Menderes ve Osman vardı Pazar akşamı Ahmet Salih Ko- rur Barutçu ailesini bir defa daha zi- yaret etti ve Başbakanın arzusu üze- rine, bir emirleri olup olmadığını Ogrenmek için geldiğini söyledi. Ba rutçunun hanımı gösterilen alâka ıçın teşekkür etti ve "Faik ey"in Londra kazasını Bölükbaşı da deresin kurtulmuş olmasıyla teselli bulduğunu söyledigini Korura nak- letti. Barutçunun "Bari Menderes tamamen şifa bulmadan yurda dön- mese" diye sık sık endışesını tekrar- ladıgını da ılave ett Bir siyasinin hayatı Hayata 65 yaşında gözlerini yuman Barutçunun geriye unutulmaz ve şerefli bir isim ile tertemiz bir ma- zi bıraktığında herkes — müttefiktir. Her fâniye nasip olmıyan bu mazha- (Savcılık eliyle aldığımız tekziptir.) Zaruri bir açıklama 14 Mart 1959 tarih ve 245 sayılı mecmuanızın yedinci sahifesinin bi- rinci sütununda hakkımda hiç bir e- sasa dayanmıyan ve tamamiyle uy- durma olan bir haber çıkmış bulunu- yor. Bu yazınızda "1957 seçiminde Cavid Oral erkeze kendi İistesini kabul ettirdi" denılmektedır Bu ba- yatsımış isnadın ve bu —husustaki maksatlı neşriyatınızın hakikatla ka- tiyen bir ilişiği olmadığını, ne Adana ebus listesinin tanziminde ve ne de listede yeralan adayların tesbitinde benim hiç bir tesir ve rolüm bulun- madığını açıkça bildirir bu tekzibi- min ilk çıkacak nüshanızın ayni sa- hifesinde neşrini rica ederim.. 16/3/1959 Cavid Oral riyet, Barutçu ismini demokrasi ta- rihimizin mümtaz mevkiine lâyık kılmaktadır 1894 yılında Trabzonda Hacı Ahmet beyin oğlu olarak ha- yata gözlerini açtığı günden 1959 da C. H. P. Grup aşkan vekili ve Parti Meclisi uyesı olarak ebediye- te intikal ettiği güne kadar. Barut- çu, bir an olsun kendisine ihanet et- memiş, hiç bir hâdise onu kanaatla- rından ayırmamıştır. Sağlam karak- teri, inançlarına sadakati ve hitabet udreti onu Meclisin dikkatle dinle- nen bir hatibi yapmış, siyasi haya- tının her devresınde muhitinden hür- met görmüştür. Birinci Dünya Harbinin sonunda, ordudan yeni terhis edilmiş bir ye- dek teğmen olarak yarım kalan hu- kuk tahsilini tamamlamaya çalışan Faik Ahmet, bir taraftan da kafa- sında henüz başlayan Milli Mücade- leye katılmak idealini besliyordu. Nitekim imtihanlarını tamamlar ta- mamlamaz derhal memleketi Trab- AKİS, 21 MART 1959 Avukat Barutçu AKİS'i Müdafaa ediyor zona geçti. "Trabzon Muhafazai Hu- kuk Cemiyeti"ne intisap etti. Bir ta- raftan da İstikbal adında bir gaze- te çıkarmaya başlıyarak fikir mü- cadelesine başladı. Terhis — edilmiş yedek teğmen böylece siyasi hayata ilk adımını atıyordu. Daha o zaman- dan Osmanlı İmparatorluğunun yı- kıntıları üstünde genç bir demokra- tik cumhurıyet kurmanın — rüyasını görüyor, bu rüyayı tahakkuk ettir- mek için kendi kendine yeminler e- diyordu. Erzurum kongresinden son- ra Trabzondaki Muhafazai — Hukuk Cemiyeti "Vilâyeti Şarkiye Müdafaai Hukuk Çemiyeti"ne katılmış ve gen Barutçu bu teşkilâtın ılerı gelenleri arasına girmişti. Erzurum Kongre- sinden sonra Sivas — kongresine de Trabzon murahhası olarak katılan Barutçu, Mill Mücadele zaferle so- na erdikten ve cumhuriyet kurulduk- tan sonra da demokrasi idealinin ta- hakkuku için çalışmalarına — devam etti. İstikbalde sert ve ateşli maka- leler yazıyor, şöhreti yavaş — yavaş Trabzonun dışına çıkıyordu. Nihayet 1939 da, o zaman Trabzon valisi bu- lunan Refik Koraltanın ricası üzeri- ne Trabzon mılletvekılı olarak teşrii hayata girdi. H. 1 seçimle- rinde Trabzonda kaybedene kadar Mecliste Trabzon milletvekili olarak vazife gördü. Bir taraftan teşrii ha- yatta çalışırken diğer taraftan par- ti kademelerinde de mesuliyet aldı. 1943 de Genel İdare Kuruluna seçil- di. 1945 de Genel Sekreter yardım- cısı oldu. 1947 . 