YURTTA OLUP BİTENLER -ancak Dr. Küçükün — yapabileceği bir gaf- bulduğunu söylemişti. Ama bu, zihinlerdeki endişeleri dağıtma- ğa yetmemişti. İstanbulda Vali Et- hem Yetkiner ve Belediye Reisi Ay- ğünün de iştiraki ile Eyüp Sultanda kurbanlar — kesiliyor ve Menderesin Sıhhati için dualar ediliyordu. An- cak, yabancı ajanslar vasıtasıyle Menderesın Pazartesi günü gazete- cileri ve İngiliz polisini — atlatarak Hyde Parkda bir gezinti yaptığım, Salı günü de uçak kazasından kur- tulur kurtulmaz Başbakanı evlerin- de misafir eden çiftçi Bailey ailesi- ni ziyaret ettiğini ve talihli yolcu- nun sıhhatine Sherry içildiğini bil- dirince, herkes Menderesin hakika- ten iyi olduğuna inandı. Nitekim ba- balarının kazaya uğradığını duyar duymaz Londraya gelen Menderesin İki oğlu, Salı günü İsviçreye dön- müşlerdi. Zihinleri, artık Başbakanın ne zaman Turkıyeye döneceği mese- lesi yormaya başladı. Menderes ufak tefek gezintilere başlamasına rağmen henüz tedavi görmekte olduğu Lon- dra Clinic'ten taburcu edilmemişti. Hastahaneden çıktıktan sonra, bir otele yerleşerek üç gün daha Lon- drada kalmayı düşünüyordu. Ondan sonra kendisini almak üzere Londra- ya gelecek olan Türk Hava Yolları- nın bir Viscount uçağı ile yurda dö- necektı Nitekim — Esenboğada bir Viscount, Menderes hastahaneden çıktıktan üç gün sonra harekete ha- zır bir şekilde bekletiliyordu. Uçag Kaptan - pilot Şakir Akkartal ku- manda edecekti ve kendisine 2 ikin- ci pilot refakat edecekti. SEV'in ta- lihsiz seferinde ikinci pilot alınma- mış -başbakanın seyahatlerinde ilk defa- olması, AKİS'in daha önce be- lirttiği gibi, kazanın sebepleri ara- sında kuvvetli' bir ihtimal teşkil et- tiğinden bu kere ihtiyatlı davranılı- yordu. Tahkikat ve tahminler ondrada havacılık mütehassısları, SEV'in toplatılan enkazı üzerin- de tetkikler yaparak kaza sebeple- rini araştırıyorlardı. Üzerinde en çok durulan ihtimal, bir pilotaj hatasının kazaya sebep olmasıydı Kontrol a- letlerini gözönünde — bulundurmakta yetiştirilmiş bir ikinci pilotun bulun- maması üzerinde duruluyordu. Bun- dan başka Başpilot Münir Özbekin. Viscount pilotlarının her altı ayda bir. tabi tutulmaları gereken dene- meyi geçirmediği de anlaşılmıştı. Al- timetrenin iyi çalışmadığı yolundaki tahminlere, bu aletten bir uçakta i- ki tane bulundugu için fazla itibar edilmiyordu. Üzerinde — durulan bir diğer nokta uçağın benzin vaziyetiy- di. SEVin Komadan 4 saat yetecek benzinle havalandığı ve düşene ka- dar havada 3 saat 58 dakika kaldı- ği anlaşılıyordu. Gerçi yedek benzin deposu vardı ama, bir intizamsızlık veya telâş neticesinde bu depodan istifade edilememesi ihtimali varit- ti. Kazanın asıl sebebinin, tetkikler neticesinde meydana çıkarılacagı mu- hakkaktı. 6 B.M.M. Sabahsız geceler Bın arkaya doğru dağılmış, uzun, kıvırcık saçlarıyla; öteki salına salına yürüyüşüyle dikkati çeken i- ki parlamenter, geçen haftanın so- unda Cumartesi günü öğleden son- ra Meclis kürsüsü önünde karşılaş- tılar. İkisi de kürsüye çıkmak için yerlerinden fırlamışlardı. Karşılaşma bakan koltuklarının hemen yanında oldu. Biribirlerinin yüzüne baktılar. Uzun saçlısı -daha — heyecanlı idi- "Ben konuşacağım, beni itham etti" dedi. Öteki, "Ben hükümet adına ce- vap Vereyım de, sen sonra konuşur- sun" diye dayattı Eğer Başkan İb- rahim Kirazoğlu -usun saçlıyı daha önce görmüştü- o sırada "Buyurun İsmail Rüştü Aksal "Hücum/!," Samet