HİKAYELERİ BERLİN OPERASI tiyatlı konuşmasına rağmen Almanyayla Devlet arasın- daki münasebetlerden haberli olmamaktan şikâyet eder görünüyordu. Yeni yapılan ordu teşkilâtım da tenkid ediyordu Berlinde epey gezdik. Temiz, muntazam bir şehrin saat gibi işleyen bütün nakliye vasıtalarının çok canlı bir halkın tesirine insan kapılırdı. Aksamları bir umumi bahçede yemek yemek bir zevk olurdu. Berlinde de bir profesör hekime kendimi muayene ettirdiğimi hatırlarım. Profesör iki gün benimle meşgul olduktan sonra bir takım tavsiyeler yaptı. Bana öyle geldi ki bir şey söylemiş olmak için konuşmuştu. PARİSTE GEÇEN GÜNLER undan sonra Karabekirle beraber Parise geldik. (<B Şanzelize civarında bir otele yerleştik. Karabe- kir 1-2 gün sonra ayrılarak İstanbul a döndü. Ben Ataşemiliter olan Ali Fuad Erdenle Parisi — meşhur müzeleri, ormanları ve meydanları ile öğrenmeğe baş- ladım. Bundan evvel âdetim veçhile bir profesöre mü- racaat ettim. Profesör üç gün benimle uğraştı, birçok tahliller yaptı, kan aldı, belkemiğimden su aldı ve bu muayeneler neticesi otelde kımıldanamıyacak kadar hasta oldum. Sevgili arkadaşım Ali Fuad Erden dok- tor gibi bana kuvvet veriyor ve isyanımı yatıştırıyor- du. Nihayet. Profesör hükmünü verdi. "Binbaşı efendi ben sızde hiçbir şey bulamadım" dedi. Ben de o gün- den beri çok kere yarım düzüne hastalık taşımakla berafber hiçbır şeyim yoktur kanaati ile yaşayıp du- Tuyor "Pariste Bulonya ormanında bir askeri resmi geçit yapılmıştı. Ataşemılıterle beraber bu geçit resmini sey- retmiştik. Muazz halk yığını önünde muhteşem bir ordunun gosterısı karşısındaydık Afrikalı süvari ve piyade kıtaları göze çarpıyordu. Anavatan askerleri zamanın en mükemmel teçhizatıyla geçiyorlardı. Bizim bildiğimiz Alman yürüyüşünden farklı olan Fransız kıtalarının yürüyüşü bana kısa ve çevik adımlarıyla canlı ve hareketli bir manzara gibi görünüyordu. Halk çılgın halde âdeta bayram yapıyordu. Anlaşılıyordu ki Temmuz yıldönümü dolayısıyla yapılan bu geçit res- minin siyasi bir gösteriş olması kadar halka şevk ve- recek bir vesile gibi kullanılması da arzu — edilmişti. AKİS, 25 NİSAN 1959 Saatler, süren tören kısa zamanda,bitmiş gibi zevkli geçmişti "Louvre müzesinin tesirini üzerimde taşırım. Muh; teşem salonlar insan tarihinin müstesna eserlerini is- tifade arayan gözlere teşhir ediyordu. Az vaktimizde pek az bir kısmını görmek kabil olmuştu. ya - Macaristan veliahtının Saray Bos- nada olduruldugu haberini ben Pariste öğrenmiştim. İlk günün heyecanlı havadisi, ertesi gün ehemmiyetini kaybetmiş gibiydi. Ben de son bir merhale olmak uze re. İsviçre ye Lusern şehrıne hareket ettim. Lüsern'" geçirdiğim 3 n gençlikten bir bahtiyarlık sah— nesi gibi hatırımda kalmıştır Temiz, güzel, küçük şe- hir, orman yolları ile pek hoşuma gitmişti. Şehirde ve dağda pansiyonda kalıyordum, tabldotlarda Balzak— in örneklerini hatırlatan cemiyetler içinde bulunuyor- dum. Bir defa dağda genç bir Macar Katolik rahıbının bir misafirine din telkinleri yaptığını seyretmiştim. CİHAN HARBİ BAŞLIYOR B ir gün birden bire gazetede Avusturya - Macaris- <D tan ile Sırbistan arasında gerginliğin — arttığını okudum. Ültimatom ihtimalinden bahsedılıyordu He- men seyahat acentesine uğrayarak memlekete — dönüş için bilet almaya karar verdim, Almanya, Fransa, Avusturya üzerinden hangi yol aradımsa memur ba- na kapalı olduğunu söyledi. Heyecanım artmıştı. Me- murun yardımı ile İtalya üzerinden dönüş imkânı bul- dum. İki saat sonra yola çıkmıştım. İtalyadan geçer- ken gazetelerden heyecanlı havadisleri öğreniyorduk. Şaşılacak şey. Almanya ve Avusturyanın müttefiki o- n bu memlekette kayıtsızlık ve sükünet vardı. "Akdenizden bir İtalyan vapuru ile İstanbula ka- vuşmuştum. Hemen Genel Kurmay dairesine gittim. gün memleketimizde umumi seferberlik ilân olun- muştu: 4 Ağustos 1914... Von Feltmanla goruştugu— müz zaman Almanyanın harb ilân etmiş olduğunu öğ- rendim. Seferberlik tertipleri Genel Kurmayın Üçüncü Şubesinde yani bizim şubemizde hazırlandığı için ar- tık gece gündüz çalışma başlamıştı "Hayatımda yaptığım en uzun Avrupa seyahati- min kısa hikâyesi budur. Gülünç denecek kadar mah- dut şartlar ve imkânlar içinde cereyan eden bu kısa gezi, Öteden beri bildiğim yerlerde geçmiş gibi üze- rimde mübalâğasız bir tesir yapmış, ancak tabii bir surette çok istifadeli olmuştur. Bundan sonraki Av- rupa seyahatim 8 sene sonra Lozanagıtmekle yapıl- mıştır. Ondan sonra da Tresmi vazifelerle Avrupanın hemen her tarafına gitmişimdir. Garibi şurasıdır ki, tanıştığım birçok Avrupa ricali, konuşmalarımdan be- nim uzun müddet tahsil veya memuriyet suretiyle Av- rupada bulunduğumu zannederler, sorarlardı. sa seyahatımda zevk olarak her yerde aradığım mü- zelerle, operalar olmuştur. Müzik terbiyesini Yemen Mektebinden sonra 1914 de Avrupada tamamlamış ol- duğumu arkadaşlarıma söylemekten hoşlanırdım. Hep- si de eğlenerek dinlerlerdi. İ (Bu hatıratın her hakkı mahfuzdur. iktibas edilemez.) Kısmen dahi