TİYA İstanbul Şemsiyenin Tılsımı emsiyenin de tılsımı olur muy- ç da tersine döndü mü, yakışıklı bir delikânlı gelir, onu hemen düzeltir, düzeltirken de öyle diller doker ki kızcağız ruyalarına uîıren “peri pa- dişahının oglu"n sanır. A- ma bu delıkanlı şairmiş, şıpsevdiy- mis karsısına çıkan her kıza, kadı- na ur aynı eri dokemuş üstelik, yıllardan beri. kahrını çe- ken bır kadıncağızla evliymiş, ne çıkar? Ne mi çıkar? Ug perdelik bir o- yun. daha doğrusu bir komedi çıkar Adı:"Tersine Dönen Şemsiye". Ya- zan: Sabahattın Kudret Aksal. Ba- san: Varlık Y: yuı vi. Ya oynayan? Orası lîraklı işte yununu önce Devlet Ti- yatrosuna gönderir, ama bu "Şem- sıy eli gn senin gözü tutmaz. Belki başka tiyatrolar alâkalanırlar diye İstanbuldakileri dener, o tiyat- roları idare edenler de pek iler, tu- tar tarafını bulamazlar, daha doğru- su "Tersine Dönen Şemsiye"nin sah- ikarıabilecegini akılları al büküp bekler. Bir ğenecek bır tıyatrocu çıkar da Oy- nar, diye tam beş yıl bekler. Niha- yat 0" gün gelır İstanbulda, binbir güçlükle Kurulan, küçük, yüz küsur kişilik, bir Oda Tiyatrosunun ani- mateur'ü, rejisörü ve başaktörü o0- lan genç, bir sanat adamı "Tersine Dönen Şemsiye"yi beğenir ve sah- neye koyar. Milyonlarca. — yüzbinlerce — lira tahsisat alan, ardır devamlı se- yircisi olan tiyatroların ©o ya cesaret edemedikleri bu yerli eseri. ük geliriyle varlığını yasatabi- len tiyatrosunda, oynamıya — karar veren Mücap Ofluoğludur. Peki netice? Gayet basit: 'Ter- sine Dönen şemsiye" iki aydan faz- la bir zamandır o ku ücük Oda Ti- yatrosunda oynanı: çoktan elinci temsı]ını astı “böyle giderse yüzüncü: e bulacak. Şimdi gelin de bu Şemsıye ye tılsımlı deme Tılsım nerede? emsiyenin tılsımı, piyesten anla- Ş makta, daha doğrusu yeni - nesli, onun temayüllerini, dünya görüşü- nü, hayat anlayışyıı fark etmekte— dir. Mücap Ofluoğlu. bir natkar sezısıyle bunu farketmıştır. nımızda çoğu genç ar, r- şılarına ilk çıkan boyu posu ye! de gözü güzel, hele agzı iyi laf yapan delıkanlılara kendilerini kap- veriyorlar mı? Sonra, oyunda- ki gibi akşamları daima eve geç ge- ğ e de hiç gelmeyive- ren bir ananın, çok yumuşak bir ba- 28 T R O banın şımarttıkça şımarttığı, kızın- dan başka bir beklenir mi? Ter- sine dönen şe msıyeyı düzelten şair delikanlı da, İstanbul sokaklarının, hele gençlık çevrel elerinin, — örnekleri günden e çoğalan tiplerinden bi- ri deği mıdır" O halde ersine Dö- nen Şemsiye"nin seyircisiz kalma- ması İcap eder. İşte Sabahattın Kudret Aksaldan sonra bu gerçe görmüş olan Mü- cap mwoğlu “Şemsiye"nin tılsımı- nı da yakala altnnş küsur ak- sanıdan Tiyatrosunun per- desini onunla açıp kapıyor. Sahnedeki Oyun Aksalın başlıca kahramanlarını. Genç kız ile Şaırı, Çolpan İlhan- la Mucap Ofluoğlu oynuyor. Bu za- mane kızı İçin opandan iyisi bulu- namazdı. Role bütün garabeti için- de, sevimli, tatlı, inandırıcı bir eda —ve bir bahar tazeliği- veriyor. Mü- ap Ofluoğlu da o şıpsevdi şairi ay- sevimlilikle canlandırıyor, üçüncü perdede, içip içip gene eski 'karısının yanına döndüğü zaman, — sarhoşluk sahnelerınde bile sevimliliğini kay- tmiyor. Öteki rollerden şairin karısında Altan Karındaş, sevdiği adamın kah rını çekmekten bıkmayan, ne yapıp edip sonunda gene daima kendisine dönen bu çapkın kocayı, bir çocuk gibi, mazur görmesini, hatta genç rakıbesınn elinden kurtarmasını bi- len teci c bir oyunla yaşatıyor Temsilin en aksa- yan tarafı Baba rolü... Fakat Şazi- ment Halayı, o saf, evde kalmış, me- raklı ve utangaç görümceyi, oyna- an Seden tunc yeni ve parlak ir istidat. Çalışırsa, isteyen mahal fş) her zaman aranılan bir defter olarak şöhret yapabili kompozısyon Fareli piyes aldun Dormen topluluğunun Kü- ük Sahn Agatha Cbhristie'ye kurdurduğu "kapan a meşhur Ingı liz kadın polis romancısının "fare'" lerinden çok seyırcılerı giriyor ga- liba. şohre bel ba ayıp "Fare Kapanı nı sey- retmece gidenler, aynı kalemi kul- anan oyun yazarının -bu sefer- ro- mancı kadar başarılı olmadığını, he- u Oyununun hayli sıkıcı olduğu- nu farketmekte gecikmiyorlar. Ama ne yapsınlar? Bir kere *'kapan belli etmemek için gırıştıgıî şaşırt— Mücap Ofluoğlu Cesaret buna derler! girmiş - bulunuyorlar. kim olduğuna da bir az merak sardılar mı uzun ve yavan buldı sahneleri, son perdenm son sahnesı- ne kadar stlo'nin kaatili macalara, biraz "kesti a- sına da olsa, sabredip katlanacak- lardır. Hırsız - polis hikayelerine oldu- ğu kadar oyunlarına da oldum olası dır seyredıyorlarmış Voltaire'in dediği gıbı "to kalon" her millet için aynı değil. Fransız- ların pek begendıklerı bir trajedinin İngiliz seyircisini esnettıgı gıbı, Lon— dralıların yedi madıkları bir oyun da st nbullula— ra pekâlâ, sıkıcı gelebilir. Sahnedeki oöun da pek değildir. hristic'nin se îlısııu canlandıran oyuncuların çoğu polis oyunu, oynayan yatılı kole_ı olş/ı['lencılenne benziyorlar. He- Faravicini var ki evlere şenlık Vakanın geçtıgı misafirha- nin sahibesini o Ayfer Fe- ray ile sinirli, tıtız ve muhafazakar müşteri Mrs. Boyle rolunde de I-][al— dun Dorınenm kaliteli oyunları da olmasa "Fare Kapanı" — temsilinin bir mektep müsameresinden — fari kalmıyacak. BErE YEDİTEPE TÜRK KLASİKLERİ 1 - Yunus Emre 2 — Karscaoğlan 3 — Mevlüt (Süleyman Çelebi) 4 — Leylâ ve Mecnun (Fuzuli) 5 — Şair Evlenmesi (Şinasi) 100 Kuruş 100 Kuruş 200 Kuruş 300 Kuruş 300 Kuruş P. K. 77, İSTANBUL AKİ,28ŞUBATI959