1949 yılları arasın- da Hasan Saka kabinesinde Başba- kan yardımcılığı vazifesini — gördü. 1949 yılında Günaltay — kabinesinde yer almadı ve C. H. P. Meclis Gru- YURTTA OLUP BİTENLER pu Başkan Vekili seçildi. C. R. 1950 seçımlerınden mağlüp çıkarak muhalefete geçince, yeniden — Grup Başkan vekili seçılen Barutçusun o- muzuna çok ağır mesuliyetler yük- Mecliste bir avuç milletvekili ile muhalefet yapan P. nin sozculugunu Barutçu yapıyordu. Re- mevzuundaki — mücadelesi, bu mevzudaki konuşmaları aradan ge- çen yıllara rağmen hâlâ hafızalarda kalacak kadar kuvvetliydi. 1954 seçimlerinde kazanamıyan Barutçu, maişetini temin için bir iş tutmak zorunda kaldı. 1939 dan be- ri rabıtasını kestiği eski mesleği a- vukatlığa döndü. Işıklar caddesınde, Saraybosna — Hanında bir yazıhane açtı. Bu sırada AKİS - Sarol davası başlamış bulunuyordu. — Barutçu bu dâvada S'in müdafiliğini kabul etti. Pek uzun süren ve çeşitli saf- halardan geçen dâvada yaptığı mü- dafaalar büyük alâka topladı. Dâva- lar, büyük bir kalabalık tarafından dikkatle takip ediliyor, Barutçu mü- dafaalarmda da demokrasi anlayışı- nın dayandığı sağlam ahlâki ve hu- kuki temellerin üzerine inşa ettiği fikirlerini ifade ediyordu. 957 — seçimlerinde — Ankaradan milletvekili seçilen Faik Ahmet Ba- rutçu yeniden Meclis kürsüsüne ka- vuştu. Fakat ecel, onun burada va- zife görmesine fazla müsaade etme- di. Nur içinde yatsın! C. H. P. Yeni bir hastalık: "Komitotoji" Barutçunun vefatıyla büyük bir sarsıntı geçiren C. H. P. çevreler rinde bu haftanın ortasına kadar ü- zerinde çalışılan en mühim mesele, Meclis faaliyetlerini bir düzene bagla— mak ihtiyacı o . nin tatili bu ayın 22 sinde sona eriyordu ve en basta görüşülecek mevzular da akla ilk gelen meşhur tahkikat önergele- riydi. Aylardan beri -bazıları seneler- ce Başkanlık Divanı dosyaları ara- sında yatan bu onergelerın nıhayet gündeme alınacağı ümidi, Bütçe zakereleri sırasında Başkan Vekılle— rinden Mahmut Goloğlunun beyanıy- la kuvvet kazanmıştı. (Goloğlu soru- lan bir suale cevaben "Bu mevzula- rı Bütçe müzakerelerinden sonra tet- kik edip getireceğiz" — demişti. Her ne kadar son dokuz senelik siyasi hayatımızda kürsüden yapılan vaat- ların — gerçekleştiğini — gösteren pek fazla misal mevcut değil idiyse de. bu beyan, C. H. P. li milletvekillerine ümit verici görünmüştü. Bir kere Goloğlu D. P. klâsik politikacı tıpınden oldukça ayrılıyordu. İkinci- si, mevzu bir içtüzük — meselesiydi. Verilen onergelerın Başkanlık Divanı dosyalarında uykuya yatırılmasına sarih hükümler müsaade etmiyordu. Gerçi İçtüzük hükümlerinin kâfi te- minat teşkil ettiğine dair de misal yoktu ama, Goloğlunun beyanıyla hükümlerdeki bu sarahat birleşince, iyimserlik, hak — kazanıyordu. — İşte 7