YURTTA OLUP BİTENLER Okuyucu mektupları Politikacılar — hakkında KİS'in 245 inci sayısında Dr. azıl Küçükün devlet adamı vasıfları hakkındaki hükümleri isa- betli bulmadım. Her halde haber olmamış olacaksınız: — Müstakbel Cumhurbaşkanı yardımcısı Türki- yeye son seyahatinden önce Kıb- rısta merasimli iki temel attı. Dev- let adamlığının ispatı için daha başka delile ihtiyaç var mı? Sezai Cemal - Lefkoşe * H er hafta toplanıp en sıhhatli siyasiı mecmua olan AKİS'i okur ve münakaşasını yaparız. An- lıyamadığımız bir nokta var: A- KİS'te Kasım Gülekin şahsı ile faz- la uğranılıyor. Bunu yersiz görüyo- z. Acaba biz partili olduğumuz için mi hassasız, yoksa siz hakika- ten ileri mi gıdıyor sunuz? Rifat Serter - Samsun H emen her sayınızda Kasım Gü- leke «atmayı itiyat haline ge- tirdiniz. İstihza ve iğnelemeleriniz tahammül hudutlarını astı.. hur olmak için şöhretlere çatmak bizde eski bir 'gelenektir. "Esşoh— reti âfettin — Şöhret afet gibidir" demişler, hakikaten öyle... Meşhur olmak için Güleke yaylım ateş aç- mak değil, Gülek gibi bütün ma- melekini terazinin kefesine koyarak C.H.P. için çalışmak lâzımdır. İsmail Yalçın - Bozüyük * Mecmua — hakkında KİS'in tek endışesının iyi ga— zetecilik a| olduğunu gün geçtikçe anlıyoruz İster Ino— nü. İster Gülek, ister C. H. P. mevzuubahis olursa — olsun hatalı hareketlerini tenkidten kaçınılma- taktir kazandırıyor. Meselâ Kıbrıs meselesini en iyi şekilde aksettiren siz oldunuz Cavit Kardağ - Ankara T ashıh hataları bence AKİS'in uru... Bu yüzden bazan eglencelı haller bile oluyor Mese- lâ üncü sayınızdaki Tıyatro ya- zısında Haldun ormeni "Mrs. Boyle" Tolüne çıkarmışsınız... Bir tashih hatası — olduğu aşıkar ama, insan hâlâ erkeklerin zenne"ye çıktığı devirde yasıyoruz zannede- cek. O devir, geride kaldığına göre tashih hatalarını önlemege de bir çare bulunabilir, deği Nilgün Demırcıoglu - Istanbul 16 Bu sözler talebelerin muazzam bir reaksiyonu ile karşılandı. Kime hitap ettikleri belli olmayan bazı talebeler "Vicdansızlar, bizi mahvettiniz" diye dövünmeye başladılar. Sene ortasın- da mekteplerinin kapatılması, talebe- ler için elbette hoş bir şey değildi. Elbette üzüleceklerdi. Ama 1 ta- lebelerin — "vicdansızlar", mahvol- duk" gibi âdeta bir suçlu telaşına ka— pılmalarını anlamaya imkân yo övünme faslı, çok geçmeden bır şeylerı kırıp dokme arzusuna inkılâp etti. Kolejin camları, çerçeveleri aşa- ğı indirildi. Hâdise ancak polisin mü- dahalesiyle yatıştırılabildi. Hızları- nı alamayan talebeler Başbakanı ve Milli Eğitim Bakanını görmek kara- rıyla Bakanlıkların yolunu tuttularsa da teşebbüs, coplu ve cipli polislerin olağanüstü gayretleri sayesinde akim kaldı. Bu arada Milli Eğitim Müfet- tişleri 4 çuval dolusu evrakla birlik- te okul kapısını mühürliyerek Mit- hatpaşa Kolejinden ayrıldılar. Menderes Koleji mi? M ithatpaşa Kolejinin hikâyesi yeni değildi. İki sene evvel açılan ko- lejde işlerin hiç iyi gitmediği bilini- yordu. Bunun içindir ki müteşebbis- lerinin bütün ısrarlı müracaatlarına ragmen Milli Eğitim Bakanlığı Ko— lejin "muadelet'ini tanımaya yan mıyordu. Koleje iki yıl içinde sık sık müfettiş gonderılmıştı Gelen rapor- lar kötüydü. Bu raporlara dayanarak Bakanlık, kolejden eksıklıklerını ta- mamlamasını istem Bakanlık kadar, talebe velileri de Kolej idaresinin peşırıde diler. Veli- lerin derdi, aradan iki yıl geçmesine rağmen kolejin muadeletinin bir tür- lü kabul edilmemesiydi. Halbuki ko- lej açıldığı zaman velilere muadele- tin temin edildiği söylenmişti. Kole- jin sahibi Hasan Fehmi. Ergin, velile- rin taleplerini "Ha bugün, ha yarın diyerek kaçamak — cevaplarla atlat- maya çalışıyordu. Fakat iş okul tak- sitlerine gelince idare, velileri otlat- mak şöyle dursun, sektırmıyordu bile... atta şımdıde üçüncü dördüncü taksitleri ödeyen velıler vardı. Muadelet taleplerinin — cevapsız kaldığını gören veliler, koleji satın almayı da düşündüler. Ne var ki bu teşebbüsde akim kalmağa mahküm- du. Hasan Fehmi Ergin her halükâr- da böyle bir teşebbüse mâni olmayı kafasına koymuş ve bir oyalama ted- biri olarak velilerden -şimdilik kay- dıyla- beşer yüz lira toplamıştı. Böy- lece satın alma teşebbüsü bir müd- det için uyutulmuştu. Velilerin bu son gayretine rağ- Kolej idaresinde hiç bir deği- şıklık olmadı. Aksine Hasan Fehmi Ergin okulla çok daha az ilgilenme- ye başladı. Bu arada talebelerin hış- mına uğrayan sarışın hanımın kolej idaresinde -hiç bir mesuliyeti — ol- maksızın- söz sahibi olmaya başla- ması, velilerin ve hattâ davranışla- rının gösterdiği gibi talebelerin gö- zünden kaçmıyordu. İşlerin iyiye gitmediğini gören — velilerden bir gru son bir are olarak Milli p Eğitim Bakanlığına müracaat etti. Bakan Celâl Yardımcı velileri gayet iyi karşıladı. Onlara kolejin "ahlâk, terbiye, tedrisat" bakımından iyi in- tiba vermediğini söyledi. En iyi çare kolejin başka bir yere taşınması ve isminin değiştirilmesiydi. Bunun için Milli Eğitim — Bakanlığı — gerekirse maddi yardım bile yapabilirdi. Veli- ler grupu, bakanın yanından memnun ayrıldılar. Hatta aralarında yenı ko- lejin adını "Menderes Koleji" koy- MithatpaşaKolejitalebeleriBakanlıklar "Mahvolanlar!" AKİS, 21 MART 1959