup unıversıtelı iki delikanlının "üs- tünlüklerini" göstermek için küçük bir çocuğu oldurmelerıyle ortaya çı- kan "Leopold Loeb cinayet dâva- st'nı hıkaye etmektedir. İngiltere, festivalin favori eserlerinden sayılan "Ro he Top - Tepedeki oda" ile uzun yıllardan beri milletlerarası sinema sahasında kayb ettiği yere yenıden ulaşmak için — çalışacaktır. "Tepedeki oda", genç rejisör Jac Clayton'un ikinci uzun filmi olup, yükselmek için herşeyi mubah gö- ren bir delikanlının macerasını an- latmaktadır. Mario Soldati'nin "Po- licarpo"sundan başka Italya festi- vale Renato Castellani'nin — "Nella citta 1'inferno . Şehirdeki cehennem" ini de göndermektedir. — Romadaki kadınlar hapishanesini anlatan "Şe- hirdeki cehennem"in en ehemmiyet- li taraflarından biri, iki usta sinema oyuncusunun, Anna Magnani ile Gi- SİNEMA ulietta Masina'nın birlikte oynama- larıdır. festivale, Marcel Ca- eu Negro - Siyah Orpheu" Alaın Resnaıs nin "Hiroa mon amour” adlı f'ılmlerıyle katılmaktadır. Ayrıca François Truf- faut'nun "Les 400 coups - 400 dar- be"si de festivalde gösterilecektir. Al- manya ise, Bernari Shaw'ın "Arms and Man" komedisinden adapte edi- len ve Fransız Peter Wirth'in çevir- diği "Helden - Kahramanlar"ı yolla- maktadır. Sovyetler Birliği, biri' res- Fransızlar mus'nün - Başkalarının "Baba ocagı p festiva- le katılacaktır. İngiliz rejisörü Mic- hael Powell ise, her Zzamanki bale filimlerinden bırını İspanyada çevir- miş olup, bu f'ılm İspanya adına fes— tivale girecektir. "Luna de miel - layı" adını taşıyan bu filmde Antb— nio ve Ludmilla Tcherina cifti rol al- makta, Manuel de Falla'nın "El A- mor Brujo" adlı balesinin tamamı yer almaktadır çocukları" ve Festivale katılan diğer eserler de şunlardır: Avusturya "Die Halbzar- te . Eva". Bulgaristan "Strene - Yıl- dızlar", Çin Halk Cumhuriyeti "Gü- nahkâr kadın", Yunanistan "Mato- meno iliovasilena . Kanlı şafak", Ma- caristan "Edes Anna - Anna" Hin- distan "Lajwanti", Japonya "Shir- asagui Beyaz balıkçı Meksık "La Cucaraoha Portekız "Portekız rap- sodisi", sveç "Froken aprıl -Bayan isan", Çekoslavakya — "Ustek", ve Jiri Trnka'nın uzun kukla filmi "Bir yaz gecesi rüyası", Yugosl avya "Vak- ti b llı olmayan tren", Venezüella " Filmcilik "Tehlikeli alâkalar" F ransız sinemasının "öfkeli delikan- lılarından Roger Vadim, Cho- derlos de Laclos'nun 1782 de yayım- lanan romanı "Les Liassons dange- ureses -Tehlikeli alâkalar"ını günü- müze adapte ederken alâka uyandı- racağını her halde düşünmüş,, fakat bu kadar gürültüye sebebolacağını belki de aklından geçırmemıştı Doğ- rusu istenirse kabahat Vadim'de de- ğil, Fransız edebıyatçılar Derneği'- nde idi. Laclos'nun romanının 18. a- sırdan 20. asra nakledilmesi nedense Derneğin hoşuna gitmedi, Laclos'nun fahri avukatı kesilen dernek, yırmın— ci asır kılığına bürünmüş bir. "Teh- likeli alâkalar” ortaya çıktığı vakit mahkemeye müracaat etmekle teh- ditte bulundu. Halbuki meselâ Jean Cocteau nun "Tristan et Iseut"yü "L'Eternel Retoliir -Edebi dönüş" ve- ya H. -G. Clouzot'nun "Manon Les- caulf'yu "Manon" adıyla — perdeye aktarmasına karşı Dernek hiç sesini çıkarmamıştı. Maamafih Vadim, Der- neğin tehditlerine pek kulak asmadı, hatta film daha meydana çıkmadan