YURTTA OLUP BİTENLER heykel halinde kaldı. Türkçeden Fransızcaya, Franaızcadan İspanyol- caya tercüme edilerek yapılan Uç ka- demeli mülakat tatsız cereyan etti. Türk Başbakanının gogsune Katolik İzabellanin Büyük Haç nişanını tak- tiği zaman bile Caudillo'nun yüzün- den bir sıcaklık dalgası geçmedi. Mi- safir Başbakan şerefine sarayda ve- rilen muhteşem ziyafet de aynı do- nukluktan kurtulamadı. iyana sarayında İspanyol Dışışlerı Bakam Castiellâ'nın verdiği ziyafet, hem devlet, hem hükümet başkanı sıfatlarını taşıyan Franco'- suz geçti. Viyana sarayında İspanyol ve Türk devlet başkanlarının şeref- lerine kaldırılan kadehler, onlarm giyabında yudumlandı. Franco, Cu- martesi gecesi Türk sefaretinde ve- rilen ziyafette de nâmevcuttu. Başbakan "sadece Tarih ve Allah önünde mes'ul" adamın bu çok ' 'İn- i" — karşılayışının — tesellisini turistik sezilerde buldu. Cuma günü Madridde yapılan sabah gezintileri duyulan hayal kırıklıgını hafifletti. Gerçi Milli Sanayi Enstitüsünü ziya- retle başlıyan sabah gezintisinin key- fini, uçak pavyonunda, enkazı andı- ran bir yarım uçak kanadı, kaçırır gibi oldu: Menderes yarım kanadı görünce başım çevirip oradan uzak- laştı. Ama mimar Juan de Villanu- eranın eseri Prado Resim Galerisin- deki 2 bin şaheser tablo bütün üzün- tüleri unutturdu. Menderes Goya'nın resimlediği halıları ve "Madrid mü- dafilerinin kurşuna dizilmesi" tablo- sunu hayranlıkla seyretti. El Greco'- 'Mery em'ine vecd 1çınde baktı. Bosch'un "Kralların tebcili" ve "Âsi meleklerin düşüşü" tabloları önünde uzun uzun durdu. Cennet - Cehen- nem imajlarını dikkatle tetkik etti. Prado, hakikaten bir sanat Ziyafe- tiydi. Öğleden sonra, Madritin dışında- ki 150 metre irtifamdaki haçıyla ta uzaklardan görülen kayalar içine gö- mülmüş meşhur abide, bir ihtişam zi- yafeti oldu..Son derece zevkli geçen bu turistik gün, Heyetin yalnızca ye- diği 'birakşam yemeğinden sonra Fla- menko kralı, meşhur dansör Anto- nıo nun raks ziyafetiyle tamamlandı. Bu bedii ziyafetlerin tek noksan ka- lan tarafı, Plaza de Toros'daki boğa gureşlerıne ıltıfat edilmemesi oldu. Sanat ve endüstrinin karıştığı sa- bah gezisine Menderes ve Zorludan gayrisi katılmadı. Resimle başı hoş olmayan ve kalkınmaya ancak nu- tuklarda tahammül eden diğer heyet üyeleri çarşı pazar dolaşmayı Gre- co'ya ve İspanyol otomobil modelle- rine tercih etmişlerdi. Birçok kimse Antoniomin Zarzuella tiyatrosundaki danslarından sonra da gece alış ve- rişine çıktılar.. En çok alış veriş e- den heyet uyelerı Sadık Giz ve Rauf Onursal oldu. Agâh Erozan, Fener- bahçeye 1çınde İspanyol havası bu- lunan” bir top aldı Ertesi gün Tagus nehri üzerinde- "ki dağlara yaslanmış, surlarla çev- rili, haşyet verici Toledo şehrinde bir 6 kahramanlık ziyafeti vardı. Türk heyeti 1551 yılında inşa edilen Alka- zar sarayını ve kalesini gezdi. Men- deres, iç harp sırasında kale kuman- danı olan General Moscado'nun hi- kayesini alâkayla dinledi. Generalin oğlu komünistlerin eline esir düş- müştü. Cumhurıyetçıler Generale te- lefon ederek eğer kalevi teslim et- mezse oğlunun öldürüleceğini bildir- diler. Işın vahametini iyice anlat- mak için baba oğulu karşı karşıya getirdiler. General oğluna "Sen va- zifeni biliyorsun; ben de biliyorum" diyerek Cumhurıyetçılerın ümidini boşa çıkardı ve kaleyi teslim etme- di. Bu zalim iç harp hikâyelerinden sadece bir tanesiydi. Cumhurıyetçıle— rin de anlatabileceği "Guernica" gibi daha yüzlerce hikâye — vardı. Ama bunları Franco'nun resmi davetlile- rinin duymasına imkân yoktu. Moral kuvvet B ahar seyahati Pazar günü Valan- siyada sona Madrittekinin aksine Menderes ve