Konserler Yaramaz çocuğun ölümü usikinin Yaramaz — Çocuğu". « diye tanınan Amerikalı besteci George Antheil geçenlerde, 59 yaşın- da, bir kalb sektesiyle hayata gözle- rini kapadı. Antheil'e "Yaramaz ço- cuk" takma adı, 1920'lerdeki çalış- malarına — bakarak yakıştırılmıştı. Besteci bu adı kendine uygun görmüş olacak ki, hayat hıkayesını anlattığı bir kitaba u ismi vermişti. George Antheil 1900 yılında New Jersey'in Trenton şehrinde doğmuş, musiki — eğitimini Phıladelphıanın Sternberg Konservatuarında görmüş, Ernst Bloc'h'un öğrenciliğini yapmış- Genç musikişinas büyük şöhretim Almanya ve Fransada yaptı: hem piyano virtüözü olarak, hem de, alı- şılmamış bir usluptakı eserlerıyle bes- teci olara 1924 yılında, — ressam Fernand Lege nin "Ballet Mecani- gue" adlı " abstraıt İîlmı 1çın yazdığı fon musikisi, filmden müstakil ola- rak ilk defa Parıste 1cra edildiğinde, Stravinski'nin "Bahar Ayini" hâdise- sini andıran bir skandal kopmuş, bes- tecinin taraftarları ve aleyhtarları konser salonunda yumruk yumruğa kavga etmişlerdi. Eser birkaç yıl sonra New York'ta Carnegie Hall'da icra edildiği zaman da Paristekine benzer bir hâdise kopmuştu. Antheil bu eserinde, onaltı tane piyano, bir piyanola, çeşitli vurma çalgıları ve bunların yanında bir uçak pervanesi, elektrik zilleri ve pnömatik sondaj âleti kullanmışt inalaşma çağının bestecisi George Antheil Amerikaya döndük- ten sonra bir hayli duruldu ve uslan dı. Musikisi artık, geri sayılabılecek bir - okulun, çagd ş Rus okulunun -Prokofiv ef'in Şostakoviç'in- tesi- rindeydi. Neyse ki yaramaz çocugun eski huyları zaman zaman ağır bası- yor, "Antheil Ballet Mecamque gibi ileriyi gösteren eserler vermiye de- vam etmemekle beraber hiç olmazsa, tesirinde kaldığı okulun basit bir kop— yacısı olmakla yetinmiyordu. Bu ara, Amerikan bestecılerının yazdığı sen- fonilerin gittikçe "trajik" bir ifadeye, hiç değilse çatık kaşlılığa doğru yö- neldiğini görmüş, bu cereyana karşı durmak, için neş'eli senfoniler yazmı- ya başlamıştı Antheil'in senfonılerın— n bir cambazhanenin, bir bayram yerının sevinci taşıyordu Bestecinin parlak şahsiyeti, kendine olan güve- ni, mizah dilinin keskinliği, olağan- üstü yaratıcılık kaabiliyetleri, eserle- rine ayırıcı vasfını veriyor, Antheil'i Amerikanın 1 musiki" piyasası- nın en gözde bestecilerinden biri ha- line getiriyordu George Antheil, yirminci asır musikisinin tarihinde ehemmiyetli ye- ri, olan bestecilerinden biri olarak öl- müştür. Gerçi önemi bir Bartok, bir Stravinski, bir Hindemith ayarında değildir; bundan başka, — Antheil'in musikisinin, birçok musiki meraklı- sınca bile, iyi tanındığı iddia edile- mez. Bununla beraber, pekçok beste- ciye olduğu gibi Antheıl' de ölümün şöhret getirmesi beklenebilir. 30 er K A D Terbiye "Mesele" çocuklar Uzun a boylu, zarif orta yaşlı ha- nım karşısında konuşan anneyi uzun, uzun dinledi. Arada sırada bir sual soruyor, sonra cevapları birbi- rine bağlamaya çalışarak uzun uzun düşünüyordu. Nih — Çocugunuzu alıp geliniz. Şikâ- yetlerinizin sebebini , bulabilmemiz için evvela ona bir teşhıs koymamız lâzım" dedi. Anne kıpkırmızı olmuştu. Dudak- ları titredi. "Çocuğumda böyle vahim bir du- rum olduğunu hiç düşünmemiştim" diye kekeledi. Orta yaşlı hanım hemen atıldı ve yumuşak bir sesle izah etti: "Ben de öyle birşey olduğunu tahmin etmiyoru Teşhis kelimesi, doktor kelimesi nedense anneleri ü kütüyor. Halbuki en basit bir çocuk probleminin — çözülebilmesinde — bu şarttır. Meselâ siz çocuğunuzun aşı- Y1 korkaklığından şikayetçisiniz Gündüz bile eteğinizden ayrılm bu hususta hayali çok fazla 1şlıy0r ve altı yaşını bıtırdıgı halde, hala gecelerı yatağını ıslatıyor. Bu çocu ğun ilk iş olarak sıkı bir doktor mu- ayenesinden geçmesi şarttır. Çünkü sebep uzvi olabileceği gibi ruhi de olabilir. Bunu bir karara bağlıyabil- mek için bir çocuk mütehassısının, bir psikiyatrın, bir psikologun ve bir sosyal yardımcının el ele verip | N çalışması lâzımdır. Ancak bundan sonra tedavi yoluna gıdılebılır ki bazen bu çok kolay olmaktadır". Yeniden terbiye nne biraz ferahlamıştı. Çocuğu ile gelmek kararı ile yerinden kalktı.. Hâdise İstanbulda Hürriyet Abidesi caddesindeki geniş bir apar- tımanın üst katında cereyan ediyor- du. Orta yaşlı hanımın adı Nahit Tendardı ve Çocuk Kılavuzluğu Ter- biye Merkezinin — kurucularındandı. Son 50 yıl içinde Avrupa ve Ameri- kada bir hayli inkişaf etmiş olan "Child Guidance — Clinic"lerinin bir örneğini de memleketimizde kurmak üçere Türki Akıl Hıfzıssıhhası Cemiyetinin himayesinde açılmış o- lan merkezde faal olarak çalışıyor— du. Kendisi Felsefe öğretmeniydi ve İngilterede tahsil etmişti. Merkezin gayesi heyecan veya — terbiye bakı- mından bir intibaksızlığı bulunan, fakat diğer cihetlerden normal ço- cukları yeniden terbiye ederek ço- cuğa, aileye ve cemiyete yardım et- mekti. Bugün belki çocuğun şikâyeti pek ehemmiyetsiz bir şikâyetti. Me- selâ yemek yemesi evde başlı başına bir hâdise yaratıyor veya çocuk o- kula gitmek istemiyordu. Belki de sadece çekingen ve mahcuptu; ak- ranlarından kaçıyor, onlarla anlaşa- mıyor, daima köşesinde — yaşıyordu. Aksine belki arkadaşlarına tecavüz- lerde bulunuyor, onlarla daima iti- şiyordu; kıskanç, — hiddetli — veya komplocuydu. Fakat bütün bu kü- çük işaretler yalnız aile huzurunu Terbiye Merkezinin bahçesinde bir grup Çocuk denen muammal.. AKİS, 21 MART 1959