YURTTA OLUP BİTENLER ima ehemmiyetlerini gidene ağam, gelene paşam diyebilmekten atan bir zümre tarafından destekleniyorlardı. Menderesin, D. P. teşkilâtını İs- tanbulda kuran ve geliştirenlerle a- rası acıktı. Rahmetli Necmi Ateş ile Ziya Köktürk, İstanbul teşkilatında- ki hizipçiliği B. M. kürsüsüne ka- dar götürmüşler ve orada kavga et- mişlerdi. Daha sonra Menderes en a- ğır cezayı vermiş, Ateş ile Köktürk arkadaşlarını, 1957 de hem millet- vekıllıgınden etmiş, hem d P. İs- tanbul teşkilâtının yüksek kademele— rinden uzaklaştırmıştı. Ateş ve Kök- türk hizipleri, kendilerine reva görü- len muamele üzerine kurtuluşu -gö- rünürde değilse bile için için- Genel Merkeze karşı birleşmekte bulmuş- lardı. 1946 Demokratları, — organize değillerdi ama pusuda beklemektey- diler. "Parti disiplini" yumruğunun dehşetinden ve başlarını kaldırmak- tan çekiniyorlardı. Bilhassa liderleri felç ortalara çıkmamakta ve şevki i- dareyi el altından yürütmekteydiler. "Karargâhçılar" adı verilen muhalif- ler, Necmi Ateşin bir kalb kriziyle beklenmedik bir anda vefatıyla, hay- li sarsılmışlardı. Ateşin yerini şimdi komisyoncu Necati Arıbaş ve İl Ge- nel Meclisi üyesi Nurettin — Bulak doldurmuştur. Bulak, Necmi Ateşin en yakın arkadaşıydı Samim Yüce- dere ve İstanbul Belediye Meclısının 20 kişilik Yaylacı Grupunu ideri Hayri Erdoğdu, tanınmış Karargâh— çılardır. Teşkilât taktikleri cak kongrelerinin arifesinde, kendilerine idealistler sıfatını lâ- yık gören Karargâhçılar ile Aygün riyasetindeki İktidar — mensuplarının tatbike koyuldukları en yaygın tak- tik şudur: Taraflar, zayıf bulunduk- Kemal Aygün bir D. Maksat — "Vatan ” larını bilerek gözden çıkardıkları o- caklardan sempatizanlarım çekmek- te ve kuvvetli olduklarını zannettik- lerine kaydettirmektedirler. Ayrıca, tanınmamış sempatizanlarım birkaç ocağa birden âza yapmanın yollarını araştımaktadırlar. — Böylece, hiçbir oy telef etmeden delege adetlerini ço- ğaltmak, sırasıyla ilçeleri ve niha- yet İl Id re Kurulunu ele geçirmek maksadıyla plânlar — kurulmaktadır. İşte, son günlerde İstanbulda Vatan Cephesıne iltihakların artmasının bir sebebi de bu neviden taktiklerdir. E- ğer yapılırsa İl Kongresinde, Aygün ve Ulvi Yenal hariç bugünkü İdare Heyetinin en ufak bir şansı mevcut değildir. Aygüne düşen vazife mkânları ne kadar daha iyi olursa olsun, Muhaliflerin içinde bunal- dıkları dertlerin bir kısmını Demok- ratların çekmediğini düşünmek im- kânsızdır. Bu sebeple, markası D. P. olmasına rağmen önümüzdeki gün- lerde İstanbulda yapılacak ocak kon- grelerinde bazı ıstıraplar, hem de acı bir dille, ortaya atılacaktır. Ten- kid -aklı başında Demokratlar buna âdeta susamışlardır-, Muhalefetin ol- duğu kadar İktidar Partisi mensup- larının da elbette hakkıdır. Bunun i- çindir ki, D. P. nin bizzat D. P. liler tarafından şiddetli tenkidlere maruz bırakılması bir sürpriz olmıyacaktır. Bahusus İstanbul, istimlâkinden yol- larına, hayat pahalılığından ulaştır- ma guçluklerıne imarından gecekon- dusuna bir deriler kumkuması