YURTTA lerek çalıştığı, sık sık bakanlıklara uğradığı, dosyalar tetkik ettiği bili- niyordu. . Bütün mesele D. P. için en az tahripkâr hal şeklini bulmaktı. Par- ti yüksek kademeleri, meseleyi Mec- lise Grupu hazırlamadan — getirmek istemiyorlardı. Zira Meclis tahkika- tının bir emri vâki hâline gelmesi ihtimali kuvvetliydi. Hattâ rivayet- lere göre, Dr. Namık Gedik ve Ha- san Polatkan gibi bazı bakanlar bi- le tahkikata taraftar görünüyorlardı. Halbuki yüksek kademeler — mesele- sin büyümesini istemiyorlardı. Mese- le tahkikata taraftar görünüyorlardı. az konuşulmalı ve tahkikat talebi raddedilmeliydi. O halde herşeyden evvel Grupun disiplini temin edilme- liydi. İşte bu sebeple tahkikat talebi evvelâ D. P. Grupunda görüşülecek, Grup ikna edıldıkten sonra, mesele, Meclis gündemine alınacaktı. Niha- yet bir vicdan meselesi olan tahki- kat kararında Grup disiplininin rol oynamasını anlamaya imkân yoktu ve bir adamın suçlu veya suçsuz ol- duğunu Grup değil her milletvekili - nin vicdanından gelen ses tâyin eder- di, ama, anlaşılıyordu ki bu ışte par- tinin yuksek menfaatleri" ağır bas- mış, disiplin fikri hâkim olmuştu. Protokol Hattıüstüvadan bir misafir Bu haftanın ortasında Ankara, a- dına, Endonezya denilen 5 bin ki- uzunluğundaki bir sahaya yayılmış 3 bin hattıüstüva adasından müteşekkil memleketin Cumhurbaş- kanı Soekarno'yu karşılamaya — ha- zırlanıyordu. Bir muharebe meyda- nını andıran buldozerlerle altüst edil- miş Atatürk Bulvarı, yer yer kırmı- -- beyazlı taklarla suslenıyordu "Bung Karno — Karno Kardeş" lâ- kabı ile maruf Cumhurbaşkanı hu- susi bir uçakla Cuma sabahı Anka- raya inecektir. Misafirin ikâmetine Hariciye köşkü tahsis edilmiştir. "Güdümlü Demokrasi" taraftarı Baş- kan Soekarno, Cuma — günü saat 16.30'da B. M. son derece alâ- ka çekici olacağından şüphe edılemı— yecek bir konuşma yapacaktır. karadaki sayısız — ziyafet ve resmi kabullerden sonra Pazar günü Istan— bula gidilecek, Karno Kardeş üç g de İstanbulda - Şale köşkünde kala— caktır. Camiler dolaşılacak, Boğazda Umur yatıyla gezintiler — yapılacak- Altı günlük ziyaretin muhteşem olacağı ve Batılı devlet başkanları- nın memleketimize gelişine benzemi- yeceği muhakkaktır. Başkan Soekar- no, mazide Kral Hüseyin ve Kral Faysala yapıldığı gibi sark misafir- perverliğine yaraşan ihtişamlı bir şe- kilde ağırlanacaktır. Soekarno, bundan bir yıl kadar evvel Hür Dünyanın "Güdümlü' De- mokrasi fikriyle alay ettiği ve ko- 10 OLUP BİTENLER, münistlerin kuklası hâline geldiğini söylediği adamdır. Endonezya Cum- hurbaşkanı son zamanlarda yeniden Batıya yaklaşmış, bu suretle "Gü- dü Demokrasi" fikri bir — alay mevzuu olmaktan çıkmıştır. Bung Karno, eğlenceyi, dansı ve kadınlarla sohbet etmeği çok seven neşeli bir zattır ve ziyaretinden her- halde son derece memnun kalacak- tır. (Savcılık eliyle aldığımız tekziptir.) Said Bilgiç'in Akis'e Cevabı Ankara İkinci Sulh ceza mahke- mesinin Türk Milliyetçiler — Derneği hakkındaki kapatma kararında iddia ettiğiniz hususların hiçbiri — mevcut değildir. Hakkımdaki ihraç — kararından sonra D. P. Salahiyetlileri beni D. P. ye davet ederken mes'eleyi bu kara- rın ışığında tetkik etmiş ve mahke- menin kararına hürmet ederek hak- karücu faziletini göstermişlerdir. Münfesih Türk Milliyetçiler der- neğinin — umumireisliğini — yaptığım doğrudur. Ben bunu şeref saymak- tayım ve bununla daima iftihar ede- ceğim. Dernek, nizamnamesinde (insan- lara hürriyet ve milletlere istiklal şi- arımızdır) şeklinde bir kaydın mev- cudiyeti sebebiyle kapatılmıştır. Mahkeme, bu —mevzuun ancak Devletin ve Siyasi teşekküllerin iş- tigal mevzuları arasına girebileceği- ni kabuletmiştir. Bu kabulün ise bi- zim için haysiyet kıran bir noktası olamaz. Isparta Meb'usu Said Bilgiç D. P. Saman alevi (Kapaktaki — partici) eçen haftanın sonunda Pazar gü- Şehremininde bir Vatan Cep- hesı Ocagı daha açan D. P. İstanbul İl Başkanı Kemal Aygün, Genel Baş- kanınınkını pek fazla andıran bir üs- lüpla Muhalefetten dert yandı. D. P. Il Başkanının derdi. Aksal, Feyzıog— lu ve Satırın Trakya gezısınden "Ba- har taarruzu" diye bahsedilmeğiydi. Aygün, "Karşınızda düşman mı var kı taarruzdan bahsedıyorsunuz diye or ve sonra "karde kardeşe duşman eden taktikler"in zararlarım sayıyordu. Hafızası kuvvetli — diye tanınan sabık "Emniyetçi"ye, politi- ka bu bakımdan pek faydalı olama- mışa | benziyordu. Zira, "bahar t ruzu" C. H. P. tarafından kullanılmış bir tâbir değil, rin C. H. P. lilerin yeni taktıkları bir isimdi. Aygün deşi kardeşe düşman eden taktikler"e bir misal arıyorsa, Trakyayı gezen C. H. P. lilerin peşine düşmesine ne lüzum vardı? anda içinde bulun- uğu binanın — kapısındaki bakmak kâfiydi: Vatan — Cephesi... Cephe, yani döğüşülen, müdafaa edi- len hat ! Bu cephe kime karşı açıl- mıştı? Sonra seçmenlerin yüzde el- lisini teşkil eden buyuk bir kütleye ptan "“Ehli salip" diyen yoksa Sa- tır mı, Feyzioğlu mu veya — Aksal mıydı? gazetele- gezilerine günün hucumunun gösterdiği tek hakikat, C. de - başlıyan en ufak bir hareketın dahi D. P. bi- nasının — temellerini — sallandırmaya kâfi geldiği, idarecilerinde — tarifsiz bir telâş uyandırdığı idi. Kurbanoğ- lunun Elâzığda. Yardımcının Diyar- İstanbulda Vatan Cephesi ocağı açılıyd Çocuklar için iyi eğlence!..