Bütçenin Mecliste Müzakeresi ütçenin tümü üzerinde Meclis Heyeti Ümumiyesin- Bde müzakereler üç gün devam etmiş ve 22 Şubat Pazar akşamı nihayet bulmuştur. Bu yazımda sadece, İktidar ve Muhalefet tarafından karşılıklı olarak ileri sürülen iktisadi görüş ve tezler üzerinde durmak isti- yorum. Maliye Bakanının yaptığı açış konuşmasından, Demokrat Partinin ıktıs di tutumu ve takip et- i hakkında neler öğren- öylemek icap eder bu konuşma- dan eskidenberi tekrar edilmekte ve klışe haline gel- miş olan "slogan"lara ilâve olarak, yeni birşey öğren- miş değiliz. Sekiz seneden beri söylenen sözler, mem- leketin halihazırdaki ında çok nikbin görüşler, istikbal için yapılan çok goz kamaştırıcı ve parlak vaitler, sonsuz öğünmeler aynen devam edip gıtmektedır Yapılmış olan yatırımlar hem hayat se- vıyesının yukseltılmesıne, he de milli İktisadi bün- yenin taazzuv ve takviyesi ıçın lüzumlu tesislerin meydana getirilmesine matu Maliye Bakanı, bu hususlarda D. P. iktidarı tara- fından varılan neticelerin muhteşem olduğuna inan- maktadır. u ispat etmek üzere. Maliye Bakanı, malum delilleri uzun uzun tekrar etmiş, barajlar, madenler, fabrikalar, çimento, şeker, diğer sanayiler, limanlar, karayolları hakkındaki rakamları yeniden sıralamış- tır. a ki, yapılanların iyi netice verip vermediğini nlamak için, iktisadi gidişin tatmin edici olup olma- dığını müşahede etmek için ve yarının ne getireceğini tahmin etmek için, perakende tesis ve fabrikaların sayılması kâfi değildir. Iktısadı faalıyetlerın topye- ün müşiri olan milli gelire ve bunun seyrine lâzımdır. Saniyen, şunu yaptık, bunu yaptık dıye Ö- ğünürken, bunları yaparken ele ge uazzam im- kânları ve yardımları zikretmek de ıcabetmez mi? Yapılan işler, elde edilen imkânlarla mukayese edilin- ce, verilecek olan hüküm nedir, bunu araştırmak, bu- nu düşünmek doğru olmaz mı" Maliye Bakanının ko- nuşmasında bu noktaları aramak beyhudedir. Herşey D. P. iktidarının mahsulüdür, memlekette iyi olarak ne varsa bunu D. P. yapmıştır... Maalesef Maliye Ba- kanının zihniyeti budur. 4 Ağustos tedbirlerine, paranın — kıymetindeki 9o 220 nisbetinde devalüasyona, krediler ve iktisadi devlet teşekkülleri hususunda 4 Ağustosta alınmak alınan kararlara temas etmek, bunları ızah müdafaa etmek lüzumu olmasaydı, n ne hat olurdu. Fakat bu seneki bütçede, kalkınma ede- biyatının yanında bu meselelere de yer vermek zaru- reti vardı. Bütün bir iktisadi polıtıkanın ıflasını tes- cilinden başka birşey olmayan 4 Ağustos kararlarını, Maliye Bakanı, şu şekilde ızah etmektedı 4 Ağustosta alınan karar, esas itibariyle, Men- deres V. hükümetinin 4 Aralık 1957 tarihinde Meclis- te okunan programının tatbikinden ibarettir. Maliye Bakanına göre, hükümet programı Meclisce tasvibin- den hemen sonra, hükümet derhal çalışmalara başla- mış ve iktisadi ile mali sahalarda alınması, icap eden kararları "bir tedbirler manzumesi" şeklinde prog- ramlaştırmıştır Bu progra maksadı — "erişilen erhaleyi tahkim ve takvıye"dır Kredıler hakkında alınan tedbirler bu cümledendir. Evvelâ krediler mem- leketin ihtiyarlarına cevap verecekleri seviyeye çıka- rılmış, sonradan da hanları en faydalı şekilde tanzim maksadiyle kredileri kontrol tedbirleri alınmıştır. 