refakatinde kiler Valansiyada son derece sıcak bir şe- kilde karşılandılar. Şehrin askeri ve sivil umumi valileri Menderesin şe- hirde kalacağı 3-4 saati en zevkli şe- kilde geçirmesi için gayret gösterdi- ler. Milli marşlar, resmi geçitler ve "Via Turguias" tezahüratından son- ra Heyete portakal ve pirinç tarlala- rını gezdirdiler, öğleyin — Valansiya- nın, deniz mahlükatıyla süslü meş- hur safranlı pirincinin günün yeme- ğini teşkil ettiği —nefis bir ziyafet verdiler Dört günlük resmi bahar seyaha- ti bu hava içinde son buldu. Seyaha- tin elle tutulur tek neticesi bir "Ba- rış ve ebedi dostluk — anlaşması"nın imzası oldu. Ama bu anlaşmanın en ufak bir yenilik getırmedıgını bizzat Fatin Rüştü Zorlu, "Anlaşma, kuv- veti öteden beri malüm olan bağla- rın teyidinden başka bir şey değil- dir" dıyerek ifade ediyordu. Zorluya göre, "dostlukların — devamlı olarak geliştirilmesi faydadan hâli değildi". Bilânço şimdilik bu — "faydadan hâli olmıyan işler"den ıbarettı İle- rideki temaslardan sonra "ataları- mızdan müdevver" dostluğu her sa- hada geliştirmek mümkün- olacaktı. Fakat bu resmi bahar zıyaretmden şu anda daha fazlasını istemek mâ- nasızdı. Menderese İspanyanın, "bü- hamle ve gayretlerinden ve kuvvet"inden bahsederek se- yahati bitirmekten başka yapacak iş kalmıyordu. Ama bu güzel ve na- zik lâflardan sonra hıç kimse Baş- bakan Menderesin "İspanyayı kay- betme felâketi"nden bahsetmesı_ne mâna veremedi. Zeki Başbakan İs- panyanın "barış — cephesine vaziyet alanlar arasına geçmesinin Hür Dün- ya için ne kadar maküs neticeler ya- ratabileceği "nden — bahsediyordu. Yoksa Menderes, —Flamenkolar ve kastanyetler arasında faşizmin ko- münizmde son bulacağı — hakikatini keşfetmiş miydi? Kaça Mal Oldu? ı ki muhripli bahar seyahatine karar verilince Başbakanlığın ilk yap- tığı iş, Deniz Kuvvetleri Kumandanlığına ıkı gemının İspanya se- feri için ne ka vetleri, 6 bin sterlin -17 lık çok ucuz bulduğu bu dar paraya ıhtıyaç olduğunu sormak o n Türk lirası- cevabını verdı masrafı sevinere Deniz Kuv- üzerine Menderesın emriyle gemi subay ve astsubaylarına İspanyada sarf etmeler i için onbirer sterlin cep harçlığı verildi. muhriplerin masrafları bu 175 bin liralık tahsisatla bitme- a kat Ama mektedir. Gemılerm yaka cağı mazotu da hesal lazımdır. Ayni modeldeki bu iki gemiden, mesela Gelıbolu muhrıbı 18. mil sü- ratle seyrederken saatte 1600 kilogram 20 mil süratle seyrederse saatte 3 ton mazot yakar. Başbakan gemılerın 20 mıl süratle seyret- melerını istemiştir. İstanbul - Barselona arası gidiş - dönüş 8460 ali- dir. mek ki iki gemi 6920 mil yol yapmışlardır. Saatte 20 mil sü- ratle seyredıldıgıne göre iki m Saatte 3 uhrip 346 saat yol yapmış olacaklardır. ton mazot yakıldıgına göre, 1088 t n mazot harcanmıştır. Mazotun tonu 250 lira civarındadır. Bu hesaba, gore muhripler 259 bin Hralık mazot sarfetmislerdir. Tabii ki, gemileri hazırlamak, süslemek için yapılan — masraflar da olmuştur. Seyahat' haberi öğrenilir ogrenılmez, Gölcük Deniz Fab- rikasındaki işler durdurulmuş, muhripler revızyona ve yenıden boyanmışlardır Gölcük İkmal amb. di seyahat dolayısile kredi harici verilmiştir. emizlik malzemesi, tabi — tutulmuş l Merkezi an boya ununla da bitmemiş, müthiş fırtına yüzünden dönüşte bir İngiliz uçağı kir bedilen irası-. Heyet alamak icap et rkaya hususi uçağın Türkiyeye gelış masra dovız olarak 7200 ster- -1 miştir. Mayo! Londradan cel- fi elerine spanyada — ikâmetleri sırasında günde 150 Türk lirası karşılıgı ödenen resmi dövizler de ik"y di , bu bahar seyahatı asgari bir hesapla 1 milyon liradan Kıs: pahalıya mal olmuşt AKİS, 25 NİSAN 1959