Piyesler "Tablodaki Adam'lar on haftaların en mühim tiyatro hâdisesi, bir gün ara ile, Ankara- da Devlet Tiyatrosunun, İstanbulda da Şehir Tiyatrosunla sahneye koy- duğu Tablodaki Adam" isimli yeni bir telif eser oldu. Bu eserin Istan— bul Şehir Tiyatrosunun Edebi Heye- tinden geçmesi de ayrı bir hâdisedir. Şehir Tiyatrosunun Edebi Heye- ti, daha yakın zamanlara kadar ara- larında bulunan, tanınmış bir tiyat- ro yazarının müstear adla gönderdi- ği son piyesini okumuş, beğendiği bu piyesi ittifakla kabul etmiş ve yeni bir müellif keşfetmenin sevinci için- de eserin derhal sahneye konulması- a karar vermiştir ve çok geçmeden istidatlı müellifin kım olduğu an- laşılmıştır. Meğer bu yeni ve parlak istidat, aynı Şehir Tiyatrosu sahne- sine, ondördüncü piyesini — -nedense boyle dolambaçlı bir yoldan gönder- meği tercih eden- Cevat Fehmi Baş- kutmuş! "Küçük Şehir" piyesiyle eh bü- yük maili tiyatro mükâfatını kaza- nan, "Paydos" piyesi yüz elli küsur defa oynanan, yabancı memleketle- rin sahnesinde de alkış toplayan, "Sana rey veriyorum", "Soygun", "Harputta bir Âmerikalı" gibi son eserlerinin lehte ve, aleyhte kopardı- ğı fırtınalar henüz unutulmamış bir piyes yazarım, gizlendiği — müstesna adın -hem de Fehmi Şumnulu gibi pek mânidar bir müstear adın: zira Fehmi, Başkutun babasının, Şumnu da onun doğduğu Rumeli kasabasının adıdır, arkasında keşfedemiyen Ede- bi Heyete söyleyecek söz yok ama, aynı kalemden çıkan 13 eseri üst üs- se oynamış olan, ekseriyetini de kı- demli sanatkârların teşkil ettikleri, 'Tiyatro İdare Heyetine ne demeli? Sadece: geçmiş olsun! "Bir anlık düşünce" < ablodaki Adam"la ondördüncü < İ eserini veren Cevat Fehmi Baş- kut yeni çocuğunu seyircisine şöyle tanıtıyor: "Hepimizin hayatında ba- zı mühim hâdiseler vardır ki onlara ait karar safhalarında -Veya sonra- ları çok kere düşünmüşüzdür: "Be- simi yerimde bir başkası olsaydı a- çaba ne yapardı?", "Tablodaki A- dam" işte bu bir anlık düşüncenin Hikâyesidir.. Daha doğrusu bu dü- şüncenin sahneye tatbikinden ibaret- Üa" Birincisi prolog, sonuncusu epi- log olmak üzere beş tablodan iba- ret olan "Tablodaki Adam"ın kah- amanı bir hırsızdır. Prologda, çal- dıgı mücevherlerle dolu çıkını elin- de, polis ve bekçi düdükleri arasın- da, metruk bir eski zaman yalısının penceresinden içeriye atlayıp sakla- tıyor. Bir az sonra, tehlike uzakla- şınca, Hırsızın cep feneri saklandığı odanın eski eşyaları, duvarları üze- AKİS, 25 NİSAN 1959 T R O rinde merak ve tecessüsle dolaşıyor ve duvarda asılı duran iki portre ü- zerinde duruyor. Bunlardan biri gü- zel bir kadının, öbürü de kocasının, kerli ferli bir eski zaman efendisi- nin portresidir. İşte polisten yaka- sını “kurtarmış olan Hırsız, kendisi- ni ayıplar gibi baktığına hükmetti- ği, bu tablodaki adamın karşısında dirin bir utanç duygusuyla bir an duraklıyor ve haklı bir savunma şev- kı tabiisi içinde şöyle, — düşünüyor: "Benim yerımde olsaydı acaba ne yapardı? İşte bu sual zihninden geçer geç- mez tablodaki adam dile — geliyor. Hırsıza hiçbir mazeret tanımak is- temiyor. Aralarında -"Koca Bebek" yazarının ustası olduğu, bir diyalog başlıyor. Çok geçmeden meraka de- Cevat Fehmi Başkut Yeni yolun başında ğer bir bahse tutuşuyorlar. Tablo- sundan yere inen adamla Hırsız el- bise değiştirmeği karar veriyorlar. Tablodaki adam