da Batista'nın galibini alkışlamak i- çin oraya toplanmıştı. Castro, ihtilal elbisesini hâlâ degıştırmemıştı Üze- rinde yine o eski haki renkli ünifor- ma vardı ve sakalını da kesmemişti. UçÇbuçuk s a a t süren yolculuk 32 ya- şındaki ihtilâlciyi yormamıştı. — Fa- kat, gazetecilerle konuşurken birden bire sinirlendi. übada demokratik bir idare taranın kurulup kurulma- dığı hakkındaki sualler genç idealis- ti hayli kızdırmıştı. "İsteyen gazete- cilere Kübanın kapılan açıktır. Ge- lin, bizim misafirimiz olarak kalın ve görün!" diye bağırdı. Castro'nun Amerikaya gazetecilerin daveti üzerine olmuş- tu. Birleşik Devletlerde on gün ka- dar sürecek olan ikâmeti sırasında, Küba başbakanı Gazeteciler Cemiye- tinin yıllk kongresinde — bulunacak ve sorulan sualleri cevaplandıracak- tır. Amerikadan sonra Kanadaya ge- çecek, orada da muhtelif konuşma- lar yapacaktır. gelişi de Ihtilâlden sonra, vuku bulan bu ilk ziyaret, tamamen — gazetecilerle hasbıhal ederek geçırılecek değildir. Castro'nun refakatinde gelenler zi- yaretin hakiki — mahiyetini — ortaya koymaktadır. Hakikaten, İhtilâlci başbakanın yanında, Malıye ve Hazi- ne bakanlarıyla birlikte. Küba Milli Bankasının ve Dış Ticaret Dairesinin reisi de bulunmaktadır. Bunlara ba- karak, ziyaretin hakiki sebepleri a- rasında Amerikan hükümetiyle bazı ticaret ve maliye meselelerinin halli için temaslar yapılacağım kestirmek hiç de güç değildir. Nitekim, Castro daha şimdiden Christian Herter'le birlikte resmi bir ziyafette bulunmuş, teknik mahiyetteki — görüşmeler için zemin hazırlamıştır. İhtilalden hemen sonra Amerika aleyhinde hayli sert konuşan, Ame- rikan emperyalızmını tenkid eden Castro, şimdi de büyük komşunun Kübadan alacağı şeker kotasını art- tırmağa ve yabancı yatırımların nis- betini — yükseltmeğe — çalışmaktadır. Hattâ bazı çevreler, şimdiye — kadar soylenen ateşli nutukların, Washing- ton'a karşı tevcih edilen ıthamların aslında, bu pazarlığı kolaylaştırmak için gırışılmış hesaplı hareketler ol- duğunu soyl ecek kadar ileri — git- mekted Castro'nun ihtilâlden sonra Ame- rika aleyhine söylediklerinde tama- men samimi olduğuna ve hakikaten Amerikan dış siyasetinden farklı bir tarafsızlık siyaseti gütmek istediği- ne dair elde kuvvetlı deliller vardır. İhtilâlin hemen akal e Amerikan dostu görünmek. Amerıkan demok- rasisinin Kübadaki kurtarıcısı olarak ortaya çıkmak Castro yu — Washing- ton'un gözünde hayli — yükselteceği muhakkaken, idealist ihtilâlcinin a- şesinden doğmuştu. Bugün de, Cast- rTo aynı şekilde düşündüğünü sakla- AKİS, 25 NİSAN 1959 Fidel Castro Hesap - Kitap! mamaktadır. Fakat şurasını da unut- mamak gerekir ki. Amerikanın nü- fuz sahasına dahil —olan ve iktisadi bakımdan “büyük komşu"'ya şiddet- le muhtaç bulunan bir devletin de tek başına bir yol tutabilmesi hemen hemen imkânsızdır. Dünyanın başka köşelerinde belki başarılabilecek 0- lan böyle birisi. Amerikanın burnu dibinde yapmasını Castro'dan bek- lemek, küçücük Kübanın imkânları- nı fazla mübalâğa etmek olur. Fidel Castro'nun muvaffakiyeti, Amerikan nüfuzundan tamamen sıyrılmakla de- ğil, bu nüfuzu makül hadler içinde tutabilmekle kendisini gösterecektir. General Mac Arthur İşi açan oymuş! DÜNYADA OLUP BİTENLER Japonya Bir hâkimin dedikleri kyo Ağır Ceza Mahkemesinde verilen bir hükmün yarattığı du- dınlanmış değildi. lında tertiplenen bir protesto göste- risiyle alâkalıydı. Bu gösteri — yürü- yüşü sırasında — yedi Japon genci, Tokyo yakınlarındaki — Taşikava A- merikan hava üssü arazisine, girmiş- ler ve bu yüzden bir yıl hapis tale- biyle mahkemeye verilmişlerdi. Bili yaşındaki hâkim Akio Date, "Japon- yada Amerikan —askeri — kuvvetleri- nin bulunmasının anayasaya aykırı olduğunu" ileri sürerek, savcının ha- pis talebini reddetmış ve beraat ka- saya aykırıdır, bu üsse gi- renlerin cezalandırılmasını âmir o- lan hükümlerin de tatbik edilmeme- si gerekir. Tokyolu hâkim, iddialarını Ja- pon anayasasının giriş kısmındaki cümlelere dayandırmaktadır. İşin a- sil tuhaf tarafı bu anayasanın 1947 yılında İşgal Kuvvetleri Kumandanı General MacArthur tarafından Ja- ponlara zorla kabul ettirilmiş olması- dır. Bu giriş kısmındaki bir cümle, "Japonyanın harp fecaatiyle karşı kargıya kalmasına hükümetin müsa- ade etmiyeceği"nden bahsetmektedir. Hâkim Date. ayrıca, Anayasanın do- kuzuncu maddesini de ileri sürmekte dir. Bu maddeye göre, "Japonyada kara, deniz kuvvetlerinin veya herhangi bir potansiyel harp gücünün bulunmasına asla müsaade edilmiyecektir”. Anayasanın bu mad- desi sonradan geniş biraşekilde tefsir edilmiş ve "taarruz maksadı olma- mak şartıyla" — Japonyanın — kuvvet bulundurabileceği veya yabancı dev- letlerin kuvvetlerine müsaade vere- bileceği şeklinde anlaşılmıştı. Hâkim Date, Anayasanın bu şe- kilde tefsir edilmesini yanlış bul- makta ve iddialarının sağlattı huku- ki esaslara dayandığını ileri — .sür- mektedir. Tabii, muhalefettekı Sos- yalist Partisinin memnuniyetine kar- şılık, iktidardaki Liberal - Demok- ratik Parti böyle bir mahkeme ka- rarının çıkmış olması üzerine hayli telaşlanmıştır Başbakan — Nobusuke işinin partisi Amerikalılarla işbir- liğinin daha da arttırılmasına taraf- tardır. Halbuki, mahkeme kararının Japonyada — uyandırdığı alâka, bu yüzden önümüzdeki mahalli seçımle— rin bile tehlikeye girebileceğine de- lil sayılmıştır. Başbakan, şimdi, dev- letin bütün hukukçularını bir araya toplamış ve buna bir çare bulmak i- çin danışmalara başlamıştır metin, doğrudan doğruya mahkemesine muracaat Tokyo Mahkemesinin hükmünü iptal ettirmesi beklenmektedir. Fakat hâ disenin akisleri hiç şüphesiz — daha bir müddet devam edecektir. 25