hâli- ne gelmiştir. Ocak kongrelerine da- ha ortada fol yok, yumurta yokken âdeta ateşle oynamak gibi tehlikeli bir işmişçesine bakan aklıevvel de- mokratlara göre, bu kongrelerin bü- yüklüklere bağlılık ve sadakat nüma- P. Ocağında konuşuyor Kurtarmak!.. yişleri şeklınde cereyan etmemelerı 'ikinci bir iş'ara kadar i bir ihtimaldir. Esa- sen teşkilât üst kademelerınde bu o- cak kongreleri uundaki fikir birliği pek kuvvetli degıldı_r İlk te- mayül, doğrudan doğruya, İl Kongre- sine gidilmesi istikametindeydi. An- cak zamanla bu görüş değişmiş, kon- grelere tekrar ocaklardan başlanma- sı fikri daha fazla taraftar toplamış- tır. İkinci temayül, Aralık ayında bir pazar günü Dram Tiyatrosunda ya- pılan gizli Vatan Cephesi toplantısın— da belırmıştı Sonradan "nabız yok- laması" için yapıldığı söylenen gizli toplantıyı idare eden D. P. İstanbul Müfettişi Nafiz Körez, teşkilâtın kon- grelerin savsaklama tan vazgeçilip artık mutlaka toplanması lehindeki tazyiki, "pek yakında Beyfendinin de hazır bulunacağı benzeri bir toplan- tının daha yapılacağını" müjdelemek- le hafifleteibilmişti. Ne vardı ki ara- ya evvelâ Sirkeci Faciası, Zürich se- yahati ve sonra Londra Faciası gir- miş, davetiyeleri dağıtılmış olmasına rağmen Spor ve Sergi Sarayındaki İkinci Vatan Cephesi toplantısı ha- yalleri, fırtınaya maruz kalan duman- lar gibi dağılıp kaybolmuştu. Ocak kongrelerine başlanması fik- rini de sürpriz Dolmabahçe Stadyu- mu Ziyareti gibi, Menderese Aygünün teklif ettiğinden İstanbulda hiç kim- senin şüphesi yoktur, Aygünün şah- siyetinin ve isminin, İstanbul teşki- latındaki hizipleşmeleri , morfinlediği- ne inanan sadece D. P. aşkanının kendisi değildir. Ancak aklıevvel de- mokratları en fazla yanıltan, Vatan Cephesi Ocakları açılışlarını Karar- gâhcıların âdeta boykot etmiş olma- larını zühinlerinden uzaklaştırmaları- dır. ik, D. P. İl Başkanlığını kabullenmesi veya üzerine — almağa mecbur kalması Aygunu haylı yıp- ratmıştır. Bir mokrat, Aygun ya muvaffakıyetsızlıge uğramağa, veya sürmenaj olmag mahkümdur; başka birşey değil" demiş ve sözleri hayli begenılmıştır Zira bir adamın, gök- zembille inmiş olsa dahi. maruz kalınmadan inanılmasına imkân ol- mıyan - bir dert ve ıstırap okyanusu içinde her an boğulma tehdidine mâ- ruz bulunan İstanbulun Belediye hiz- metleri ve içinden çıkılmaz D. P. teş- kilâtının problemleri ile aynı zaman- da başarı ile uğraşabilmesi tahayyul edilemez. Hele o adam, senenin ya- rısından fazlasını başkentte degıl de İstanbulda geçiren bir Başbakanının yanından ayırmağı hiç istemediği bir kimse olursa... Nitekim — Aygünün, son günlerde benzinin uçup neşesinin kaybolduğu meraklı gözlerden Kal- mamaktadır Tarafsız ve vazifeşinas bir memur olarak şöhret yapan Aygün, Beledi- ye Başkanlığı makamına zaman, İstanbullular sevine duymuş- lardı. Sempatik Aygünün, bu bol ni metli ye şerefli makama oturtulduğu günler, İstanbulda bütün — Belediye hizmetlerinin en fazla tenkide uğradı- ğı ve hele resmi adına imar denilen AKİS, 25 NİSAN 1959