Hırsızın — dramını yaşamak üzere, muvakkaten hayata dönecek, yabancısı olduğu yeni bir âlemin insanları arasına karışacak- ta Bu âlemin gülünç ve korkunç taraflarını tanıyacak, — insanoğlunun en yakınlarından bile neler çektik- lerini öğrenecektir. Sonunda, o da, ayıpladığı Hırsız gibi, kendı kasa- sındaki. kendi alınterinin meyvası o- lan mücevherleri kendi aliyle çalıp, ailesinin ve cemıyetın kendisini diri diri gömülmeğe mahküm ettikleri mezardan kaçmazsa, Hırsız mücev- her çıkınını kaybetmege razı — ola- caktır. üç tablo boyunca, "ret- Böyleciı rospectif' bır şekilde dönmeğe baş- layan Hırsızın hayat şeridi bize soy- suzlaşmış bugünkü — cemiyetin yüz karası haline — gelmiş ve maalesef benzerleri de çoğalmıya başlamış bir ailenin irili ufaklı bütün "cana- var'larını tanıtıyor: Ölüm yatağın- daki bir babanın kapısı onunde mal hırsıyla bırıbırlerıne giren mirasçı- lar; kumar ve'jigolo peşinde koş- maktan ne yuvasına, ne kocasına, ne de oğluna sahip olabilmiş bir an- ne; annesinden miras kaçırmak için babasının kasasını soymaktan ona tabanca çekmekten geri kalmayan bir oğul; bırıbırınden beter bu anne ile oğul arasında, aynı mirastan ke- mik kapmaya çalışan — biribirinden beter iki dayı ve bütün bu kötülük- ler dünyasına, Kaptanın tabiriyle, bir "şevkiydi, hatası" olarak düşmü- şe benzeyen melek yüzlü —emektar bir Dadı ile talihsiz Kaptanın tek tesellisi olan vefalı sevgilisi Siyah- li Kadın.. "Bu başka bir şey!" Cevat Fehminin bundan Önceki pi- yeslerini gormuş olanlar, "Tablo- daki Adam"la onlar arasında -ge- rek şekil, gerek — öz bakımından- "baskalık"ları farketmekte gecikmi- yeceklerdir. Piyesin sade, klâsik öl- çülere uygun yapısı, vakur bir in- san portresi karşısında Varılan "bir anlık düşünce"nin, geriye doğru bir bakış halinde, canlandırılmasındaki güzel buluş; didaktik olmaktan ne pahasına olursa olsun — güldürmek veya ağlatmaktan kaçınan, sağlam ve yerli yerinde bir diyalog; karika- türleştirilmeden beşeri gerçekleri i- çinde vuzuhla çizilmiş, karakterleri -aynı çizgi üstünde, muvazenelerini kaybetmeden . ışlenmış inandırıcı ki- şiler... Sonra rejisöre de, aktörlere de guzel imkânlar hazırlayan usta- ca düşünülmüş birkaç parlak an.. Mesela: Nerdeyse son nefesini ver— mesi beklenen kahramanın bir bün- ye ve irade mucize siyle kefeni yır- tıp ayağa kalktığı ve kapısının eşi- ğinde miras kavgasına tutuşmuş 0- lanların karşısına bütün dehşetıyle dikildiği sahne... Bütün bunlar "Kle- opatranın Mezarı" yazarının yep ye- ni, kendisi için olduğu kadar tiyat- romuz için de vaad dolu bir başka ve yeni yola girmiş olduğunu gös- teriyor. Çoğu aktüaliteyi kovalıyan eski piyeslerinin , seyirciyi bol bol güldürmek- gayesiyle — lüzumundan fazla gülünçleştirilmiş tiplerine ve zorlanmış sıtuasyonlarma bakarak kendısım "günün' azarı ve geçici — muvaffakiyetler'"in — kahra- manı olmaktan — sıyırmak isteyen Cevat Fehmi "Tablodaki Adam'ı ile ka şeyler" de yapabileceğini, daha doğrusu, 18 piyes s yazıp oynat- tıktan sonra, edindiği zengin tecrü- beden faydalanmasını, yenileşmesini ' şeyler de yazmasını bil- görüyoruz , "başkalaşma" Cevat Fehminin bütün eserlerıne hâkim olan, âdeta onun "cachet"sini teşkil eden "sosyal hi- civ" tarafını gölgede bırakmamış, bir lâkis. daha sağlam bir teknik içinde, daha kuvvetli bir ışığa kavuşturmuş- tur. 33