AKİS'in Yazı müsabakası "Milletlerin İktisadi Kalkınması Niçin Hürriyet içinde Olmalıdır" # asanlar cemiyet halinde yaşa- I mağa başladıkları andan itba- ren ekonomi meselelerile meşgul olmak zorunda kalmışlardır. Bence tarih hir mektep, cemiyetler ise onların muayyen devrelerde yetiş- tırdıgı talebelerdir. Şu halde millet- lerin iktisadi kalkınması niçin hür- riyet içinde olmalıdır sualine ce- vap verebilmek ıçın tarihin — geçir- miş, — olduğu devreler- deki ve ıktısadı teamülü kısaca sı- ralamak faydalı olacaktır. Eski Yunan filozoflarından Xe- nophon ev ekonomisi problemi. Ef- latun ise faiz ve para hakkında ba- zı iktisadi meselelerle alâkadar ol- muşlarda. Fakat iktisat bir ilim olarak çok daha sonra meydana gelmiştir. Çünkü o günkü cemiyet- ler için böyle bir ilme lüzum yoktu. Cemiyetler yaşayış ıtıbarıyle ipti- dai bir manzara arz ediyordu. Mil- letlerin — kalkınması umumıyetle kralların şahsiyetleriyle alâkalı o- lup İktisadi olmaktan ziyade kral- ların kuvvet gösterisi şeklinde te- celli ediyor ve iktisadi hürriyet ye- rme kuvvet hâkim oluyordu. Ortaçağlarda sosyal hayat he- nüz serbest bir iktisadi faaliyet imkanınakavuşmamıştır. ünkü feodal cemiyet tam mânasiyle bir duraklama devrinde — bulunuyordu. Herkes cemiyet içinde muayyen bir yer işgal ediyor ve bununla kanaat ediyordu. Aynı zamanda ahlâki ve din! tesirlerin de rolü büyüktür. Milletlerin iktisadi kalkınması derebeylerin, kralların veya padi- şahların memleketi kendi malika- neleri olarak telâkki etme zihniye- ti fertleri hürriyet yerine esaretin ezici ve susturucu kalıplarına sok- muş ve neticesi olarak ortaçağda da milletler iktisaden bir kalkın- maya sahip olamamışlardır. Tarih bize göstermektedir ki ik- tisadt hürriyet hukuki hürriyetle beraber kendisine XVILTI. ldan yani koyu merkantilistlerin muda- faa ve tatbik edegeldikleri devlet- çilik ve otorittarizm den ayrılmağa başlandığı andan ıtıbaren kendisini göstermeğe başlamıştır. Tabii ka- nunların mevcudiyetini belirtmek ve bu kanunları tetkik etmek surc- tlylo ekonomiye ilk ilmi kuvvet ve- renler fizyokratlardır. Ani zaman- da bunlar iktisatta meşhur "bırakı- nız yapsınlar, bırakınız geçsmler formülünün kurucularıdır AKİS, 28 ŞUBAT 1959 -XIV- Onlara göre cemiyet halinde ya- şayış muhtelif insanların hakları arasında bir muvazenenin mevcudi- yetme bağlıdır. Bu gayeye erişmek için fizik kanunları -tabiattan ge- len kanunlar-, moral kanunlarla -devlet veya hükümet tarafından vazedilmiş kanunlar- birbiriyle uz- laştırmak lâzımdır. Bu iki kanunun ulaştırılmasına da tabii nizam is- mini vermişlerdir. Bunun için de ferdin menkul ve gayri — menkul mülkiyeti hürriyetini şart kabul etmişlerdir. Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler formülüne daha çok kıy- met verenler muhakkak ki liberal- lerdir. Liberal mektebin en büyük kuruculardan olan Adam Smith'- in dediği gibi "Fert şahsi menfaati- nin tesiri altında hareket eder. Bu sebe, epten sermayesini de ken- disi için en müsait yerde kul- lanır. Fert şahsi menfaatini cemiyetin — menfaatinden üstün gördüğü için, bu — menfaat — ve zaruret altında, sermayesine cemi- yet için de en müsait kullanma ye- rini seçmiş olur. Bu suretle ferdin menfaatiyle cemiyetin menfaati a- rasında bir ahenk meydana gelir. Hakikatte ferdin gayesi umuma hizmet değildir. Fakat gorulmıyen bir kuvvet kendisini aklından geçir- mediği bir gayeye hizmet etmeye sevk eder ki bunu bilhassa yapmak istediği zaman bile o derece iyi hiz- met edemez. Millet fertlerin yekü- Ayhan ÖZTOSUN nudur. Fertlerin iktisadi kalkınma sı, dolayısiyle milletin iktisadi kal- nmasıdır. temsil eden fertlerin mutlak surette müteşeb- bis bir haleti ruhiye içerisinde bu- lunması lâzımdir."Müteşebbisin de bu hizmeti yapabilmesi için mevcut. kanunların iktisadi hürriyete uygun olması şarttır. Zaten ferdi hürriye- tin olmadığı yerde iktisadi hürriyet aramak imkânsızdır. Bu da ancak demokratik rejimi tatbik edebilen milletlerin mahsulü olur. Milletler birbirinden farklı sakil- de ve muhtelif yaşlardadır. List'lin tekâmül teorisine göre bir millet teşekkül ederken muhtelif tekamül safhalarından geçer banlar çoban- ziraat, sanayi ve ticaret devre- sidir. Ancak tekâmül son safhasına vardıktan sonra iktisât kompleks r şekil alır, her faaliyet şekli di- ger faaliyet şekillerini destekler ve bütün faaliyetler ahen ir bü- tün teşkil eder. Fakat Şuna unut- mamalıdır ki milletler hangi du- rumda olurlarsa olsunlar hamle ya- pabilmeleri ve ilerlemeleri ancak — fertlere verilen can, mal mes- ken hürriyeti gibi hukuki hürriyet, Müteşebbisi faaliyette bulun- durabilecek ve hatta onları bu faa- liyetlerinde teşvik edecek olan ikti- sadi hürriyetle kaim olur. Burada müteşebbis fert karanlık yolda iler- liyen bir yolcu gibidir. Kanun onun feneri, devletin müdahalesi ise onun kısa, kolay ve emin bir şekilde iler- lemesini sağlıyacak kılavuzu olma- hdır. Bundan başka fertlerin ahlâki durumları, zekâlarımilletlerin ta- bii servetleri, maddi sermayeleri ve hatta ildim şartları ıktısadı kal- kınm. o Millet- ler bu faktorlerden hangılerıne sa- hip olursa olsun fertler banlardan ancak azami istifadeyi iktisadi hür- riyete sahip olmakla sağlıyacaktır, Fertler bir vücut, iktisadi hürriyet de onların ruhudur. Nasıl ki bir insan ruhsuz yaşayamazsa iktisadi hürriyete sahip olmayan fert ve onlari temsil eden cemiyet de ikti- sadi hürriyetsiz yaşıyamaz ve ne- ticesi olarak iktisaden önlemeye mahküm Fakat mılletlerın gayesi ölmek değil yaşamak olduğuna göre, mil- letlerin ıktısadı kalkınması için de ruha, yani hürriyete, sahip olması şarttır 25