25 Nisan 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

25 Nisan 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İstibdattan 1 914 senesi ilkabaharı yeni ordunun kurulması ve « yetiştirilmesi yolunda kesif çalışmalar içinde geç- miştir. 1908 senesinden beri hemen daimi bir sefer ha- yatı içinde yaşamıştım. Yemenden getirdiğim ateşli has- talıklar ve kulak ağırlaşması sebebi ile bir umumi din- lenme ve araştırma ile tedaviye ihtiyacım vardı. İkinci Şubede bulunan Kazım Karabekir eyle bir Avrupa seyahati için 1 - 1,5 ay kadar isin almaya karar ver» dik. Teşebbusumuzu Harbiye Nezareti — lütufkâr bir anlayışla karşıladı Avrupa seyahati için bir program yaptık. Kâzım Karabekir bir ay kadar kaldı, ben 15 gün daha fazla uzatabildim. Çok yer görmeğe çalıştık. Viyana,. Münih, Berlin, Paris ve İsviçrede gezdik. Her yerde ikâmet ve seyahat masrafı idareli ve asgari olu- yor, fakat her yeri mümkün okluğu kadar çok gezi- yorduk. Önce Avusturya - Macaristan İmparatorluğu- nun payitahtı olan Viyanaya — gittik. Birkaç günde müstesna tiyatrosunu, müzelerini dolaştık. Şombron Sarayını o zamandan beri bir daha görmedim. Mu teşem bir hatıra gibi zihnimde yaşar. "Münihte birkaç gün eğlendik. Münihin bir fen müzesi vardı. Fen yolundaki icatların numuneleri ilk gününden beri geçırdıgı ilerlemelerle — gösteriliyordu. Meselâ lokomotif, ilk numunesi ile yanyana bugüne kadar geçirdiği bütün öÖrnekleri veriyordu. Telefon böyle, fonograf, elektrik tesisleri, her şey boyleydı Bu müze bir mahalleyi kaplıyordu. Münihte Topçu Mek- tebinden Azmi bey isminde değerli bir arkadaşım yük- sek kimyagerlik tahsili yapıyordu. Bir pansiyonda otu- ruyorduk! Bütün istifadeli yerleri Azmi beyle geziyor- duk. Münihin umumi hayatının üzerimde yaptığı dai- mi tesir kadınların o zamana kadar bilmediğim, geniş- likte çalışkanlıkları olmuştur. Cemiyetin her hizmetin- de kadınlar vazife almışlardı. Göze çarpan bir otorite ile işlerini yapıyorlardı. 7.8 milyonluk Bavyera, ka- dın erkek bütün- nufusu ile 15 mılyonluk bir cemiyet mahsulü veriyordu." Bizim . kadınlarımızın umumi ha- yattan uzak bulunmaları mıllı gücümüzü yarı yarıya azaltıyor mânasını ilk nazarda Münihte kavramıştım. Bir yağmurlu gün- de kapalı bir du- | rağa sığınmış' va- — sıta — bekliyordum. — Münihli hanımla- çıkışıp, onları yağ- | mura doğru nasıl | ittiklerini hâlâ ha- tırlarım. Azmi be- yin Münihe dair bir hikâyesi — pek eğlencelidir. Bir apartmanda — otu- ruyorlar. İstanbul- © cekler çıkmış. nti bey apartman i Madamdan, temizlik — için bir çare soylıyecegını düşünerek, akıl i temiş. Madam temızle— necek böce görünce feryadı Demokrasiye 1914 de Berlin Ataşemiliterimiz H. Cemil Çambel -önde oturan- bir uçuş tecrübesinde memnun bir ha göstermiyordu. İh- 1914 SENESİ basarak odadan çıkmış. Yarım saat geçmeden bir mü- him Belediye sağlık ekibi apartmana gelmiş ve bütün eşyayı temızlemış Ehemmiyetli bir masraf pusulasını ödetmişler "Bavyeralılar eski bir krallık hanedanının parlak- lığı içinde yaşarlardı. Almanya İmparatorluğu içinde olmakla beraber müstakil ve kuvvetli bir devletin usul- leri ve debdebeleri her vesileyle görülürdü. Münihte bir profesör doktorun muayenehanesine gittim Ku- laklarımı uzun uzun muayene ettikten ve Yemende geçirdiğim sıtmaları dinledikten — sonra iki cümleyle hükmünü-, söylemişti: "Binbaşı efendi size faydalı ola- cak durumda değilim. Kanaatımca kulaklarınız daha ziyade, artmaksızın ömrünüzün sonuna -kadar sizi gö- türecektir" demişt BERLİN OPERASINDA Berline vardığımız gün eşyalarımızı istasyona ba- raktık ve bir şehir kılavuzu satın alarak yayan şehre daldık. İstasyondan öğrendiğimiz bir iki pansi- yonu görerek bizine yerleştik ve eşyalarımızı getirttik. Berline varmamızla bir saat içinde kendimiz bularak bir pansıyona yerleşmemiz bildiğimiz her hangi bir şehrin basit işi gibi, olmuştu. Bundan sonra sefarete giderek Ataşemiliterimiz, pek yakın arkadaşımız Ha- san Cemil beyi -Hasan Cemil Cambel. ziyaret ettik. İlk işimiz Berlindeki becerikliliğimizi anlatmak oldu. Hasan Cemil bey Türkiyenin , seçilmiş iki adamının elbette böyle yapacağını söyleyerek gülüyordu. Çam- belin lütfuyla Berlini iyi gezdik. Tabii en ehemmiyetli işimiz operaya gitmek oldu. O ne dikkatli, ne telâşlı bir şeydi; operaya gitmek. Saat 8 den evvel orada bulunduk, Wagner'in bir operası oynanıyordu.' Müzik başlayınca bızım Yemen mektebinin musiki terbiyesi hafızamda canlandı. Arkadaşlarıma "biz bunları Ye- menden biliriz" diye övünüyordum. Bununla beraber ilk görüşümde oyunun uzun sahnelerinden yorulmuş- hayet son başladı ve tahmine göre yü- — Tüyüp oda nihaye- Mahmut ha—. berler duyuyor ve" i 1 AKİS, 25 NİSAN 1959

Bu sayıdan diğer sayfalar: