Zeyyad Mandalinci "İstatistik mi dediniz ?" sahasında yıllardan beri ödeme ve- cıbelerını yerine getirememesi yü- ünden halen Türkiye, makine ve teçhızat ithalâtı için dahı milletle- Tarası ticaret âeminde mutad olan bütün kredi kolaylıklârından mah- rum bir halde bulunmaktadır. Bugün ithalâtçıların alelade maddeler için bile,, ecnebi bir banka kefil olma- dan veya muhtemel rizikoları karşı- lamak maksadiyle yüksek bir fiyat kabul etmeden mal getirememekte" olduğu belirtilmektedir. , Demek ki ecnebi mütehassısların raporu, Ma- liye Bakanının göstermek i gibi bir methiye değil, içinde bulun- duğumuz iktisadi durumun. Aksalın sözlerinden daha az acı olmıyan bir dille tenkidinden ibaretti. — Böylece "nura kavuşan" Aksalın "Bunları yazan- mütehassısları maksatlı, ca- hil dy eğenmiyorsa, bun. bır di- yecegımız yok. Bunu açıkça söylesin an duysun" diyerek Polatkanın kendi, cümlesini iade etmemesi, im- kânsızdı. Aksal bu arada "küçük bir zuhul'ü de tashihi ihmal etmedi. Mütehassıs — raporlarından cümleleri derleyen Polatkan, müte- hassıslara malederek bir cümle oku- muştu. Halbuki bu cümle mütehas- sıs raporunda değijl. Türk Hüküme- tinin Avrupa İktisadi İşbirliği Teş- kilâtına sunduğu muhtırada mevcut- tu. Polatkan büyük bir dalgınlık e- seri olarak, iki raporu birbirine ka- rıştırmıştı. Doğrusu Aksalın ithamları çok ağırdı. Pölatkanın bu hususta mut- laka birşeyler soylemesı kendini müdafaa etmesi lâzımdı. Ama P. iktidarının — "hünerbazlık"larını sayıp dökmekten usanmıyan Polat- kan her nedense, bu meseleye do- kunmam ayı tercih etti. Anlaşılan C. AKİS, 28 ŞUBAT 1959 H. P. iktidarıma Bütçe Taarruzu Doğan AVCIOĞLU u senekl bütçe müzakerelerini, eskilerinden ayıran en büyük husu- ğsıyet C.H.P. nin taarruz ınısıyatıfînı elinde bulundurması oldu. eçen yıl Meclise bir sürü kalıtelı adam sokulmasına ye secim neti- celerinin , verdiği itimada nağmen, C. bütçe müzakereleri sıra- sinda müdafaada kalmıştı. En kabılıyetlıC H. P. nıilletvekilleri, "1950 de harabe halinde bir vatan teslim aldık" diyenlere karşı, be yhude ye- re geçmiş 27 yılın muhasebesini yapmaya çalışmışlardı. İktisadi duru- . man tam Ur çıkmaza girmesine rağmen, İktidarın başı geçen yıl, "Evet, sıkıntı vardır; ama refah ve kalkınma da vardır" tezini az çok muvaf_fakiyetle savunabiliyordu. Hattâ 170 küsur C. H. P. milletveki- line "İstediğinizi söyleyin, fakat sükünetle" diye hitap ederek parlâ- mento usülleri hakkında nasihatler verebiliyordu. Haklı bir dâvanın temsilcileri olduklarına inanan . milletvekilleri, parlâmento mücadelesinin bu cilvesi karşısında inisiyatifi ellerinden kaçırmışlar- dı. Buna içtüzük tatbikatının yarattığı huzursuzluk da eklenince, mü- zakereler C. H. P, nin hiç te lehine olmıyan lüzumsuz bir sinirlilik içinde geçmişti. Bu yıl roller değişmiş, sinirlenme sırası B. M. M de 400 küsur koltuga sahip bulunan İktidar partisine gelmiştir. C. P., geçen