C. H P. Hareketin bereketi... u haftanın ortasında — Çarşamba ünü, Bayındır sokaktaki harap görünüşlü C. erkezinin emek- tar yeşil çuhalı masası — etrafında Grup ve Merkez İdare Kurullarının mutad müşterek toplantılarından bi- ri yapıldı. Sabah başlıyan toplantıya ulvar Palasta yenen öğle meğin- den sonra akşam üstü saat Sde de- vam edildi. Gece saat 8.30'a kadar suren toplantıya İnönü başkanlık et- Goruşulen mevzu, * lelerı idi, bir de İnönü zisi... Genel Başkanın gezisi 29 Ni- san Çarşamba günü saat — 14.30'da başlıyacaktır vagonda şim- diden 13 kişilik yer ayıltılmıştı. nüye Merkez İdare Kurulundan Ke- mal Satır, Turhan Feyzioğlu, Kema- li Beyazıt, Turgut Göle, Osman Ali- şiroğlu, Turan Güneş, Grup İdare Heyetinden İsmail Rüştü Aksal -ve- ya Nüvit Yetkin-, Hıfzı Oğuz Reka- ta, Fazıl Yalçın, İbrahim Saffet O- may refakat edeceklerdir. Ayrıca ay- ni gün 30 milletvekili İzmire gide- cektir. İnönü ve beraberindekiler Perşembe sabahı saat 8'de — Uşaka varacaklardır. İnönü Uşakta ilk ko- nuşmasını yapacaktır. Gece Uşakta geçirildikten sonra ertesi gün Ma- nisaya gelinecek, İnönü burada ikin- ci defa konuşacaktır. 2 Mayıs günü otomobille İzmire geçilecek, İnönü gece C. H. P. balosunda hazır bulun- duktan sonra 3 Mayıs günü Karşıya- ka İlçe Kongresinde Üçüncü konuş- masını yapacaktır. İnönünün a çok yarının meseleleri üzerinde -bil- hassa iktisadi —meseleler — üzerinde- duracağı tahmin edilmektedir. C. H. P. Genel Başkanının tok sözlü konuş- maları, ümitsizliktten — kurtulamıyan Vatandaşlara yeni bir ümit getirecek- tir. Genel Başkanın bu konuşmalarıy- la ahar taarruzu" ismi takılan kampanya asıl hızını kazanmış ola- caktır Kampanyanın ilk faalıyetı gecen haftanın sonunda Cuma günü Trak- yada. "başladı. Sabahın erken saatle- rinde Londra asfaltının başlangıcın- dan harekete geçen C. ekibini İstanbul C H. P. adaylarından Şoför Kâzım Özekenin Chevrolet otomobili taşıyordu. Otomobilin ön koltuğunda, şoförün yanında spor ceketi ve serj gri pantolonuyla Kemal Satır oturu- yordu. İsmail Rüştü Aksal ile Tur- han Feyzioğlu arkadaydı. mutad koyu bir elbise giymişti. leği beyaz ve kolalıydı. — Manşetleri ceketının kolundan dışarıya çıkıyor- Görenler, böyle büyük kısmı toz toprak 1çınde geçecek seyahate ıtı— nalı bir kıyafetle çıkmanın mahzu larını düşündüler ve Aksalın bırkaç saat sonra pışman olacagını hesapla- dılar. Ama C. P. nin bu her mev- zuda titiz elemanı tedbırını evvelden almıştı. Orta boydaki valizi tıka ba- sa gömlek doluydu. Böylece uğranı- an her yere pırıl pırıl çıkmaga mu- vaffak oldu. Karısının ve çocuğunun AKİS. 25 NİSAN 1959 YURTTA OLUP BİTENLER Kemal Satır — İ. Rüştü Aksal — Turhan Feyzioğlu Üç tok sözlü adam hastalığına rağmen seyahate katılan Turhan Feyzioğlunun elbisesi griydi. da yanına başka elbise almamış, valizine gömlek doldurmuştu. Ama gömlek değiştirmekte Aksal kadar titiz olmadığı için, onun