Bey" demeseydi, —münakaşa belki daha uzun müddet devam ede- cekti. Samet Ağaoğlu kürsüye doğ- ru bir hamle yaptı. Fakat hükümet adına konuşacağını söyleyen — öteki —Mılh Eğitim Bakanı Celâl Yardım- Başkana sertçe "Hükümet" lâfını edınce Kirazoğlu sırayı değiştirmek, Agaoglu da adımını attığı merdiven- den geriye dönmek zorunda kaldı. Konuşma hakkını mücadele ile elde eden Celal Yardımcı sözlerine başla- dığı zaman, dinleyenler Bakanın ne maksatla kursuye çıktığında tered- düde düştüler. Yardımcı, kendisinden önce konuşan hatibe -Suphi Bay- kama- cevap vermiyordu. Hiçbir şe- ye cevap vermiyor, hiçbir mevzua girmiyordu. Yaptığı, sadece Bayka- mın -konuşmasında anca beşinci plânda yer verdiği, üniversiteye da- ir sözlerinin daha önce cevaplandı- rılmış bulunduğunu bildirmekten i- baretti. Fakat bunu duraklıya durak- lıya, uzun cümlelerle ifade ediyordu. Yardımcının bakışlarım sık sık sola çevirdiğini farkedenler, o taraftaki manzaraya dikkat ettikleri zaman, u kürsüye çıkışın mânâsını anlaya—. bildiler. Bakamn baktığı tarafta, ce- ketinin önü açık, eli cebinde, İter ha- liyle sabırsız Samet gaogl duru- yor ve kendisine birşeyler anlatma- ga çalışan Sebatı Atamana, başıyla “Hayır, olmaz" işareti venyord Anlaşılıyordu ki. Yardımcının ro- lü vakit geçirmek, Sebati Atamanın- ki de -geçirilen vakitten istifade e- derek- müsekkin vazifesi görmektir. Nitekim Meclisin ön sıralarında otu- ranlar, Koordinasyon Bakanının, gö- zü kürsüden başka bir şey görmi- yen politikacıya "Simdi — konuşma, çok sınırlısın Yerine ben cevap ve- eyim" nevinden işaretler yaptığım farkedıyorlardı Aslında bu vakit ge- çırmeler ve 1srarlı nasihatler, Ağa- gluyu kurtarmak gayretinin eseri degıldı Celal Yardımcı da, Sebati Ataman da, asıl D. P. yi kurtarmak istiyorlardı. Ağaoğlu D. P. nin Büt- çe sozculugunu yapacak — adamdı; söyleyecekleri elbette partinin umu- mi politikasını müdafaa istikametin- de olmalıydı. Halbuki anlaşılıyordu ki, Ağaoğlu o sırada D. P. den çok kendini müdafaa derdindedir. Yardımcı ile Atamanın müdaha- leleri bu bakımdan yerindeydi ve D. P. Grupunun umumi temayülü de zaten aynı istikametteydi.Öyle ki, Samet Aağoğlu kürsüye doğru ham- le ettikçe, arka ve orta sıralardaki D. P. llerden uğultular, işitiliyordu. Hatta bazıları -meselâ Gü soy. "sözcü" nün o esnada konuştu- rulmaması yokludaki arzularını, H.. P. li sıralarından da işitilecek kadar yüksek sesle ifade ediyorlar- dı. Resimler dağıtan politikacı B ütün bu kaynaşmanın sebebi, kür- süye 15,30 da çıkıp yerine 17,30 da oturan 33 yaşındakı bir adamdı. ene ve mücadeleci ha- tıbı Suphı Baykan) iki saatlik ko- nuşmasında birtakım — suiistimaller- den bahsetmiş ve bu arada sık sık eski Sanayi Bakanına atıflarda bu- lunmuştu. Ağaoğlunun, aslen olup sonradan Türk vatandaşlığına geçen tüccar eniştesine -Süreyya. A- gaoğlunun kocası, ait bazı muame- leler; bu eniştenin ortağı bulunduğu fîrmanın katıldığı ihaleler; bir şir- ketin Ziraat Bankasından sağladığı milyonlarca liralık kredi, Baykamın ortaya attığı mevzular arasındaydı. (Bak: İktisadi Mali Sahada) Bütçe müzakerelerinin başından beri -Lon- dra faciasının yarattığı havanın te- siriyle- sükünet içinde çalışan Mec- lis, bu konuşmanın başlangıcından itibaren karıştı. Ön sıralardan gelen müdahaleler bınbırını kovalamaga başladı Baykama Havayı bozdun", "Yeter artık". "Ayıp, ayıp" diye ba- -ırılıyordu. Genç milletvekili, sinir- AKİS, 28 ŞUBAT 1959