yi- umsuz ve faydasız sinirliliğinden tamamiyle kurtulamanıakla beraber kendinden emindir ve taarruzdadır. Taarruz Bütçe sözcüsü İsmail Rüştü Aksalın iki-koldan hücumu ile başladı. Aksal, bir taraftan, D. P. iktidarının muvaffakiyetsizlik- leri bile suni bir sis perdesi arkasında gizliyerek zafer şeklinde gös- termeye, kalkışan gayri kabili ıslah zihniyetini teşhire çalışırken, di- ğer taraftan her türlü sıkıntının sebebi ve mazereti olarak ileri sürü- len "görülmemiş kalkınma" kalesine cepheden hücum etti. M. de kalkınma ilk defa cepheden bir taarruza uğruyor, "yatırımcı" Tur— kiyenin bu mevzuda komşu Suriyeden bile az gayret sarfettiği ve produktıf yatırımların ihmal edildiği ilmi bir şekilde ortaya konuyor, -işin daha acısı, resmi rakamlara dayamlarak yatırımların 1054 ten beri, yıldan yıla azaldığı ispat ediliyordu. C. H. P. sözcüsünün modern iktisadi tahlil usüllerinin ışığı altın- da yaptığı bu umumi konuşmadan sonra, Suphi Baykam taarruzu mü- şahhas Ur. şekılde devam ettırdı 400 kusar D. P. mılletvekılının asa- bi müdaheleleri arasında, görülmemiş kalkınmanın görülmemesi lâzım gelen yerlerını ortaya serdı Hıfzı Bekata da hukuki cepheden taar- ruza geçti. Taarruz o kadar tesirli oldu ki, D. P. adına konuşan hatipler ge- rilemekten başka çıkar yol bulamadılar Başta, D. P. den çok kendini müdafaaya çalışan Samet Âğaoğlu olmak üzere, kadın hastalıkları mütehassısı Dr. Sarol, her mevzuda mütehassıs Behzat Bilgin, D. P. yi Atatürk ruhunun mirasçısı ilân eden inkılâp tarihi hocası Hikmet Bayur, istatistiklerle bası hoş olmıyan Zeyyat Mandalinci, muhteme- len kendilerini de tatmin etmıyen yuvarlak sözlerle durumu kurtar- mağa çalıştılar. D. P. sözcüsünün Madalyonun yalnız bir tarafına baktınız, bir de öbür tarafına bakınız"" demesi bu zoraki müdafaa ha- leti ruluyesının bariz bir misalidir. Malıye Bakanı bile yıllardır tat- bik ettıgi "taarruz en iyi müdafaadır" düsturunu unutarak daha işin "iktisadi plânımız değişmedi, istikrar programını yabancılar i" Sözleriyle müdafaaya çekildi. Inısıyatıf bir defa kap- tırılmıştı. Maliye Bakanının iki gün sonra "Ya sizin hünerbazlıkları- nız ?", müdafaası en kötü bir taarruz şekli intibaını uyandırmaktan öteye gıdemedı D. P. çoğunluğunun bütün yapabildiği, — muhaliflere ikinci defa konuşma imkânını vermemekten ibaret kaldı. Ama taar- ruz hedefine vasıl olmuştur. Bütçe muzakerelerınden sonra siyasi faaliyet, hiç şüphe yok, Mec- lis dışına kayaca . geçen sonbaharda yakaladığı ve hürce müzakerelerinde de elinde tuttuğu taarruz inisiyatifini vatan sathında devam ettirmesini bilecektir. bilançosunda bu arrüza geçmesi oldu. Aksal, kalkınma" İddialarına cepheden ta- 1 mil- cins bir hünerbazlık mevcut değildi. Kalkınma İddiaları I smail Rüştü Aksalın bütçe kon NUŞ- masının en büyük hususiyeti, "ta- rihin hiç bir devrinde görülmemiş yar 700 milyon dolarlık dış imkân elde edilmesine rağmen, Türkiyenin