uzun yoldan geldiğini anlamak, daha kolay olu- yordu. Londra asfaltında — Chevrolet'" yı biraz arkadan bir Mercury takip e yordu. Mercury'de gazetecıler vardı İki arabalık kafile Çorludan işe başladı ve ondan sonra üç gün üç gece bütün Trakyayı taradı. Ana yol üzerindeki her yere uğranıldığı gibi, ikinci derece yollar da ihmal olun- mıyarak koylere gidiliyor, vatandaş- larla ya parti odasında, İ a bir kahvede sohbet ediliyor, dert dinle- İkisi Ortası ktidar partisi hatipleri için- de fıkra yazarlarıyla, karika- türistlerin sevgilisi Tevfik De- ri muhalefetten gene — şikâyet etmiş: "— Canım efendim, demiş, bu bizim mkarcı muhalefete lıktan şikâyet ederlerdi. de tutturmuşlar, İstanbul lima- nı doldu, gemiler tahliye olun— muyor diyorlar. Bu hak bu reva mı? Muhalefetın boylesı görülmüş müdür? Hikâye meşhur. Deveye sor- muşlar — İniş mi seversin, yoku- şu mu?" Deve ters ters bakm u, bunun duz yolu mu"" Eee.. kim bilir, belki de Tev- fık ileri bu İktidarın bir isi as- doğru dürüst yapamıyacağı- nı soylemek istemiştir de... yok niyordu. Trakyalılar, böyle bir gezi- yi çoktandır bekliyorlardı. Anlatacak ve dinliyecek çok şeyleri vardı. Bu, her uğranılan yerde pek belirli bir şekilde hissedildi ve elde edilen ilk intibar teşkil etti: C. H. P. lilerin vatan sathına ekipler halinde dağıl- ması, gezilerin sık sık tekrar edil- mesi zaruridir. D. P. teşkilâtının bol paraya ve dini istismar — esaslarına dayanan propagandası karşısında va- tandaşta uyanan tereddütlerin izale- si, bu gezilere bağlıdır Gene ilk intihalardan biri olarak görüldü ki, D. P. din istismarını çok ilerilere kadar götürmüştür. Kahve- erden camilere kadar dindar parti namıyla ; nın propagandası ya- pılmakta, C. e karşı dinsizlik isnatları 1şlenmektedır Bu durum taarruz ekibinin dini iftira kampan- yası üzerinde durmağa şevketti. Eki- bin üç elemanı da, dinin politik he- sapların üstünde — tutulması lâzım geldiğini, aksine hareket — edenlerin dindarlıkla alâkaları - bulunmadığını sık sık misallerle izah ettiler. Bu ve- sile ile Başbakanın muhalefeti ehli- salip olarak ilân ettiği Trakya nu- tuklarına temas edildi ve C. H. P. ye yakışan tabirin "ehli salip" değil, "ehli vatan" olduğu belirtildi. Zaten biraz da bu sebeple bahar kampan- yasına Trakyada başlanmıştı. Vatandaşları meşgul eden mevzu- lardan biri de, iktisadi meselelerdi, Trakya hayvanına yedirecek kepeği bugdaydan daha yüksek fiyata alma- nın ıstırabı içindeydi. Bilhassa Aksa- lın izahları, Trakyalıların takip, edi- len iktisadi politikanın hatalarını ve, C. H. niçin guvenılebılecegmı esaslı surette tesbit etmelerine yara- dı. Feyzioğlunun karışık meseleleri basite irca ederek, herkesin anlıya- bılecegı misallere dayatan konuşma tekniği de, dinleyenlerin pek hoşuna gidiyordu. Buna Satırın teşbihleri ve esprileri de katılınca, taarruz ekibi- nin faaliyeti, dört başı mamur bir manzara arzetti. 7