4 Ağustosta ihdas edilen prim sistemi ile de -devalüas- yon kelimesi telâffuz edilmemektedir-, iç ile dış fi- yatlar arasındaki farklar giderilmiştir. Maliye Bakanına göre, zaman zaman hükümet- lerin 4 Ağustos kararları şeklindeki "tanzim" tedbir- AKİS, 28 ŞUBAT1959 Osman OKYAR lerini almalarından daha tabii birşey olamaz. İktisa- di icaplara göre konulan veya kaldırılan bu gibi ted- birler, bütün hükümetlerce her ve her yerde alınagelmektedir. Ortada izam edılecek mesele yapı- lacak hiç bırşey yoktur. C. . sözcüsü Aksal "yeni merhale" olarak gös- terılmek istenen 4 Ağustos kararlarının, esasında, "mahiyet, muhteva ve hedeflerı itibariyle memlekete çok pahalıya ve vatandaşa ağır fedakârlıklara mal olan bir tasfiye hareketinden”" başka birşey olmadığı- nı izah etmiştir. İsmail Rüştü Aksal Merkez Bankası emisyonu ile kapatılan bütçe açıklarıyla iktisadi dev- let teşekkülleri açıklarını meydana koyarak, enflâsyo- nun nasıl yaratıldığım göstermiştir. Aksal, gerçekle- rin bir müddet perdelendiğini belirtmiş, fakat, eninde sonunda, sakat politikanın bugün karşılaştıgımız ağır netıcelere sebebiyet verdiğini anlatmış İsmail Rüştü Aksal, 4 Ağustos kararlarım tahlil ettikten sonra, D. P. nin "kalkınma" tezi üzerinde de uzunca durmuştur. Sözcü, bu sahada da gerçekle- rin saklanmak ve perdelenmek istendiğini misallerle göstermiş, kalkınmanın şımdıye kadar muvazeneli ve arızasız cereyan ettiğine dair D. P. iktidarı tarafın- dan ileri sürülen iddiaların, gerçekleri gizlemek zih- niyetinin yeni bir tezahürü olduğunu belirtmiştir. Oysa ki, gerçekleri meydana çıkarmak için., bu- gün butun medenı âlemin müracaat ettiği müşterek kıstas ve mutalar vardır. Bunların başında milli ge- lirin seyri gelir. Ancak milli gelirin tahliline gırışme- den evvel, bilançonun tam olarak bilinmesi ıçın eser- ler meydana getirdim, şunu yaptım, bunu yaptım di- yen bir iktidarın hangi kaynaklardan istifade etmiş olduğu açığa vurulmalıdır. D. P. iktidarıma yatırım polıtıkasını gerçekleştirmek için istifade etmiş oldu- dış ödeme ımkanları nın yekünu 1 milyar 700 mil- ünkü rayiç ile, 15 milyar lira-. Bu mı devre esnasında elde ettiğimiz gelire müsavidir. İkinci Cihan Har- inden sonra Garp demokrasileri ıle memleketimiz arasındaki kader birliği anlayışı sayesinde elde edi- len bu dış yardım ye imkânlar layıkıyla kullanıldı mı, kullanılmadı mı, mesele budur. Aksal, evvelâ, meseleyi mecmu yatırım hacm zavıyesınden ıncelemıştır Mil gelire nazaran yatı- rımlar nisbeti e 26 14,4 iken 1957 de 11,7 ye düşmüştür. Yatırımların mutlak ve nisbi olarak dü üş- mesi, son lardaki enflâsyonun — tesirle rınden ileri gelmiştir. Bundan aada, bizdeki yatırım nishetleri komşu memleketlerle mukayese edildiğinde, bizdeki nisbetin meselâ israil, Suriye ve Lübhanın altında ol- duğu görülecektir. Bu da, D. P. iktidarının misli gö rulmemış kalkınma propagandasının temelsizliğini or- aya koymaktadır sal, ayrıca yatırımların bünyesi üzerinde du- rarak, Türkiyedeki yatırını polıtıkasını tenkid etmış— tir. Muvaz nesizlik, m hacmi içinde, doğ- rudan doğruya ma l ıstıhsalıne muncer olan yatırım- ların kıfayetsızlıgınden ılerı gelmektedir. Netice ola- rak milli gelirimizde son yıllarda vuku bulan yavaş- lamanın ısabetsız bir yatırım politikasıyla enflâsyonun kötü tesirlerinden ileri geldiği meydana çıkarılmıştır. Bütçe müzakerelerinde iktidar ve muhalefet ta- rafından ılerı sürülen esas tezleri hülâsa etmeğe ça- İIıştım. naatimce aradaki fark esas itibariyle bir zihniyet farkıdır D. P. iktidarı, hakikati olduğu gibi kabul etmeğe ve mıllete gerçek durumu söylemeğe yanaşmamak tadır. C. H P. muhalefeti ise, iktisad? binanın ancak s la ell üzerinde kurulabile- ceğini İleri surerek, ışlerın duzeltılme sinin, durumun butun çrplaklığı ve görülmesine baglı bulundugunu öylemektedir. Sonunda, gerçeklere yüz çeviren taraf degıl gerçeklerı kabul eden taraf kazanacaktır.